Güzel bir söz vardır aklın yolu birdir diye ancak sözlerin ve manalarının yolu bir olmuyor. Lakin bazı sözlerin ifade ettiği mana ve anlamlar bir vakit sonra düzeltilebiliyor, ancak bazı kelimeler ve bu kelimelerin uygulanışı var ki bunların düzeltilmesi çok zor. Hele hele zihniyet bağlamında düzeltmek maalesef ki imkansız. İşte demokrasi sözcüğü ile ifade edilen anlayış ve zihniyet vede uygulanış buna en güzel misaldir. Demokrasiyi ihraç eden değilde ithal eden ülkelerdeki uygulayış ve zihniyet farklılığı olağan karşılanabilir. Ancak demokrasinin beşiğiyiz, kaynağıyız, kaç asırlık demokratik geçmişimiz var diyen bir ülkenin yani İngiltere’nin demokrasi anlayışına ve ihraç ettiği demokrasiye baktığımız vakit insan adeta hayretler içerisinde kalıyor. Şimdi İngiltere’nin ve medeniyetlerinin temeli, kaynağı kabul ettikleri Atina’daki demokrasi anlayışına bakalım.

İngiltere’nin Lord’lar Kamarası ve Avam Kamarası adlı iki tane parlamentosu vardır. İlk olarak Lord ve Avam (Commons) kelimelerinin ne manaya geldiğini inceleyelim. Lord mana olarak “Efendi, Hakim, Sahip, Hükümdar, Mal Sahibi, kendilerini halktan üstün ve ayrı gören, kendilerinde bir çeşit ayrıcalık gören kimseler” gibi anlamlarının yanında “tanrı, rab, hz. İsa” gibi anlamlara da gelmektedir. Avam mana olarak ise “Alt tabaka, halkın aşağı tabakası, halk tabakası, ayaktakımı, parya” anlamına gelmektedir.

Lord’lar (Üst-Upper) Kamarası ve Avam (Alt/Aşağı-lower) Kamarası’nın biraz yapısına bakalım. Lord’lar (Üst) Kamarası daha önce üyeliği saltanat misali babadan oğula geçen ve asilzadelerden oluşan bu kurumda, günümüz itibariyle üyelik çeşitli yollarla ve tarzlarda Kraliçe veya partiler tarafından atanmaktaır. 2008 sonrasında Lord’lar (Üst) Kamarası’nın 735 üyeliğine karşı halk yani Avam tarafından seçilen Avam (Alt/Aşağı) Kamarasının 646 üyesi bulunmaktadır. Lordlar Kamarası içindeki en kalabalık grubu, 617 üye ile, “Kraliçe tarafından ömür boyu süre ile atanmışlar” (Life Peers) oluşturmaktadır. 26 üyeye denk gelen "Ruhani Lordlar" (Lords Spiritual) grubu da, yine Kraliçe tarafından atanmış Anglikan Kilisesi ileri gelenlerinden oluşur. 75 Lord siyasi parti yönetimleri tarafından, 15 Lord da Lordlar Kamarası üyelerinin oyuyla işbaşına getirilmişlerdir. "Ruhani Lordlar" dışında kalan üyeler "Dünyevi Lordlar" (Lords Temporar) olarak adlandırılır. Bugün Lord’lar Kamarasının üyelerinin çoğunluğunu Dük, Marki, Kont, Vikont ve Baron gibi ünvanı taşıyanlar oluşturmaktadır. Mart 2007'de Avam Kamarası üyeleri Lordlar Kamarası üyelerinin tamamının seçimle göreve getirilmesi ilkesini 337'ye karşı 267 oyla kabul ettikleri halde “Lordlar Kamarası” bu öneriyi “reddetmiş” ve üyelerinin tamamı atama yolu ile göreve getirilmesine dayalı statükoyu muhafaza etmişlerdir.

Egemenlik ve hakimiyet halkın ise nasıl oluyorda Halkın seçtiği bir meclis, atanmışların oluşturduğu bir meclisten aşağı olabilir, aşağısında kalabilir;

Esas güç ve esas karar verici olan Halkın seçtiği bir meclisin çıkardığı bir yasayı başka bir kurum hele ki “atanmışlar” nasıl “sorgulayabilir” vede “iptal” edebilir;

Üstün ve egemen güç olan Halk değil midir ki Halkın seçtiği bir meclisin üzerinde kim tahakküm kurmaya cesaret edebilir ve etkisiz kılmaya çalışır.

Laik bir kurum olan bir mecliste nasıl olurda “din adamları” bulunabilir vede halkın seçtiği meclisin kararlarını bu din adamları nasıl “sorgulayabilir” ve “iptal” edebilir... “Din adamları” “irtica” demek değil midir? Bunlar İngiltere’yi irticaya mı mahkum etmek istiyor; Bunlar İngiliz yasalarını Şeriate göre mi düzenlemek istiyor; Bunlar İngiltere’yi şeriate göre mi idare etmek istiyor...

İngiliz demokrasisinde herşey Lord’ların elindedir ki, bu Lord’lar eski zamanlardan kalma yerel kırallıkların, soyluların, Şövalye’lerin, Ruhban’ların, Düklerin, Markilerin, Kontların, Vikontların ve Baronların (ari ırk, saf ırk, bozulmamış ırk) oluşturduğu kişilerden oluşmakta ve bunların oluşturduğu meclis halkın seçtiği meclisten maddi ve manevi olarak üstün’dür vede üzerinde’dir, dolayısıyla dokunulmazdır...

Dolayısıyla İngilterede hakimiyeti elinde bulunduran Lord’lar, ki bunlar dokunulmazdır, kendi birtakım anlayış ve dünya görüşlerini Demokrasiye, İnsan Haklarına, Özgürlüğe sirayet ettirerek istedikleri gibi şekillendirerek kendi arzuladıkları şekilde bir Demokrasi, İnsan Hakları, Özgürlük, İnsan modeli oluşturmuştur. Lakin herşeye rağmen İngiliz idarecileri/Lord’ları kendilerini halktan üstün sayıyor ve halkı aşağı bir tabaka olarak görüyor. Adeta Hindistandaki Kast Sistemi gibi [görünmez] bir Kast Sistemi kurarak aşağı gördükleri halkı üstün addeddikleri Lord’lar kamarasına ve camiasına hiçbir şekilde ve koşulda almamaktadırlar.

Birazda İngiltere’nin esas aldığı Atina demokrasisine bakalım. Atinada bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahiptiler fakat “kadınlar” köleler ve o şehir-devletinde doğmamış olanlar (metikler, yerleşik yabancılar) bu haklara sahip değillerdi. M.Ö. 4. Yüzyılda 250.000 ile 300.000 arasında olduğu tahmin edilen nüfusun sadece 100.000 Atina vatandaşı ve bu Atina vatandaşları içerindende sadece 30.000 erkeğin oy verme ve demokratik haklardan faydalanma hakkı vardı. Tıpkı Hindistan’daki Kast Sisteminde olduğu gibi Güç ve Hüküm, Varlıklı ve Zengin Soylu kimselerin elindeydi. Demokratik Haklar sadece onlar için geçerliydi. İşte İngiltere’nin ve diğer Batılı ülkelerin esas aldığı Atina Demokrasisi bu şekildedir ve bugünkü Batı demokrasisi öz itibariyle, öz zihniyetiyle tamamen aynıdır.

Başta İngiltere’nin ve diğer Batı dünyasının adeta kutsalı ilan ettiği Demokrasi, İnsan Hakları, Özgürlük gibi ifadeler Mısır’da 21. Yüzyılda darbe ile herkesin gözü önünde yerle bir edilmiş ancak Demokrasiyi, İnsan Haklarını, Özgürlüğü savunduğunu iddia eden İngiltere ve diğer Batı dünyası ve onların oluşturduğu Uluslararası Camia adeta sükut içerisindedir. Çünkü Mısırdaki Demokrasi, İnsan Hakları, Özgürlük ve “İnsanlık” Anlayışı Başta İngiltere’nin ve diğer Batılı devletlerin İnsan Hakları, Demokrasi, Özgürlük, “İnsan” Anlayışı ile taban tabana zıttır yani Atina Demokrasisi ile ters düşmektedir... Mısır halkı, Lord’lar Demokrasisi ve Kast’ını ve Avam Kamarasının statüsünü ve yetkilerini vede hiyerarşisini yerle bir etmeye niyetlenmiştir. Eğer İngiltere’deki Lord’lar Kamarası Kast’ını ve Avam Kamarasının statüsünü ve yetkilerini vede hiyerarşisini göz önüne aldığımız vakit hakikat ortaya çıkmaktadır, ki Mısır’daki ve Dünyanın diğer bölgelerindeki Avam’lar İngiliz bile değildir, hatta “Beyaz” veya “Avrupa”lı değildir. Batı ve Uluslararası Camia’nın Demokrasi, İnsan Hakları ve Özgürlükten vede İnsan’dan kasteddiği Lord’lardır. Bu unsurlar Avam için değildir, Avam için geçerli değildir. Avam, ekip-biçip Vergi vermek, Askere gitmek ki gerekirse ölmek’ten başka bir görevi, amacı, varlık nedeni yoktur... Birde son birkaç yüzyıldır da “oy kullanmaca oyunu oynama” görevi vardır. Avam hiçbir zaman Lord’ların üzerinde hakimiyet, tahakküm kuramaz, Üzerine çıkamaz, Üstün gelemez... Bu gerek İngilteredeki Lord’lar için gerekse İngiltere’nin ve takipçisi diğer Batılı Devletlerin dünyadaki diğer ülkelerde ilan ettiği Lord’lar ve Avam’lar için de geçerlidir. Dolayısıyla başta İngiltere ve takipçisi diğer Batılı devletler özelde Mısır’da genelde diğer dünya ülkelerinde kurdukları Lord’lar Demokrasisi ve Kast’ının bozulmasına asla ve asla izin ver(e)mezler ve bu hususta elbirliği ile mücadele ederler. Çünkü Özelde Mısır’da genelde dünyanın diğer ülkelerinde kurdukları Lord’lar Demokrasisi ve Kast’ı bozulursa yani Avam’lar Lord’lara üstün gelirse İpin ucunu elinde tutan İngiltere ve diğer Batılı devletler, gerek kendi ülkelerinde ilan ettikleri Avam’ların gerekse bir zamanlar dünyanın değişik yerlerinde ilan ettikleri Avam’ların el birliği ile başta İngiltere’deki ve diğer Batılı Devletlerdeki Lord’lar Demokrasisi ve Kast’ını birgün mutlaka ayaklar altına alacaklarını kesin olarak bilmektedirler...

İngiltere ve diğer Batılı devletler kendilerinde olduğu gibi dünyanın diğer ülkelerinde Lord’lar ve Avam’lar ilan ederler. Batı’nın ilan ettiği bu Lord’lar, tıpkı İngiltere’de ve diğer Batılı Devletlerde olduğu gibi Avam’ların ve Avam’ların oluşturduğu meclis üzerindeki hakimiyetini ve tahakkümünü, hiyerarşisini koruduğu ve sağladığı sürece Demokrasi’de, İnsan Haklarında, Özgürlük’te, İnsan Anlayışında hiçbir sorun yoktur. Çünkü başta İngiltere ve onun takipçisi diğer Batılı devletler kendi savunduğu ve benimsediği Lord’lar Demokrasisi ve Kast’ını başarıyla ihraç etmişlerdir. Lakin ne zaman Batı’nın ilan ettiği Avam ve bu Avamların oluşturduğu Avam Kamarası, Gücü ve Hükmü eline almaya niyetlendiyse bu hareketin adına ve sürecine siz ne derseniz deyin Avam’ın savunduğu Demokrasi Demokrasi değildir, İnsan Hakları İnsan Hakları değildir, Özgürlük Özgürlük değildir. Çünkü onlar Lord !!! değildir, Avam’dırlar. İnsan Hakları, Demokrasi, Özgürlük Lord’lar içindir, Avam için değil... Burada tekrar Lord ve Avam’ın ne manaya geldiğini zikretmeye gerek yoktur.

Bugün Batı’nın Mısır’daki darbeye darbe diyememesinin, darbeye ve katliamlara destek vermesinin, sessiz kalmasının nedeni Demokrasi’nin, İnsan Haklarının, Özgürlüklerin ihlal edildiğinden dolayı değildir, asıl mesele temsilcileri kabul ederek ilan ettikleri vede “kendi seviyelerine lütfederek yükselttikleri” [kendileriyle eşit değil] Lord’ların yani Lord’ların oluşturduğu Lord’lar Kamarası ve kurdukları statünün, hiyerarşinin, yetkilerinin, güç ve hakimiyetin, “Kast”ın bozulmaya “çalışılması”dır... Başta İngiltere ve ardılı diğer Batı’lı devletlerin, Avam ilan ettikleri Özelde Mısır Halkına [Genelde Diğer Mazlum Halklara] destek vermeleri demek kendi temellerine dinamit koyup patlatmak demektir kısacası intihar etmeleri…