ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Tek Yol Devrim

A. İhsan Koç

30 Ekim 2013 Çarşamba 11:53
  • A
  • A

Kalabalık ve genç bir gurup toplanmış ellerinde megafon hep bir ağızdan başka bir şey söylemeksizin bu cümleyi tekrar ediyordu “Tek Yol Devrim”.
Uzaktan bir teyze beli bükülmüş, yüzü çizgi çizgi olmuş adeta asırlık çınarın kıvrımları, ağaç kütüklerinde oluşan halkalar gibi derin bir geçmişin ve tecrübenin izlerini vücudunu saran deriden okunur olduğu halde yaklaştı sese...
Hala o ses “Tek Yol Devrim” diyordu gençler.
Biraz dinledi ve dinlendi yükü ağırdı anlaşılan gerçi elinde bir şey de yoktu hani. Dedim ya yılların yükü aslından büken o narin beli.
Birazdan kalabalığa iyice sokuldu en önde gurubu ateşleyen gençlerden birinin tuttu elini kıvrımlarla dolu, kat kat olmuş pamuk kadar beyaz, ipek kadar yumuşak elleri. Kulakları ağır işitiyordu belli ki.
Seslendi; evladım biraz gelir misin?
Delikanlı yumuşacık ve bütün bir bedenini şefkat akımına kaptırmışçasına kalabalıktan biraz çıktı. Anlamak istiyordu teyze gençleri, genç de teyzeyi.
Nedir diye ince bir o kadar kucaklayan ve kuşatan bir ses tonu ile sordu gence. Nedir istediğiniz, nedir kısılırcasına bu seslenişiniz. Genç biraz şaşırmıştı o şaşkın bakışlara sesi eşlik etti ve şöyle biraz duraksadıktan sonra; nasıl yan teyze devrime sahip çıkmak istiyoruz devrim yapacağız... Teyze biraz gülümsedikten sonra:
Hangi devrime sahip çıkacaksınız ve nasıl bir devrim yapacaksınız hadi yaptınız diyelim sizin devrimleriniz ne kadar farklı olacak yapılan devrimlerden derken ipeksi eli genci ellerini halen bırakmış değildi ve gözleri, ışıl ışıl sanki müsaade etse yaşlı bedeni yerinden fırlayacak dinlik ve canlılıkta gencin gözlerine kilitli.
Genç biraz mahcup ama hemen yakınında haykıran arkadaşlarına eşlik etmeyi de ihmal etmeden can kulağıyla dinliyor teyzeyi ama bir farkla. Her geçen dakika cılızlaştırıyor desteğini. Teyzenin aklına hemen mahalle aralarındaki seyyar satıcılar geldi hani o kasete bir ses çekip onunla sokak sokak gezenler. Anlamıştı bu kasetler boş ve sadece bir cümle çekilmiş sarıp sarıp onu söylüyorlar tek yol devrim.
Teyze devrim denen o illetin bütün ağırlığını taşıyordu anlaşılan kamburlaşmaya yüz tutan belinde. Hissedilebiliyordu daha doğrusu titreyen sesinde.
Kız çocukları diri diri toprağa gömülürken kız evladı olduğu için sevinmek, kız evlat sahibini cennetle müjdelemek devrim midir? Diyordu teyze. Gencin başı önden hafifçe kalktı bu beklemediği sual karşısında bilmem dercesine.
Peki, kadınları cadı avına çıkıp diri diri yakarken Avrupa’da annenin ayakları altına cennet sermek devrim midir diyordu teyze?
Konuşma hakkı dahi yokken Yahudilerde bir acuze tarafından fırça çekmek Hz. Ömer’e devrim midir diyordu teyze? Genç yine susuyordu bilmem dercesine.
Başka bir ülkeye ait kitapları günün şartlarına göre kendi ülkesine getirip tercüme ettirmek devrim midir diyordu teyze. Hatta değerli eşya gönderip bütün kitapları ülkesine getirtmek diyordu genç başını sallıyordu evet dercesine.
Bir devri kapatıp yenisi açmak devrim midir diyordu gence?
Peki diyordu teyze bir milleti köklerinden koparmak devrim midir?
Bir milleti imha ederek ihya edeceğini düşünmek devrim midir?
Bir bedeni özgürleştirdiğini iddia ederek aslında teşhirleştirmek devrim midir?
6 ok’a ve 6 harfe bir memleketin her şeyini feda etmek devrim midir?
Bir milletin bütün bir kültürel, ilmi birikimini doğal olarak kilitli kapılar arkasına hapsetmek devrim midir? Diyordu teyze ve düşüyordu gözlerinde girye.
Adına mücadele ettiği ve kendisi için mücadele verilen dininden bir milleti koparmak devrim midir? Diyordu teyze.
Genç eriyordu, boş kaset şimdi doluyordu. Yorulmuştu sanki yalnız inanıyordu ki bu genç onun yükünü hafifletti. Biraz daha süzdü genci ve ona şöyle fısıldadı:
Evlat devrim kendi halkını imha etme mantığı ile halka rağmen yapılamaz. Yapılırsa uyuşmamasına rağmen söğüt ağacına elma aşısı yapmaya benzer, tutmaz düşer. Unutmayın ki ufuktan güneşin doğması için gecenin karanlık evresinin geçmiş olması gerekir, yani aydınlık yakınlığı gerektirir. Bunlar sizin devrime yakıt koymazlar eğer işlerine gelmezse.
Dedi ve gitti...
Geride artık bastonundan kalan tıkırtılar ve gencin zihninde esen fırtınalar kalmıştı. Dizleri düşmüştü gencin en ağırını geçirmişti felcin. Bu beden felci değildi, fikir felciydi.
Cılız cılız gelen Tek Yol Devrim sesleri artık kulağından kesik kesik ve sonra fısıltı halinde tamamen silindi. Herkes gitmişti ne devrim olmuş ne de tek bir şey değişmişti. Biraz sonra az önce kısılırcasına yükselen sesler meyhanenin yolunu tutmuş kafayı çakırkeyif etmişti.
Şimdi sloganlar sarhoş.
Devrim ayyaş olmuştu.
Teyze geldi ve söyledikleri aklına, bir ateş, bir kor düştü bağrına...

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.