ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Peygamberimiz (sav)’in Çektiği En Büyük "ÇİLE" Neydi?

Hüsnü Aldemir

30 Ekim 2013 Çarşamba 06:30
  • A
  • A

“İnsanların en şiddetli belaya uğrayanları, peygamberlerdir. Sonra iman derecelerine göre diğer insanlar gelir.” (Feyzu’l Kadir)

Soru şu: Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’in hayatındaki en büyük çile hangisiydi? Bu yazıda bu sorunun cevabını arayacağız.

Teşriflerinden evvel babasını hemen sonrası anacağını toprağa verdi. Yetim ve öksüz: Gök üzerine devrildi.

Muhammed’ül Emin (sav), Hak Davası’ndan dolayı yalanlandı. Yüreği kanadı.

Secdede üzerine deve pisliği atıldı. Nefesi kesildi.

Ebu Leheb ve fahişesi akla hayale gelmedik iğrençlikler tezgâhladı. Yakının yaktığı ateş daha bir yakıcı.

Dava arkadaşları; hepsi bir yıldız. Korkunç işkencelerden geçti, bir kısmı cezaevinde bir kısmı da şehit… Şehitlerin efendisi Hz. Hamza (ra)’yı mezara koyduğunda yüreği parçalandı… Gözyaşları deniz oldu.

Ciğerpareleri evlatları Hz. Fatma (r.anha) hariç kendisinden önce vefat etti. Evlat acısı yürekleri yaktı. Yangın yeri orası artık.

Aşkı, yalnızlıkta dostu mü’minlerin anası Hz. Hatice (r.anha)’yı toprağa emanet etti.

Kendisine siper olan amcasını kaybetti. Daha fenası çok istemesine rağmen Ebu Talip, müslüman olmadan gitti. Ebedi azaptan kurtaramadı.

Memleketini ağlayarak terk etti. Hicret!..

Uhud da mübarek dişleri kırıldı. Huneyn de müslümanlar tesbih taneleri gibi darmadağın oldu. Hendek’te açlık çekti; karnına taş bağlamıştı.

Münafıkların ve Yahudilerin şeytanlıklarından yaka silkti.

Tertemiz hanımı; Hz. Aişe (r.anha) Annemize iftiralar atıldı. Bu bütün belaları aratıyordu.

Zehirlediler, komplolar kurdular…

Ölüm acısını bile çekti Resulullah (sav)…

Neler neler çekti.

Daha sayamayacağımız nice dertler…

Ama hangisi büyüktü bunların… Ya da en büyüktü?..

Şu hadis-i şerifi beraber okuyalım:

“Eğer aranızdan bir dost edinseydim, Allah’ın dostu Ebubekir’i seçerdim.” (Buhari)

Hz. Ebubekir (ra), Peygamberlerden sonra insanların en üstünü… Bütün insanların imanı bir tarafa O’nun ki bir tarafa…

Buna rağmen O (sav) yalnız!..

Çünkü Hz. Ebubekir (ra) ve diğer sahabelerin tamamı Hz. Muhammed (sav)’in yanında bir bebek gibi…

Çünkü Hz. Peygamber (sav), Allah ile konuşmuş, cenneti ve cehennemi görmüş ve her an ilahi murakabe de olan bir kişi… Diğer insanların O’nu (sav) anlamaları na mümkün…

Bütün insanları idare etmek zorunda… Hatalarını, anlayışsızlıklarını görmemek zorunda… Biz bebeklerin bir anlamda babası gibi.

Bir tane bile dert ortağı yok… Halinden anlayabilecek kapasite de kimse yok… Hepsi bebek…

Bu yüzden hep yalnız… Hep tek başına…

Cehennemin korkunçluğunu insanların akıllarını başlarından almadan anlatmak zorunda… Cennetin güzelliğini onları şımartmadan… Hep biz bebeklerin seviyesine inerek anlatmak…

Kendisinin yanına gelenler hep dertlerini paylaşıyorlar. Hep ağlıyorlar… Sanki kendisinin derdi azmış gibi… Ama bu bebeklerin hepsini idare etmek ve dertlerini çözmek zorunda…

İşte Peygamberimizin (sav)’in en büyük çilesi buydu… Yalnızlık… Hep bebeklerle uğraşmak zorunda olması…

Hz. Ebubekir (ra) sıkılınca derdini Hz. Ömer’e, O, Osman’a, Osman’da Ali (ra)’a anlatabilirdi… Ama O (sav) kime…

Kolay mı bizlerin sürekli nazlarını çekmek… Hem de bir gün değil her gün… Ömür boyu…

Bizleri de çok seviyor… Babamız gibi… Baba gibi…

“Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir; üstünüze titrer, mü’minlere gayet merhametli ve şefkatlidir.” (Tevbe Suresi: 128)

Ateşe girmemize razı değil… Ama laftan sözden anlayan kimseler de değiliz. Şöyle buyurur Peygamberimiz (sav):

“Benim ve ümmetimin durumu ateş yakmış adamın durumuna benzer. Ateş böcekleri ateşe düşmek isterler; ben ise sizi ateşe düşmemeniz için kemerlerinizden tutmaya çalışırken siz ateş böcekleri gibi oraya atılmaya çalışırsınız.”

Ama bize yazıklar olsun… Binlerce kere yazıklar olsun… Bu ülkede Peygamberimizin Şer’iatını kaldıranlar için koruma kanunları var ama Peygamberimiz (sav) Efendimiz için yok!.. Bizim Müslümanlığımıza yazıklar olsun… Bizim ümmetliğimize yazıklar olsun... O (sav), yegâne önderimiz olması gerekirken onun makamına başkalarını oturtmuşuz… O (sav)’nun yüzüne nasıl bakacağız?

Nasıl şefaatini isteyeceğiz?

YORUM YAZ
TOPLAM 4 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - karaaaa:04 Kasım 2013, Pazartesi 13:47

  • - Mustafa Albayrak:30 Ekim 2013, Çarşamba 22:52

  • - kardesin:30 Ekim 2013, Çarşamba 14:43

    kardesim yaziyi okurken kendimi tutamadim güzel yazi tesekürler

  • - mehmet balcı:30 Ekim 2013, Çarşamba 14:23

    kahhar ateşini bol etsin o koruma kanunlarını koyan zelil adnan menderesin