ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Kanla Yazılan Veda Mektubu

Köksal Başar

14 Ağustos 2013 Çarşamba 11:05
  • A
  • A

Kanla Yazılan Veda Mektubu
Beşir Fuat, 1853-1887 yılları arasında yaşamış bir meşrutiyet aydınıydı.Mektebi Harbiye’yi bitirdi, bir süre sarayda Abdülaziz’in yaverliği görevinde bulundu (1873-1876), Karadağ(1875) ve Rus(1878) savaşlarına katıldı, Girit ayaklanmasının bastırılmasına gönüllü olarak katıldı(1878).Kolağası(önyüzbaşı) rütbesindeyken ordudan ayrıldı(1876).
Çeşitli gazete ve dergilerde(Envar-ı Zeka, Dağarcık,Haver, Güneş, Hafta vb.; Tercüman-ı Hakikat, Ceride-i Havadis, Saadet vb.) müspet bilimler, felsefe, edebiyat, tiyatro, dil, askerlik konularında 200 kadar makale ve oyun ile Fransızca, Almanca, İngilizce dil öğretimi; Fizyoloji, Monografya alanlarında 15 kadar çeviri ve telif kitap yayınladı.Kopernikus, Kepler, Galilei, Newton, Claude Bernard, Voltaire, Diderot, Spencer, L. Büchner vb. gibi bilim ve düşünce adamlarının etkisiyle pozitivist ve materyalist görüşleri benimsedi ve çevresine yaymaya çalıştı.İlk Türk pozitivisti(*) ve natüralisti(**) olarak değerlendirilir.
Beşir Fuat klasik materyalizmle ilgili fikir ve görüşlerini, o sıralarda Avrupa ve Osmanlı aydınları arasında görüşleri çok moda olan Alman filozofu Ludwig Büchner’den almıştı.Büchner tarafından yazılan “Madde ve Kuvvet” isimli kitap Osmanlı’da en çok okunan materyalist eser olma özelliğini taşıyordu.Büchner, Madde ve Kuvvet isimli eserinde, her türlü hayatın kaynağının madde ve maddenin değişimleri olduğunu, madde ve kuvvetin birbirlerinden ayrılamayacaklarını, maddenin dışında bir yaratıcı olmadığını ve dolayısıyla Allah kavramına gerek olmadığını ileri sürmekteydi!!!(1).
Beşir Fuat, annesinin tutulduğu zihni bir hastalığa yakalanmak korkusuyla sefahat hayatına dalar.Bu yüzden, ailesinin geçimini teminde daha fazla zorluğa düşmemek için hayatına son verdiğini açıklayan bir mektup bırakarak intihar eder.
6 Şubat 1887’de de Cağaloğlu yokuşundaki evinde gece geç vakit bileklerini keser; ölürken izlenimlerini kanıyla bir kağıda yazar:
>(2)
Aradan beş saat geçtikten sonra ailesi olanları fark eder.Onu hemen doktara götürürler.Henüz otuz beşindeki Fuad son sözlerini yaralarına müdahele etmeye çalışan doktora söyler: “Zahmet etmeyin. beş dakikalık ömrümün kaldığını biliyorsunuz.” Bedenini, yılda ancak beş altı kadavra üstünde çalışabilen Mekteb-i Tıbbiye’ye bağışlamıştı.
Yaşadığı trajedi, Tanzimat’tan bu yana yüzünü Batı’ya döndürmeye çalışan, fakat Doğu ile Batı arasında sıkışıp kalmış, Türk aydının yaşadığı trajedi gibidir.


(*) Pozitivizm(Olguculuk): Tüm felsefi ve bilimsel etkinliklerin, yalnızca deneyle doğrulanan gerçek olayların incelenmesi çerçevesinde gerçekleştirilmeleri gerektiğini, “nesnelerin kendilerine” (eğer böyle bir şey varsa) erişmenin olanaksız olduğunu ve insan zekasının görüngüler arasında kurulan ilişki ve yasaları ortaya koymakta yetinmesi gerektiğini düşünen Auguste Comte’un sistemi(Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, cilt 17, sayfa 8823)
(**) Natüralizm: Emile Zola çevresinde toplanmış ve pozitif bilimlerin yöntem ve sonuçlarını sanata uygulayarak gerçeği, en bayağı yanlarını da içeren tam bir nesnellikle yansıtmayı amaçlayan edebiyat okulu( Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, cilt 16, s.8556).

DİPNOTLAR:
(1) Mehmet Akgün, “Türkiye’de Klasik Materyalizmin Yansımaları” , Bilim ve Ütopya, sayı 159( Eylül 2007), s.8
(2) Murtaza Korlaelçi, Pozitivizmin Türkiye’ye Girişi, Ankara, Hece Yayınları, 2002, s. 196

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.