ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Anadilde Eğitim ve Kuzey Irak

İzzet Kaba

17 Eylül 2013 Salı 23:24
  • A
  • A

Toplumsal mücadele değişmeyen kavram adalet kavramıdır. Zira insanların tamamında adalete yönelik bir istek bulunmaktadır. Esasen peygamberlerin tamamı da adalet konusunda hassas olmuş ve insanların adalet terazilerini düzgün tutmalarını emretmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de Şuayb (as)’ın kıssası anlatılırken şu hükümler beyan edilmiştir:

“Medyen kavmine de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik: “Ey kavmim Allah'a kulluk edin, O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. İşte size Rabbinizden açık bir delil geldi; artık ölçeği ve teraziyi tam tutun, insanların eşyasına haksızlık etmeyin, yeryüzünde, düzen sağlandıktan sonra, yine bozgunculuk etmeyin! Eğer bana inanırsanız bu söylediklerim sizin için hayırlıdır. Bir de öyle tehdit ederek her caddenin başına oturup da Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin. Düşünün ki, siz azlıktınız, O, sizi çoğalttı ve bakın o bozguncuların sonu ne oldu! Eğer içinizden bir kısmı, benim gönderilmiş olduğum gerçeğe inanmış, bir kısmı da inanmamışsa, Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Kavminden büyüklenmek isteyen cumhur cemaat dediler ki: “Ey Şuayb, mutlaka seni ve seninle birlikte iman edenleri memleketimizden çıkaracağız, ya da muhakkak dinimize döneceksiniz” Dedi ki: “İstemesek de mi?” (Araf Suresi: 85-88)

Şuayb (as)’ın teklifi açık: Allah’tan başkasını ilah edinmeyin ve adalet terazisini tam olarak tutun. Şuayb (as)’ın “yeryüzünde düzen sağlandıktan sonra yine bozgunculuk yapmayın” sözleri son derece ilginçtir. Çünkü Medyen Kavmi, kendi kanunlarını kendileri yapan ve Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen bir kavimdi. Dolaysıyla bozguncu bir kavimdi. Buna rağmen Şuayb (as); ıslah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın tebliğinde bulunmuştur. Ortada ıslah olmadığına göre bozgunculuktan bahsetmenin manası nedir? Şimdi bu sorunun cevabını aramaya gayret edelim.

Gerek yeryüzünde gerekse de insan fıtratında Allah’ın yerleştirmiş olduğu fıtri kanunlar mevcuttur. İşte bu kanunlara muhalefet ederek bozgunculuk çıkartmayın demektir. İnsanların renklerinin ve dillerinin Allah’ın ayetlerinden bir ayet olduğunu biliyoruz. Dolaysıyla renkler ve diller adeta tabii kanundur. Bu kanunu yok saymak, küçümsemek ve yasaklamak ancak fitne ve fesat ehlinin ameli olabilir. İşte Şuayb (as) “yeryüzü ıslah edildikten sonra bozgunculuk çıkarmayın” derken bu tabii kanunları bozmayın demek istemiştir.

Kürtçe Anadilde Eğitim tartışmalarında aklımızda tutmamız gereken husus da budur. Başbakan Erdoğan, “anadilde eğitim ülkeyi böler” sözleri doğru değildir. İnsanların temel hakları verildiği zaman bir ülke bölünüyorsa ülkedeki rejimin ve iktidarın adil olduğunu söylemek mümkün değildir. İsmi Adalet ile başlayan AK Parti’nin ismine yakışır açıklamalar yapmasında fayda vardır.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, anadilde eğitim taleplerine karşılık bu dilde eğitim görmek isteyenlerin Kuzey Irak’a gitmesini söylemesiyle Medyen Kavmi’nin: “Ey Şuayb, mutlaka seni ve seninle birlikte iman edenleri memleketimizden çıkaracağız ya da muhakkak dinimize döneceksiniz” sözleri arasında mahiyet farkından bahsedemeyiz. Devleti yönetiyorsanız ilk bilmeniz gereken hakikat, devletin vatandaşlarına hizmet edeceğiniz realitesidir. Bülent Arınç’ın sözleri İslam’a da siyaset teorisine de ve nihayet adalet anlayışına da aykırıdır.

Anadilde Eğitimi yasaklamak veya insanlara bu tabii hakkını vermemek fitnenin ve fesadın temel sebebidir. Hükümet, PKK Terör Örgütünü muhatap alacağına Kürtlerin Allah tarafından verilmiş haklarını kendilerine vermek zorundadır. Mazlumlar Bülent Arınç’ın sözlerine karşı tepkilerini göstermek zorundadır. Nitekim Şuayb (as) müstekbirlerin “ülkeden çıkartma” tehditlerine şöyle cevap vermiştir:

“Doğrusu Allah bizi ondan kurtarmış iken sizin dininize dönecek olursak bir yalan söyleyerek Allah'a iftira etmişiz demek olur. Ona tekrar dönmemiz bizim için olacak şey değildir, meğerki Rabbimiz olan Allah dilemiş olsun! Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz Allah'a güvenmişiz. Ey, bizim Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında hak ile hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!” (Araf Suresi: 89)

Anadilde eğitime karşı çıkmak Allah’ın yaratmış olduğu fıtrata karşı çıkmaktır. Allah’ın kulu olduğunu söyleyenler Allah’ın kendilerine vermiş oldukları haklardan vazgeçmezler. Hükümetin veya bir başkasının hatırına Allah’ın helallerini haram ilan edenlere karşı kalpleriyle karşı dururlar. Bu karşı duruş müstekbirlerin azgınlığına da vesile olabilir. Bu sözlerim isminde Adalet olan bir parti için nasihat olarak algılanmalıdır. Yoksa Medyen Kavmi gibi azgınlığa vesile olmamalıdır. Medyen Kavmi şöyle azmıştı:

“Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: “Eğer Şuayb'a uyarsanız andolsun ki, o takdirde mutlaka zarara düşersiniz.” (Araf Suresi: 90)

Ellerindeki iktidar gücüne güvenerek veya kanun kuvvetiyle tabii haklarını isteyen kimselere karşı durarak elinize bir şey geçmez. Aksine iktidarınız ve toplumsal yapınız aşınır. Hükümetin “Gezi Terörü” hadiselerinde sarsılmasının temel sebebi adalete tam olarak sarılmamasındandır. Gezi’ye biraz daha yakından bakalım. Oraya çıkan azgınların hemen tamamı insanların temel haklarını ayaklar altına alan kesimlerden oluşuyordu. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye meydanları inletenler, anadilde eğitime de müslümanların temel haklarına da karşı olan kimselerdir. İşte bu kadar zayıf argümanlara sahip olan kimseler, hükümeti sarstılar. Hükümet bir anda pek de dostu olmadığını gördü. Bunun temel sebebi hükümetin, toplumsal kesimlerin tabii haklarını vermemesidir. Başbakan şunu görmelidir. Temel hakları verdiği zaman ülke bölünür ise vermediği zaman ülke diye bir şey kalmaz. Kendileri ulusalcılardan veya milliyetçilerden çekiniyor olabilir ama Allah’ın toplumlara koyduğu Sünnetullah asla değişmez ve bu değişmezliğe ne ulusalcıların ne de milliyetçilerin gücü yetmez. Peki, Şuayb (as)’ın kavminin sonu ne oldu?

“Derken onları o dehşetli sarsıntı yakalayıverdi ve hemen yurtlarında çöke kaldılar.” (Araf Suresi: 91)

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.