Babam ilk defa gelip, Türkiye'ye gideceğimizi söylediğinde, çok mutlu olmuştum. Küşük yaşlarımdan itibaren televizyonda, internette izlediğim yerleri şimdi dünya gözüyle görebilecektim. Gitmezden önceki gece heyecandan uyuyamamıştım. İlk kez havaalanından çıktığım andan hipnoz olmuşcasına Türkiyeyi - Antalyayı seyrediyordum. Yıllar önce Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu devletteydim. İnsanları bana karşı çok sıcakkanlıydı. Nede olsa aynı millettik, iki ayrı devlet olsakta.
İkinci Türkiye seyahatim İstanbul'a olmuştu. Daha İstanbula varmamışken yüksekten İstanbul'u izlemek insanı hayran ediyordu. Yere indiğimde, çok mutluydum. Normal, bir insanın hayali gerçekleşince mutlu olur.
Türkiye bayrağını dalgalanırken gördüğümde bir anda gururlandım. 90 yıl önce Atatürk'ün kurduğu devletin simgesi olan bayrağı saatlerce izleyebilirdim. Bir anda dahi siyasetçi Râsulzade'nin sözleri geldi aklıma: "Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez".
Asma Köprü'ye çıktığımda İstanbul tüm güzelliğiyle gözüküyordu. Bir anda türklüğümle gurur duydum. 560 yıl önce Fatih Sultan Mehmet'in fethettiği İstanbul'da olmak gururvericiydi. Aklıma Azerbaycan türklerinin büyük şairi Halil Rza Ulutürk'ün satırları geldi:
Ne mutlu ki, bu dünyada Türkiye var
Her saldaşı kayası da demirleşen büyük diyar
Ne mutlu ki, İstanbul var, Ankara var
Ne mutlu ki, köksümüzün Türk adlanan sengeri var
Dayağımdır, varlığımdır Türklüğümüz
Cesur, ak yüz türklüğümüz
Âmeli düz, yüreği düz Türklüğümüz!
Aralık ayında İstanbul'da derbi günüydü. Her zaman herkez söyler, İstanbul'da derbi başkadır diye. İlk kez bu keyfi tadacaktım. Bir de eski Ali Sami Yen stadının etrafındaysanız, rakip takım taraftarlarını illaki göreceksiniz. Bu da garip bir güzellikti tabi. Gerçi o gün Kadıköy'de olmayı daha çok tercih ederdim. Derbi günü biraz daha farklı oldu. Heyecanlıydı. Bir de sıradan değil, dünyaca ünlü bir derbi maçıydı. TT Arena'ya rakip takım taraftarı bırakılmadığından, kafede izleyecektim. Eski İnönü stadının yakınlarında Galatasaray - Fenerbahçe maçı izlemek çok ta garip olsa gerek. Çok heyecanlı geçmişti. Yenildik, ama çok güzel bir gün olmuştu.
Bir kanal programı için Baycan Çapan isimli sunucuyla gitmiştim. Fenerbahçe muzesini gezdim. Bir de giderken TT Arena'yı da görerek, 3 stadı da görmüş oldum. Kupaları izlemek çok güzeldi. Sonuçta bu kupalar için yarışıyordu tuttuğunuz takım. Özellikle 2011-2012 sezonu kupasını görmek çok daha gururvericiydi. Stattan çıktıktan sonra Kadıköy sahiline gittik. Orası da bir başka güzeldi.
5 günlük İstanbul gezisinde Kadıköy'e gitmek ve Eurovision galipleri Nigar Jamal&Eldar Gasimov'u görmek müthişti.