ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

YENİ DÜNYA DÜZENİ’NİN DOĞUM SANCILARI [7/7]

A. HASAN TEKELİOĞULLARI

17 Eylül 2013 Salı 17:19
  • A
  • A

7) SONUÇ

İslam Medeniyeti, Hıristiyan Medeniyeti ve Budist Medeniyeti arasındaki krizler, sorunlar, çatışmalar vede bu medeniyetler içerisinden Güçler Dengesi Sisteminde yer alacak ülkelerin kural koyma ve paylaşım mücadeleleri 5-10 yıl daha süreceği görünmektedir; Güçler Dengesinin kuralları koyulduktan ve ve paylaşım yapıldıktan sonra memnun olan ve özellikle memnun olmayan her ülke bir sonraki Dünya Nizamının Şafağını bekleyecek ve ona göre hazırlığını yapacaktır...

Bugünkü Suriye ve Mısır’daki durum, bu paylaşım konusundaki en bariz örneklerdir... Bu yeni süreçte Dünya Güç Merkezi’nin özellikle Asya-Pasifik-Hint Okyanusu taraflarına kayacağı şüphe yoktur... Ancak Dünya’nın her zamanki gibi Küresel Siyaset Merkezi yada Siyasi Gündem Merkezi, her çağda olduğu gibi özelde Ortadoğu Bölgesi genelde ise İslam Dünyası’dır...

Bu yüzyıldaki Dünya Sistemi olan Güçler Dengesi Sisteminde en zayıf taraf İslam Medeniyeti’nin mensup olduğu ülkelerdir. Yaklaşık 300 yıldır gerilemekte olan İslam Medeniyeti üç asır sonra ilk defa bir fırsat yakalamışken bu fırsatı maalesef ‘İ’slam Medeniyetinin mensup olduğu ülkeler içinde sadece ve en iyi şekilde değerlendirebilen ülke Türkiye’dir... Diğer ülkelerin hala gerilemekte ve kaybetmekte olduğu görülmektedir... İçinde bulunduğu hertürlü imkanlara rağmen 21. Yüzyıldaki siyasi kalkınmayı ve hamleyi İslam Medeniyetinin mensup olduğu ülkeler değil Budist Medeniyetinin mensubu olan ülkeler yapmış ve dolayısıyla 21. Yüzyılda bu fırsatı Budist Medeniyeti’nin mensup olduğu ülkeler değerlendirmiştir... Yeni Dünya Sisteminde dengeler Budist Medeniyeti ve Hıristiyan Medeniyetinin mensup olduğu ülkeler arasında geçeceği ve İslam ülkelerinin yerel güçler olmaktan ileri gidemeyeceği görülmektedir...

21. Yüzyıl Dünya Nizamının Şafağındaki tüm krizler, savaşlar, çatışmalar, anlaşmazlıklar, Katliamlar, her patlayan bomba, skılan her kurşun, her terör olayı, yapılan her Darbe; Belgrad’ın Bombalanması, Renkli Devrimler, Sudan’ın Bölünmesi, Afrika’daki çatışmalar-katliamlar ve Darbeler, Somalideki Deniz Korsanları ve El Şebab’ın saldırıları, Arap Halk Hareketleri, Mısır Darbesi, Suriye Pazarlığı, Afganistan’ın İşgali ve Pakistanın İstikrarsızlaştırılması, El-Kaide, Müslümanların Budistler tarafından Katliamları, Doğu Türkistan Olayları ve Katliamları, Budistlerin kendilerini yakması, Kuzey Kore’nin Nükleer Çıkışları, Latin Afrika’daki özellikle Brezilyadaki Halk İsyanları, Türkiyedeki Gezi Olayları ve Ardılları... hepsi Yeni Dünya Nizamında yer alan yada almak isteyen ülkelerin ya yeni sisteme hakim olabilmek ve olabildiğince güçlü girmek ya yeni sistemde çıkarlarının doğrultusunda kural koymak yada yeni sisteme dahil olmak için her ülkenin kendi çapınca diğer ülkelerde müsait haldeki yada müsait hale getirilerek uyguladığı açık veya gizli operasyonlardır... Lakin bunlar sadece birtakım siyasi ve silahlı girişimlerdir ki birde yumuşak güç unsurları ve yeni nesil güç unsurları ile yapılan hissedilmeyen, bilinmeyen, fark edilemeyen ve insanların algılayamadığı operasyonlar vardır...

Buradan Türk Devlet Ricaline birşey söylemek istiyorum: Bugünkü Uluslararası Sistemi ve kurallarını koyan Hıristiyan Medeniyeti ve onu oluşturan Kültürler’dir ve bu sistem ve kurallar hala iş‘L’emekte ve “Türkiye Küresel Güçler arasında birinci yada primus inter pares olamadığı sürece” işleyecektir; Bu sistemin başına geçecek olan ülke yada yeni sistemi ve kurallarını kuracak olan ülke ister Çin, Hindistan isterse İran, Brezilya... olsun birşey değişmeyecektir... Dolayısıyla Türkiye, oyunu kurallarına göre oynamalı’dır...

Her zaman olduğu gibi bu yüzyılda da Haklı olan ve adaletli olan değil Güçlü olan kazanacaktır... Güçlü olan ‘İ’ster haklıya hakkını verir ve adaletli davranır isterse vahşetin ve sömürünün vede katliamın ürünü olan harcı kandan ve göz yaşından, tuğlası kemiklerden olan fildişi kulelerinden saraylar yapar...

Son olarak Hükmedenlere ve Hükmedilenlere / Güçlülere ve Zayıflara diyorum ki “HAKİKAT VE ADALET, GÜÇ'SÜZ PAYİDAR OLAMAYACAĞI GİBİ GÜÇ'TE HAKİKAT'SİZ VE ADALET'SİZ İLELEBET PAYİDAR KALAMAZ... ASLOLAN MESELE MÜŞTE‘R’EK KILABİLMEKTİR...”

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.