ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

CHP’nin Mısır Ziyaretinin Ahlaki ve Politik Zaafları

İbrahim Tezcanlı

05 Eylül 2013 Perşembe 04:36
  • A
  • A

Suriye ve Irak’tan sonra CHP Yönetimi bir diğer dış gezisini Mısır’a yapacak. Bilindiği gibi Mısır’da ordu halka karşı darbe yapmış ve zorbaca yöntemlerle iktidarı devralmıştır. Darbeler meşru iktidarı ortaya çıkartmazlar aksine meşruiyetlerinin tek kaynağı zorbalık ve güç olur. CHP’nin Mısır Ziyareti ahlakın her zamanki gibi bir tarafa bırakıldığının çarpıcı bir resmini oluşturmaktadır.
AK Parti Hükümeti’ni “dış politikada” Türkiye’yi yalnızlaştırdığını iddia eden CHP’nin insanlık suçları işleyen Suriye, Irak ve Mısır’ı ziyaret etmesi ancak kuruluş felsefesi ile ifade edilebilecek bir fecaati dışa vurur. CHP kurulduğundan ve siyasi arenada var olduğundan bu yana darbelerden ve insanlık suçlarından faydalanmıştır. İstiklal Mahkemeleri ve Dersim Katliamı kuruluş döneminin cinayetlerinden sadece birer örnektir. 1960 Darbesi’nin arkasında da CHP vardır. Hala 28 Şubat Darbesi’ne darbe diyememişlerdir. Ordu artı CHP eşittir İktidar formülü CHP’yi en iyi anlatan formüllerden birisidir.
Suriye’de insanlık kıyımı olduğu ve Esed Yönetimi’nin 120.000 müslümanı öldürdüğü malumdur. Irak Yönetimi ise ABD ve İran vesayeti ile Iraklı Müslümanlara kan kusturmaktadır. CHP, demek iktidar olsaydı katiller ve tecavüzcülerle kol kola gezecek ve müslümanların öldürülmesine lojistik destek verecekti. CHP kendi devletinin ve memleketlisinin bile menfaatini düşünmemektedir. Reyhanlı’da Esed Yönetimi 52 kişiyi canice katlettiği zaman Kemal Kılıçdaroğlu, “(AK Parti) Hükümeti devireceğiz” demiş ardından darbe provası olan Gezi Eylemleri gündeme gelmişti. Terörist Esed’i yıkacağız diyeceğine AK Parti’ye oklarını yönlendiren bir parti’nin ahlaki ve politik zaaflarından bahsetmemek mümkün müdür. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
“İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki O, İslam düşmanlarının en yamanıdır. İş başına (iktidara geldiğinde) geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez. O’na Allah’tan kork” dendiği zaman da kendisini onuru günah işlemeye sevk eder. Cehennem de onun hakkından gelir.” (Bakara Suresi: 204-206)
Ayet-i kerime’de zikredilen bozgunculuk; hakka düşmanlık ve halkı helak etmek manasına gelmektedir. Esed Yönetimi’nin en büyük arzusu Türkiye’de “Alevi-Sünni” Savaşı çıkartmaktır. CHP Yönetimi’nin Alevi-Sünni savaşı çıkartmamak için bir şey yapmadığı hatta Hüseyin Aygün gibi isimlerin kışkırtıcı beyanlarda bulunduğu malumdur. Kürt meselesinin çözülmesinde hiçbir pozitif adım atmayan bir partinin ülke geleceğini düşündüğünü söylemek mümkün değildir. Bütün bunlara rağmen “Beyaz Türkleri” temsil eden ve ayrıştırmalardan medet uman parti sözcülerinin “insanlıktan, sevgi ve hoşgörü”den bahsetmeleri şaşırtıcı bir profesyonelliktir.
Camileri ahır haline getiren ve Kuran öğrenilmesini bile yasaklayan ve İslami her sembolü irtica olarak mahkûm eden kimseler yukarıdaki ayetlerin kapsamına girer. Son olarak Mısır’daki zalimlerin ve Firavunların mağdurlarından Şehit Seyyid Kutup yukarıdaki ayetlerin tefsirinde şöyle diyor. “Bu ayetin her kelimesi kelimeden çok insan karakteristiklerini canlandıran ve insan özelliklerini belirleyen birer fırça darbesine benziyor. Bu darbeler ardı ardına sıralanır-sıralanmaz canlandırılan insan tipi canlı bir varlık halinde ve kişiliği belirginleşmiş olarak doğrulup ayağa kalkıveriyor. Öyle ki, nerede ise parmağını ona doğru dikecek ve milyonlarca kişi içinden kendisini seçerek "işte Kur'an-ı Kerim'in anlatmak istediği insan tipi budur" diyeceksin.
Sözünü ettiğimiz canlı yaratık konuşuyor ve kendisini iyiliğin, samimiyetin, bağlılığın, sevginin, fedakârlığın, insanlara iyilik, yarar, mutluluk ve dürüstlük sunma arzusunun sembolü olarak tanıtıyor. Konuşurken sözleri hoşunuza gidiyor, tatlı dili sizi büyülüyor, sesinin ahengine bayılıyorsunuz; iyilikten, iyilikseverlikten ve yapıcılıktan söz ederken ağzından bal akıyor. Sözlerinin etkisini ve inandırıcılığını daha da arttırmak, bağlılık ve samimiyetini vurgulamak, kendini takvalı ve Allah'tan korkan bir kişi gibi gösterebilmek için "kalbindeki duygularının içtenliğine Allah'ı şahit gösteriyor." Oysa O, aslında "en amansız bir düşmandır."Kalbinde kin ve düşmanlık kaynıyor. Gönlünde sevginin ve hoşgörünün kırıntısı bile yoktur. Orada ne sevgiye ve yararlılığa ve ne de özveriye ve fedakârlığa en ufak bir yer bulamazsınız.
İçyüzü ile dış görünüşü çelişik, görüntüsü ile içyüzü taban tabana zıt, yalancılığı, kandırmacılığı ve yağcılığı özenli bir meslek haline getirmiş olan bu tip, günün birinde iş başına geçince, sorumlu bir mevkiye gelince gerçek yüzü meydana çıkar, maharetle gözlerden sakladığı iç alemi açıklığa kavuşur; kötülükten, azgınlıktan, kinden ve bozgunculuktan ibaret olan özü gözler önüne serilir:
"İş başına geçince yeryüzünde kargaşa ve bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli mahvetmeye çalışır. Oysa Allah, kargaşa ve bozgunculuk çıkarmayı kesinlikle sevmez."
Bu insan tipi görev başına geçince bütün katılığı, kırıcılığı ve inatçılığı ile kötülüğe ve bozgunculuğa yönelir. Bu yönelişi, her türlü canlının kökünü kurutma eyleminde somutlaşır. Bu mahvetme eyleminden ne bitki, ürün ve meyve alanı olan tarım alanları ve ne de hayatın sürekliliğini sağlayan insan nesli kurtulabilir. Bu ölçüdeki bir hayat düşmanlığı ifadesi, bu yıkıcı yaratığın yapısına için için işlemiş olan kini, kötülüğü, gaddarlığı ve bozgunculuğu sembolize etmektedir. Onun yapısına işleyen bu yıkıcılığı dilinin tatlılığı. yağcılığının gözboyacılığı; yararlı, iyiliksever, hoşgörülü ve yapıcıymış izlenimini uyandıran sahte dış görünüşü örtüyor, gözlerden saklıyordu. Oysa "Allah, kargaşa ve bozgunculuk çıkarmayı kesinlikle sevmez:"Yeryüzünde bozgunculuk çıkaran bozguncuları da sevmez. Sözünü ettiğimiz insan tipinin gerçek mahiyeti yüce Allah'tan saklanamaz. Dünya hayatında ikiyüzlülük ve sahtekârlıkla insanlar aldatılabilir ama Allah asla. Bu yıkıcı ve hayatın özünü kurutucu insan tipinin görünüşüne aldanmaya ve kalplerdeki duygulardan habersiz olmaya mahkûm olan insanların hoşuna giden sahtekârlıkları yüce Allah'ın hoşnutluğunu kazanamaz.
Ayetin devamında bu sahtekâr insan tipinin belli-başlı karakteristikleri birkaç usta fırça darbesi ile gözler önüne seriliyor:
"Ona “Allah'tan kork' denilince günahları ile gururlanma damarı kabarır. Böylesi için Cehennem yeterlidir. Orası ne kötü bir barınaktır!"
Bu insan tipi iş başına geçince yeryüzünde kargaşa çıkarmaya yönelir, ekini ve insan neslini mahvetmeye başlar, yıkıcılığı ve tahripkârlığı yaygınlaştırır, içini kemiren kini, kıskançlığı, şirretliği ve bozgunculuğu dışa kusar. İşte bütün bu melânetleri işlerken biri ortaya çıkıp da kendisine Allah'tan çekinmesini, O'ndan utanmasını ve gazabından sakınmasını hatırlatmak amacı ile "Allah'tan kork" deyince böyle bir sözü işitmek bile hoşuna gitmez, takvaya yönelmeye burun kıvırır, eğri yolda olduğunu kabul ederek doğruya yönelmeyi gururuna yediremez. Hemen pohpohlanma duygusuna kapılır. Bu pohpohlanma hakla, adaletle ve yararlılıkla değil, "günah" ile olur. İşlediği suçlarla, günahlarla ve eğrilikle üstünlük taslar; kendisine hatırlatılan gerçeğe ve doğrudan doğruya Allah'a karşı utanmadan başkaldırır, serkeşliğe kalkışır. Oysa o, daha önce kalbindeki duyguların içtenliğine yüce Allah'ı şahit gösteriyor; kendini yararlı, iyiliksever, samimi, Allah'a bağlı ve hayâ sahibi gibi gösteriyordu.
Ayetteki tasvirlerin sembolize ettiği fırça darbeleri, bu tipin ana karakteristiklerini eksiksiz bir ifadeye kavuşturur, çehresinin hatlarını barizleştirir, ona kendine özgü bir kimlik sağlar ve sonra bu canlı örneği insanlar arasına salar. Öyle ki, sen onu ortalıkta görür-görmez "işte bu! İşte Kur'an'ın kasdettiği insan tipi bu!" diye haykırırsın. Sen bu insan tipinin gerek şimdi ve gerekse her an yeryüzünde karşına dikildiğini görürsün.”

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.