ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

HAYATIMIZDA YER ALAN KOT, LAR

mehmet sümer

10 Temmuz 2014 Perşembe 03:38
  • A
  • A

Merhaba sevgili dostlar:
Hemen her kesimden insanın gardrobunu süsleyen, sürekli elinin altında bulundurduğu bir kot pantolonu, kot eteği ,kot elbisesi ,kot ceketi, kot yeleği, ya da kot çantası vardır. Yaz ya da kış, mevsim gözetmeksizin kullanılabilme özelliği, hem spor hem de abiye giysilerle harmanlanması, hepsinden önemlisi rahatlığı bizim en önemli tercih nedenlerimizden. Üstelik dayanıklı olması, ütüye ihtiyaç hissettirmemesi de cabası. Ve hele hele de kısın bizleri sıcacık tutması bu kotlardan bir türlü vaz geçemiyoruz. Hal böyle olunca kot kumaşlar bulunduğu andan itibaren dünyaya seri bir şekilde yayıldı ve hiçbir kumaş onun yerini alamadı.
Çok severek kullandığımız, giysilerimiz içinde her zaman ilk önceliği alan kotlarımızı, yaşamımız içinde tercih ederken ne yazık ki onun nasıl yapıldığını hiç düşünmedik bile. Mağazalarda rengine, yumuşaklığına, biçimine odaklanırken o kumaşları üreterek bizim beğenimize sunanların çalıştırdığı gencecik insanları aklımıza getirmedik. Taşlanmış, rengi açılmış kotları severek giyerken; o taşlamanın ne denli zor bir şey olduğundan, gencecik hayatları nasıl kararttığından buralarda çalışan işçilerin ne türlü hastalıklara yakalandığını hiç düşündükmü acaba.Bu gariban işçiler çalışmak zorunda ve evlerine ekmek götürebilmek için tıpkı maden ocaklarında ölümü göze alarak çalışan işçiler gibi bunlarda ölümü bile bile buralarda çalışmak zorundalar. Ancak son yıllarda haberdar olduk. Bu kot üretiminde çalışanların yakalandığı hastalıkları.
Kotların renklerini açmak uğruna slikozis hastalığına yakalanan ve ekmek paraları için zorluklarına katlanan bu gençleri birer birer kaybettiğimizde ise bu işin hafife alınır bir yanı olmadığı ortaya çıktı. Yeterli önlemler alınmaksızın çalıştırılan gençlerin ciğerleri, bu tozlarla alabildiğine doldu ve üç dört yıl gibi kısa bir sürede iş göremez raporları ellerinde yatağa bağımlı hale geldiler.Sonrada ya işten çıkartılıyorlar, yada rahatsızlığı nedeniyle çalışamıyor evinde yatağa mahkum olup ölümü bekliyorlar.
Batılı ülkelerin sağlıksız olduğu için yıllar önce terk ettiği ilkel methodların ülkemizde yıllarca kullanılması nedeniyle şu anda ölümle burun buruna yaşıyorlar. Çünkü ciğerleri iflas etmiş durumda. Çünkü işe girerken kimse onlara sonlarının böyle olacağını söylemedi, uyarmadı, yeterli önlemleri almadı. İncecik bir bez maskeyle yıllarca toz soludular hava yerine. Tek dertleri evlerine para götürmekti ama olmadı, olamadı. Şimdi her biri hasta, evlerindeki yetersiz bakım nedeniyle de birer birer hayattan ayrılıyorlar. Amaçları aile bütçelerine üç beş kuruş para götürmek uğruna canlarından, hayatlarından olan bu vasıfsız işçiler, bu insanlarırımızı bir düşünelim.Nice bu toz yüzünde canlar heba olup gitti.
Nerede vicdan sahibi insanlar? En azından insanca bakımlarını yaptırmaları gerekli yetkililer?
Ortada o kadar slikozis hastası varken vicdanları rahat mı bilemiyorum ama bu gencecik insanlara en azından hastalıklarında sahip çıkmaları gerektiğine tüm kalbimle inanıyorum.
Ve ben bu gençleri, ağır hastalıklarını öğrendiğimden beri kot pantolonlarımı giyerken kendimi yeterince iyi hissedemiyorum. Ya sizler? cebinizden mangırlar, kalbinizden sevgi - aşk, hayatınızdan mutluluk vede en önemisi sağlık mutluluk huzur dolu günler geçirmenizi dilerim.

Sevgiyle kalın.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.