ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

*** MMMEETTRROOBBÜÜÜÜSSS*** Dramı. ( Traji Komik bir yazı )

İsmail ürgüp

30 Temmuz 2013 Salı 09:29
  • A
  • A

İsminde ki çok harfli vurgulama gibi kalabalığın "azami miktar adedince" bulunduğu mekandır metrobüsss sahaları.

Yoğunluktan hareket kabiliyetinin imkânsızlaştığı , sadece topyekûn bir hareketin yapıl(a)bildiği alanlardır...

Nereden geldikleri belli olmayan ; ansızın ortaya çıkan insanların , aynı amaç uğruna sökün ettiği yerlerdir...

Trafik çilesini yaşamak istemeyenlerin " işe erken varırım" aldatmacasına kanarak yola çıktığı fakat "trafikten haricen" yol alsa da -sayısı çoğaldıkça kendi yolunda da zamanla - kendi trafiğini oluşturduğu ulaşım araçlarıdır...

Neredeyse gece yatarken stresinin başladığı, ona mecbur kalmanın verdiği çaresizliğin yaşandığı , hiçkimseye de çekilen çilenin anlatıl(a)madığı - çünkü çevrende ki herkes aynı kaderi paylaşır- acı tecrübedir onlar.

Bazen binmeye çalışırken sığışamayıp , ardarda birkaç tanesini kaçırdığın ; ya da biner binmez olasılık hesaplamalarıyla "boş koltuk kapmaca" oynayıp da matematiğini geliştirdiğin , ütülü olan elbiselerinin seyir halindeyken kırıştığı , tek parfümle yola çıkmana rağmen yolculuk bittiğinde en az on farklı parfüm koktuğun , indiğinde çektiğin ızdıraptan mütevellit günahların dökülmüş gibi hissettiğin, " ohh be darlıktan kurtuldum , dışarıda hayat ve sıhhat varmış !! " diyerek şükrettiğin deneyimdir onunla yolculuk etmek...

Boğaz köprüsünden geçerken dışarıya ters açıyla bindiysen boğazı hiç göremediğin, düz açıyla bindiysen de boğazdan başka bişey göremediğin , sırtından akan terin yol alışını an be an hissettiğin, yüzün kaşınsada kaşıyamadığın , uyuşan uzuvlarını çaresizlikten hareket ettiremediğin , bazen de durağına gelmiş olsan da kalabalıktan inemediğin yolculuktur onunla çıkılan macera...

Hiç tanımadığın her durak da "yenilenen" insanlarla dibdibe gidip yüzyüze gelerek bakışmanın ; ama "ne bakıyosun ulen" diyememenin , bazen onlardan destek alarak ayakta durabildiğini farketmenin , tutunacak yer bulduğunda var gücünle oraya asılmanın , kaptanın müthiş rahat ve ferah oturuşunu görünce kaptanlığa özenmenin , iç geçirerek " ne şanslısın yahu bu dünya da kaptan olmak varmış bee " demenin , her sıkışıklığı fırsat bilip pozisyona çeviren "fortçular" ın bile bazen ters pozisyona düşerek dram yaşadığını görmenin :) , ne kadar çok ağız ve ter kokusu çeşidi varmış diye şaşırmanın , yeridir metrobüs içleri ....

Bazen hangi durağa geldiğini sadece duyarak öğrenebildiğin , yakınındaki insanlarla - eğer gelecek durak da inmiyorlarsa - "yer değiştirmece oynadığın" , normalde yer yerinden oynasa biraraya gel(e)meyecek "sınıf insanları"nın "metrobüs avantajı"ından faydalanmak için dibdibe gittiğini gördüğün ve bunun başka hiçbir sosyal yaşam alanında ol(a)mayacağını bildiğin , hatta aralarında kavga bile çıktığını gördüğün , varoş gençlerin yanlarına bile yanaşamayacakları zengin ve güzel kızlarla temas halinde gittiğini ve hatta pahalı parfümlerinin kokusunun üstlerine sinip ; günlerce üzerlerinden çıkmadığını tahmin ettiğin ; aslında zaman zaman da yaşadığın yerdir...

"Start müziği" ni duyduğun anda yetişmek için koşarak yağlarını yaktığın , kalabalıktan ötürü bazen hiçbir yere tutunamayarak gittiğin için ani dönüşlerde kasılarak kas yaptığın , kalabalıkta şekilden şekile girerken vücuduna esneklik kazandırdığın , üst geçitlerden geçerek , durağa ulaşmaya çalışırken ; merdivenlerde antreman yaptığın , metrobüs duracağı zaman kapısına yakın olup erken binebilmek için yoğun zihnisel pratikler yaptığın , bu basit kurnazlıklarla kendini akıllı hissettiğin yolculuk... Ve ön cama yapışık vaziyette giderken "süperman " olduğunu zannettiğin yolculuktur. :)) ( bu zannediş bana çok oluyor )

Şeriatçıların - Laiklerin , Darbe destekçilerinin - İktidar yancılarının , , Kapitalistlerin - Antikapitalistlerin ,
Dindarların - Ateistlerin , Sağcıların - Solcuların , Gezi parkçıların - Karşısındakilerin , Zenginlerin - Fakirlerin , Aydınların -Cahillerin , Suçluların - Madurların , Fenerlilerin- Galatasaraylıların - Beşiktaşlıların , Farklı parti mensuplarının ; yani sokakta birbirine tahammülü olmayan her kesimden insanın bırakın yanyana gelmeyi ; mecburi bir "kenetlenmişlik" le yol aldıkları zaman dilimidir metrobüs yolculuğu...

Evet daha çok şey söylenebilir , anlatılabilir ulaşımını metrobüsle sağlayanlar için... Çünkü bireylerin yaşanan olaylara fizyolojik ve psikolojik reaksiyonları farklı farklıdır. Zaten yaşanan "an" ın resmedilişi de hep başka başkadır sair bünyelerde.

Mesela benim konuyu ele alışım tamamen erkek cinsiyetinin deneyimleri üzerineydi. Vak'anın bir de bayanlara bakan tarafı var ki bu durumun çok daha başka zorlukları ve travmaları olabilir.

" Metro ile Otobüs'ün birleşimi olup ; kendine ait yol şeridi olan araçlardır " diye tanımlanan" Metrobüs" lerin ilki 1974' te Brezilya'nın "Curitibe" şehrinde kullanılmıştır.

İstanbul'da 17 Eylül 2007 günü Avcılar-Topkapı hattında hizmete açılmış olan "Metrobüs" ler daha sonra da 8 Eylül 2008 günü yapılan törenle Avcılar-Zincirlikuyu arasında hizmet vermeye başlamıştır.

3 Mart 2009'da 3. etap ve 20 Temmuz 2012'de 4. etap tamamlanarak hatlar Tüyap-Söğütlüçeşme olarak genişletilmiştir.

Yakın dönem içerisinde halâ genişletilme planları olan "metrobüs" lerin ileride -toplum üzerinde ciddi etkiler bırakmış olmasına dair - bir tez konusu olabileceğini düşünmekteyim.

Bir' den fazla kuşağı etkilemesi ve sosyolojik olgusal bir vak'a haline gelmiş olması, onu toplumsal anlamda çok önemli bir sosyal gerçeklik yapmaktadır.

Tabi ki ; araba sayısının fazlalığı , çarpık yapılaşmanın yollar üzerinde ki etkileri , şehrin jeolojik yapısının olumsuz etkileri gibi kanayan yara halini almış sebepler, neticesinde üretilmiş çaredir "metrobüs"ler.
Bunun yanında; raylı sistemlerin ve alternatif toplu taşıma hatlarının projelerinden de haberdarız. Fakat sadece bir yerden diğerine gitmek için çekilen çilenin bu denli büyük olmasının, toplum hafızasında ki etkileri de büyük oluyor.

Böylesine etkileri olan bir zorluğu bizatihi yaşayan bir birey olarak konuyu nacizane karkarikatürize etmek istedim.

Umarım gelecek nesiller çok daha anlamlı zorluklarla mücadele etme şansına ve şartlarına sahip olurlar.

"Bu kadar metrobüs yolculuğu yaptıktan sonra gene metrobüslerle ilgili olan bu kısa olmayan yazıyı okuma zahmetinde bulunduğunuz için sabrınızı tebrik ediyorum. "

Not : Son olarak birkaç gün önce yaşadığım traji komik bir anıyı da paylaşmadan geçemeyeceğim.

Gene Zincirlikuyu durağından zoraki binerek gerçekleşen metrobüs yolculuğum esnasında iki genç arasında geçmiş olan diyaloğu aynen aktarayım.

Gençlerden biri diğerine sen metrobüste Milli olmuş muydun ? diye sordu . Diğeri konuyu ilk defa duymuş gibi 'ne Mili'si ? Dedi. Soruyu soran çocuk haşarı bir edayla başladı anlatmaya. Ohoo sende hiçbir şey bilmiyorsun be kardeşim ; Bak " Metrobüs'de Milli Olmak " demek...

Bazen metrobüse hurraaa !!! diye binerken kapı kapanır, senin -tam sığamadığın için- popon ya da çantan veya başka bir eşyanda olabilir, kapıya sıkışır... O an herkes sana bakıp, - sen panik halinde kurtulmaya çalışırken- ileriye doğru kaptaaaaaaannnn arkaa kapıııı !!!!! Diye bağırır... Sonra o kapı tekrar açılıp- kapanır, bu durum birkaç kez devam eder, sen bu sıkışmadan kurtulana değin... Kurtulduğunda ise artık herşey başkadır , " meşhur" sundur artık sen metrobüs halkı nezdinde.

İşte o küçük çapta ki duyulmuşluk, seni metrobüs yolculuğu boyunca dikkat çeken biri yapar... Arada bir herkesin sana baktığını hissedersin. İşte bu 'kısa şöhret'e biz "Metrobüste Milli Olmak" diyoruz... dedi ve gülüştüler...:)))

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.