ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

UKRAYNA SAVAŞI’NIN “ARKA PLANI” [3-4]

A. HASAN TEKELİOĞULLARI

29 Eylül 2014 Pazartesi 00:24
  • A
  • A

4) Ukrayna Krizinin Küresel Nedenleri

2012 ve 2013 yıllarında dünya çapındaki Küresel ve Bölgesel Güçler ve de Adayları olan ülkelerin iktidar seçimleri yapılmış ve önümüzdeki senelerde Devlete Kimlerin Hükmedeceği yani devlet içindeki hangi kesimlerin iktidarda olacağı dolayısıyla ülke içinde, bölgesel ve küresel mahiyette ne tür ve hangi tarzda siyasetlerin izleneceği, nelerin gaye edinileceği belirlenmiş yani taşlar yerine oturmuş, taraflar ve kırmızı çizgileri belli olmuştur… Geriye kalan tek şey ise bu tarafların karşı karşıya gelmeleridir… Bu karşı karşıya gelmeler Soğuk Savaş Döneminde olduğu gibi direk Büyük Güçlerin karşı karşıya gelmesiyle değil ikinci ve üçüncü ülkeler üzerinden dünya üzerindeki kırılma yani fay hatları üzerinden gerçekleşecektir ki bu zaten şuan gerçekleşmektedir… Bugünkü Suriye, Ortadoğu, Balkanlar, Latin Amerika, Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerinde meydana gelen çatışmalar, hareketler ve krizler bunların birer yansımasıdır…

Olaya biraz daha büyük açıdan bakmak istersek Soğuk Savaş döneminde dünyanın hakimi olan Sovyetler Birliği ile ABD’nin önderliğindeki Batı Bloğu arasında yaşanan mücadelenin sonucunda Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla İki Kutuplu Sistem çökmüş ve sistemin çökmesi sonucunda ayakta kalan Batı Bloğunun önderi ABD, kendisini Dünyanın Tek Hegemon yani Başat Gücü ilan etmiş ve dünyanın bundan sonra Tek Kutuplu Sistem ile idare edileceğini ve kendi istekleri doğrultusunda Yeni bir Dünya Düzeni kurmayı amaçladıklarını hatta Kuracaklarını ilan etmişlerdir… Ancak İki Kutuplu Sistemin hakim olduğu dönemde Mengene Misali her iki taraftan sıkıştırılan dünya ülkeleri korku ve endişe içinde yaşayarak “Bağımsızlık, Egemenlik, Askeri, Siyasi, İktisadi, Özgürlük, Demokrasi…” gibi birtakım hayati değerlerden “Ödünler ve Tavizler” vererek İki Kutbun önderinden birine İtaat ediyor ve dolayısıyla kendilerini ifade etme, gelişme imkanlarını bulamıyordu…

Tabiri caizse dünya ülkeleri bu iki küresel güç altında ezilmekte ve sömürülmekteydi… Lakin Kutbun bir tarafının yıkılmasıyla iki taraflı tehdit ve baskı ortadan kalkmış ve bunun sonucunda Devletler ve Milletler, Soğuk Savaş döneminde vermek zorunda kaldıkları tavizleri ve ödünleri geri almak istemişler ve İki Kutuplu Sistemin yıkılmasının getirdiği Serbestlik ve Hür Düşünce Ortamı içinde dünyanın birçok bölgesinde ülkeler hızla gelişme ve kalkınma sürecine girmiş ve olaylara farklı açılardan bakarak objektif olmaya ve daha farklı düşüncelerin, bakış açılarının ortaya çıkmasına nede olmuştur… Bu ülkelerin içerisinde özellikle bir tanesi vardır ki Yakın Dönem için Küresel Güç adayı, Bir tanesi Uzun Vadede “Gerçek Bir Küresel Güç” Adayı diğerleri ise Orta Vadede Bölgesel Güç Adaylarıdır…

Ancak 21. Yüzyılın Küresel ve Bölgesel Güç Adayları ne İki Kutuplu Sistem nede Tek Kutuplu bir Sistem istemektedir… Bu Küresel ve Bölgesel Güç Adayları, Çok Kutuplu Adil ve Eşit Güç Dağılımın olduğu Sistem ile Adil ve Eşit oranda dağıtılmış oylamaya dayalı bir Karar Alma Mekanizması, Askeri Tehdidin ve Gücün ön plana çıkmadığı Barışçıl Kalkınma ve Ticaret Modeli yani Sistemi istemektedirler… Bu demektir ki başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Yapısının ve Karar Alma Sisteminin değişmesi, NATO gibi Askeri Güçlerin ve Yüz milyarlarca hatta Trilyon dolarları bulan Askeri Sanayi ve Savunma Sanayi Harcamalarını istememektedirler…

Ancak yeni yüzyılın Küresel ve Bölgesel Güç Adaylarının bu isteklerini Soğuk Savaşın Galibi Batı Bloğu ve önderi ABD, kesinlikle istememektedir… Çünkü Batı Bloğu ve önderi ABD’nin İktisadi ve Askeri, Güvenlik, İstihbarat, Siyasi ve Egemenlik Yapıları-Kurumları, Sistemleri ve Hedefleri Tam Tersi Değerler ve Esaslar üzerine kuruludur… Yani Ağır Savaş Sanayisi; Yüksek Meblağlarda Askeri, Güvenlik ve İstihbarat Harcamaları…, Çatışma ve Karşıtlık, Kriz üzerine kuruludur… Yukarıda AB ve NATO’nun kurulmasında ve yaşamasındaki tek nedenin Ortak Düşman ve Tehdit unsurunun etkili olduğunu söylemiştik… AB ve ABD vede NATO bu şartlar ve ortam içinde var olmuş ve bu şartlar ve ortam var olduğu sürece Hayatta kalabilir ve varlıklarını devam ettirebilirler…

Hatırlayalım Sovyetlerin dağılmasından sonra NATO’nun Sovyet Döneminde Dünya Çapındaki Sovyet Tehdidi için imzalamış ve kurmuş olduğu Derin ve Stratejik Anlaşmaların ve İttifakların Nasıl Değerlendirilebileceği ve Bu Anlaşmaları ve Yapıları hangi zeminde meşruiyet ve resmiyet kazandırabiliriz veya Bu Anlaşmalar ve Yapıların Varlığının devam etmesinin Gerekli Olup Olmadığı Çok Tartışılmış ve hala tartışılmaktadır… AB, ABD, NATO ve bunların dünya genelindeki Anlaşmalarının ve Yapılarının Çıkış ve Varlık Nedeninin ortadan kalktığı ve bunlara gerek olmadığı yönünde birçok düşünceler ifade edilmektedir… Sovyet Tehdidinin yada Sovyetleri ikame edecek bir tehdidin olmadığı bu koşullarda bu tür Tavizkar ve Ödünkar, Maliyetli Anlaşmaların, İttifakların sürdürülmesinin imkansız ve gereksiz olduğu söylenmektedir… Tüm bu yapıları ve anlaşmaları meşru bir zemine ve resmiyete kavuşturmak için Uluslararası Terörizm, Dünya genelindeki Bölgesel ve Etnik Çatışmalar, Çin, Rusya, İran hatta Kuzey Kore gibi ülkeler ve nedenler gösterilmeye çalışılmıştır… Maalesef bu gerekçelerin hiçbirisi gerçek ve inandırıcı nedenler olamamış ve dolayısıyla NATO ve uzantıları olan Dünya Genelindeki Yapıları, Anlaşmaları meşruiyet ve resmiyet kazanamadığı gibi ciddi sorunlara ve karışıklıklara neden olmaktadır…

Batı Bloğu ve önderi ABD’nin Bölgesel ve Küresel kurumları, siyasetleri, yatırımları Kriz yani Karşıtlık ve Çatışma üzerine kuruludur… Henry Kissinger’ın “Fırsatlar her zaman Krizlerden Doğar…” ifadesinde olduğu gibi… Bunu biraz daha açmak istersek Batı Bloğu ve ABD, eğer İki Kutuplu Sistem olsaydı bugünkü Küresel ve Bölgesel Güç Adayları ortaya çıkmaz ve dünya üzerinde etnik ve bölgesel çatışmalar olmazdı ve en istikrarlı Sistem İki Kutuplu Sistemdir tezini savunmaktadır… Bugün İki Kutuplu Sistemi yaşatacak karşıt bir güç olmadığı için En İstikrarlı Sistemin Tek Kutuplu Sistem olduğunu savunuyor… Lakin bugün Batı Bloğu ve önderi ABD, Dünyaya Tek Kutuplu Sistemi dayatacak güçte olmadığı için İki Kutuplu Sistemi yeniden kurmak istiyor… Çünkü Çok Kutuplu Sistem ile İki Kutuplu Sistemi karşılaştırdığımızda Batı Bloğu ve önderi ABD’nin çıkarları İki Kutuplu Sistemden yanadır… Çok Kutuplu Sistemde masada birçok taraf olacağı yani gerçek bir demokrasi olacağı için Batı Bloğu ve önderi ABD, istediği gibi pay alamayacak, istediği kararları çıkartamayacak ve istediği uygulamaları gerçekleştiremeyecektir… Çünkü karşılarındaki taraflar kendilerinden ilerleyen zamanlarda çok daha güçlü olacaklardır…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.