ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

HÜDA-PAR Üzerindeki İran Oyunu

İzzet Kaba

10 Ekim 2013 Perşembe 00:47
  • A
  • A

Bir önceki yazımızda HÜDA-PAR’ın bazı çelişkili açıklamalarına yer vermeye gayret etmiştik. Fakat buna rağmen parti, İslam’ın hükümlerini hayata yansıtması ve İslam’ın siyasal yönlerini cemiyet hayatına yansıtma becerisini gösterebilir. Bu meselenin bir yönü.

HÜDA-PAR, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve daha da özelde Kürt Müslümanlar üzerinde etkili olabilir. Ama bu parti üzerine bir takım istihbarat teşkilatlarının çalışma yaptıklarını söylemek zorundayız.

Bildiğimiz gibi İran Devleti ile PKK arasında yakın ilişkiler mevcuttur. Açık haberlere yansıdığı kadarıyla İran, PKK’nın “çözüm sürecine” girmesinden rahatsızlık duymuş ve PKK’yı Türkiye’ye saldırması için tahrik etmiştir. Bunu bizzat PKK Terör Örgütü’nün elebaşlarından Murat Karayılan ifade etmiştir.

İran Devleti’nin kontrol altına almak istediği kurumlardan birisi de HÜDA-PAR’dır. HÜDA-PAR’ın içerisinde İrancı bir kanadın olduğu ve “hürseda” gibi sitelerde İran’ın savunulduğu malumdur. Ama partinin içerisinde müslümanlar ağırlıkta olduğu için İran eksenine alınması o kadar da kolay bir hadise değildir. Bu durumda İran’ı oldukça rahatsız etmektedir. İran’ın iki amacı vardır:

Birincisi: HÜDA-PAR üzerinden İran’ın ve Lübnan Hizbullah Terör Örgütü’nün Müslümanlara yönelttiği kirli savaşı meşrulaştırmak.

İkincisi: Şartlar el verirse HÜDA-PAR üzerinde Türkiye’ye yeni tehditler inşa etmek.

Bu sözlerim vehimden ibaret değil elbette. Çünkü bizzat İran Dini Lideri Hamanei’ye bağlı Abna ve Taha haber isimli sitelerde HÜDA-PAR’ın İran’dan başka destekçisi olmadığı ve İran’a yanaşmadığı sürece başarıya ulaşamayacağı telkin edilmektedir. (http://abna.ir/data.asp?lang=10&id=470950) “Hüda-Par’a kim oy verir kim oy vermez” isimli yazıda sadece İrancıların Hüda-Par’a destek vereceğinden söz edilmektedir. Hatta üstü örtülü Hüdapar’ın ırkçı olması telkin edilmektedir. Hüdapar’a BDP tabanının oy verip vermeyeceği meselesinde şöyle denilmektedir:

“Rojava’da yaşanan insanlık dramı sonrasında Nusra-El Kaide militanlarını bir türlü feda edemeyen ve PYD’yi kendine hedef alan HÜDA-PAR’ın; gerek BDP tabanından; gerekse ulusalcı tabandan oy kaybettiği bir gerçek.” Rojava’da esas insanlık dramını Esed’in yanında savaşan PYD’nin gerçekleştirdiği malum. Buna göre HÜDA-PAR’ın ırkçı dürtülerle hareket etmemesi ve Esed’in adamı olmaması İran’ı rahatsız etmektedir.

Yazı da bütün kesimlerin HÜDA-PAR’a oy atmayacağı beyan edildikten sonra bomba şöyle patlatılıyor: “Öte yandan HÜDA-PAR’ın bölgede az da olsa İran ve Hizbullah’ı destekleyen bir tabanı bulunuyor. Bunlar da ne yazık ki HÜDA-PAR’ın Nusra’ya takındığı tavır nedeniyle küskün durumdalar. (…) Anlayacağınız Suriye ve Rojava meselesi Huda Par’ı en çok etkileyen konuların başında gelirken; Huda Par yetkililerinin, zaten kendilerine oy vermeyecek gruplar için birçok dostunu karşısına aldığı da büyük bir gerçek.”

Türkiye, HÜDA-PAR üzerinde oynanan oyuna engel olmalıdır. Bir kere bu parti, Türkiye Kanunlarına göre kurulmuştur ve tabanı ve yöneticileri eski Hizbullah Örgütü’nün (Lübnan’daki Terör Örgütü Hizbullah değil!) elemanlarından oluşmaktadır. Kendilerine yeni bir yol açmışlardır. Türkiye TMK’daki hükümleri sorgulamalı ve bölgede hapse giren kimselere yeni bir çıkış yolu bulmak zorundadır. Siz insanları köşeye sıkıştırır ve TMK vesilesiyle düşünceleri suç olarak nitelerseniz kendi insanlarınızı başkalarının kucağına atarsınız. Çay içtikleri, piknik yaptıkları için “terör örgütü üyeliğinden” insanları hapse alırsanız bu insanları İran gibi tıpkı şeytan gibi sağdan soldan insana yaklaşan devletler insanlarınızı size karşı kullanır. Emin olalım cezaevindeki insanların çoğu sizin düşmanınız değildir.

Bu insanlar sizin insanlarınız. Sürekli yabancılaştırma üreterek bir yere varamazsınız. Devlet kendi insanlarını dış ülkelerin istihbarat teşkilatlarından korumalıdır. HÜDA-PAR’a da düşen tek bir oy alamasa bile ulusalcı olmaması ve Suriye’deki vahşete karşı durmasıdır. Adil olsunlar yeter. Böyle yaparlarsa Türkiye’deki müslümanlar kendilerini severler ve onlara gelecek en ufak sıkıntıda kendilerini siper edinirler.

Şimdi bu sözlerim üzerine İran ile aramızda “fitne” uyandırılmasına izin vermeyiz diye saçma sapan sözler ortaya atılabilir. Ama şu husus değerlendirilmelidir. İran, Suriye’de savaşan bütün müslümanları “el-Kaide” olarak mahkûm ederek hepsine birden savaş açmaktadır. Suriye Savaşı’nı müslümanlar çıkartmadı. Suriye Savaşı, Esed’in silahsız göstericilere silah sıkmasıyla başlamıştır. Artık adil olmak zorundayız.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.