ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

KÜRTLERİN ATEŞ KUMARIYLA OYUNU

A. HASAN TEKELİOĞULLARI

27 Ağustos 2013 Salı 19:39
  • A
  • A

Ortadoğu’nun en uzun süren sorunlarından olan Kürtlerin Bağımsızlığı Sorunu 2003 Irak’ın İşgalinin ardından son olarak Suriye’de Arap Halk Hareketlerinin baş göstermesiyle birlikte Kürtlerin Bağımsızlığı ve Kürtler ne olacak? Kürtler nasıl bir yol izleyecek? Ardı arkası kesilmeyen birtakım sorular sorulmaya başlanmıştır. Özellikle son dönemde bir dizi gelişmeler sürecin ne kadar çetrefilli ve hayatiyet kazandığını ve Kürtlerin yavaş ama emin adımlarla Bağımsızlığa en kötü ihtimal top yekun bir ayaklanmaya, birlikte hareket etmeye ve ortak bir akıla doğru gittiğini ortaya koymaktadır, ki Körfez Savaşından bu tarafa Kürtler azar azar ama sürekli bir şekilde kazanımlar içerisinde olduğu görülecektir.

Her bölgede ve her zaman olduğu gibi Kürtler, Batı Kürdistan denilen bölgede de bir birliktelik içerisinde değildir. Özellikle sesi çok çıkan ve çoğunluğu tahakküm altına almaya ve bölgesel bir değişimi tetiklemeye çalışan PYD, kimi zaman Esad, kimi zaman Muhalifler kimi zaman bölge dışından güçlerle işbirliğine gitmekte ve kendi güçleri ve bölge dışından gösterilen hedefler doğrultusunda manevralar yapmaya çalışmaktadır... PYD lideri Müslim’in Kuzey Suriyede, “Reel bir Özerk Kürt Yönetimi” açıklamasından ve bölgedeki Arapların, zorla göç ettirilmesi ve Rasulayn’in işgali ve Bayrak Krizi üzerine bölgede tansiyon ve silahların yönü biranda değişmiştir...

Muhaliflerle, Esad’a karşı işbirliği yapan PYD, bölgede Esad gücünün kırılmasının üzerine Muhaliflere verdiği desteği kesmiş hatta Muhalifler her zor durumda kaldığı vakit PYD, Muhalifleri arkadan vurmayı ihmal ve eksik etmemiştir ki Muhaliflerin Esad’la savaşması için verdiği askeri teçhizat ve mühimmatı Muhaliflere karşı kullanmışlardır. Bunun üzerine Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Halep Askeri Konsey Başkanı Albay Abdulcebbar Akidi: “Yönetime bağlı ordu ile savaşırken PKK birlikleri, bizlere her defasında saldırdı. Muhalifler, bundan sonra PKK’nın eylemlerine müsamaha edilmeyecek. PKK’ya bundan sonra acıma olmayacak. “Liva el Tevhid’e (Tevhid Tugayı) haber gönderdim. Ne kadar askeri malzememiz varsa hepsini alın. Artık bu konuya karşı sessiz kalınmaz. Her defasında PKK ile anlaşma yapmamıza rağmen hep sırtımızda vurdular. Bundan sonra merhamet edilmeyecek. Acıma olmayacak. Eğer imkanımız olursa (PKK’nın) köklerini kurutacağız. Bizim hedefimiz sadece PKK’dır. Birliklerimiz, yönetime bağlı ordu ile çarpışırken PKK arkadan vurdu... Biz sadece PKK’dan bahsediyoruz. Kürtlerden değil. Bu iyi anlaşılsın. Kürtler bizim kardeşimiz. Aynı şekilde onlarda bizimle birlikte çarpışıyor. Kürt kardeşlerimizden oluşan Ezeli Tugayı bizimle omuz omuza savaşıyor.” İfadelerine yer vermiş ve MİT, PYD Başkanını Türkiye’ye çağırarak gerekli uyarıları yapmıştır. Türkiye sadece uyarı ile yetinmeyerek bölgedeki PYD dışında barışcıl ama sesi çok çık(arıl(a))mayan ve PYD’nin tahakküm altına almaya çalıştığı Kürt önderleri ile Ankara’da görüşmeler yapılmıştır...

Lakin El Nusra yada Muhaliflerin bölgeye gönderdiği güçlerin PYD’yi ve işgal ettiği bölgeleri bir türlü kontrol altına alamamasının altında birtakım gerçekler yatmaktadır... PKK, Eylül 2011’den bu tarafa yaklaşık 2 yıldır İran ile çatışmıyor, Türkiye ile Mart ayından itibaren yaklaşık 5 aydır çatışma olmuyor ki 2003’ten bu tarafa PKK’ya ağır zaiyat ve darbe vurulmadığı düşünülürse PKK’nın ne kadar güçlendiği Suriye’deki uzantısı PYD’nin faaliyetlerinden ortaya çıkmaktadır. Buna ek olarak Barzani’nin bu güçleri bizzat eğitmesi ve askeri teçhizat ve mühimmat desteği vermesi unutulmamalıdır. Muhaliflerin, PYD saldırısı üzerine Barzani Akdeniz yolu olan Batı Kürdistan’ın kaybedilmemesi için tanklar ile 8 peşmerge birliğini Batı Kürdistan sınırına konuşlandırarak her an saldırıya ve Kürtleri korumak için müdahaleye hazır olduğunu bildirmiştir...

Barzani, Türkiye’nin Batı Kürdistan tutumu ile Türkiye’ye ve dünya güçlerine gözdağı ve mesaj vermek için Kerkük-Musul petrollerini “İran” Üzerinden Uzakdoğu’ya satmak için girişimlerde bulunması ve hatta karayolu ile bir miktar petrolün İran Üzerinden taşındığı ifade edilmektedir, ki ileride İran’a Petrol Boru Hattı döşenebileceğini ilan etmektedir... Diğer taraftan Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattına Tarihinin en büyük bombalı saldırısı düzenlenerek petrol akışı durduruluyor... Tüm bunlar olurken Esad’ın bombalarından ve muhalifler ile PYD’nin savaşından kaçan 40.000 üzerinde Kürt, Barzani’ye sığınmıştır ve bu sayı hergeçen gün artmaktadır... Aslında burada Suriyeli Kürtlerin bilinçaltında yatan ve bilmeyerek verdiği bir mesaj vardır; Suriyedeki bir kesim özellikle PYD ile alakalı olan Kürtler, Türkiye’ye sığınmak yerine IKBY’ye sığınmakta yani Kürtlerin Hamisi ve Koruyucusu olarak Barzani’yi görüyor ve Türkiye’ye ne hami nede dostça bir gözle baktıkları ortaya çıkıyor. Gerek Barzani gerek Batı Kürdistan tarafından bazı kesimlerin irredendist politikalar ve amaçlar peşinde olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır... Lakin Barzani, Batı Kürdistan’dan gelen bu nüfus akımından rahatsız. Çünkü Hem Batı Kürdistan’ın PYD’nin Kürtleştirme, GayriKürt unsurları bölgeden uzaklaştırma stratejisine ve siyasetine ters hem de bu nüfusun kendi aleyhine kullanılması riskinden oldukça tedirgindir...

Tüm bu gelişmelere hergün bir yenisi eklenirken uzun bir süredir çatışmasızlık içerisinde olan ve PYD’de ortaya çıktığı kadarıyla PKK’nın askeri gücünün ve direncinin arttığı; lojistik, teçhizat ve militan açısından bir hayli güçlendiği, yaralarını sardığı ortaya çıkmaktadır, ki İran ile yaptığı çatışmasızlığı sona erdirerek saldırmıştır... Şu açıktır ki Suriye’ye olası müdahalede Kürtler İran’a karşı önemli bir silah niteliğinde ve akıllara Esad’ın son günlerde Kürtlere neden hava saldırısı düzenlediğini açıklamaya yetiyor... Suriye’ye olası müdahalede şüphesiz karlı çıkacaklardan bir kısmı Suriye Kürtleridir, ki Kürtlere yeni ufuklar açacağı inkar edilemez. Körfez Savaşı’ndan bu tarafa baktığımız zaman kayba uğramadan sürekli kazanan Kürtler’dir. Bir dönem Irak’ta Kürtlerin Özerk Bölgelerinin olacağı, bu bölgesel yönetimin bağımsız bir ülke gibi dış ülke ve şirketler ile her türlü ve özellikle enerji alanında anlaşmalar yapacağı; Suriye’nin Kuzeyinde Reel bir Özerk Kürt Yönetiminin kurulacağı, Kürtlerin Türkiye ile müzakere edebileceğini kimse iddia edemezdi ama bugün hepsi gerçekleşti... Hatta ilerisi için Kürtlerin Akdenize çıkacağı, İrandaki Kürt Bölgesinin bağımsızlığa kavuşacağı ve Kürt Bölgelerinin birleşeceği... gibi birtakım öngörüler yapılmakta hatta şimdiden birtakım emareler vermektedir, ki bunları kimse inkar edemez...

Daha önce Kürtler 2 çeşit harita yayınlamışlar; Birinci haritada Karadeniz’e, İkinci haritada Basra’ya çıkacağı gösterilmiş ama hepsinden daha real ve uygun olan Akdeniz seçeneği ve Kuzey Suriye haritalarda boy göstermediği gibi kimse tarafından dile dahi getirilmemiştir... Sonuç olarak Kürtler bu ateşle oyunun sonunda tarihte ilk defa ve Fransız İhtilalinin getirdiği ırkçılığın ürünü olarak Büyük Kürdistan kurulacaktır... ancak başarılımazsa gerek Türkiye ve Suriye'de, gerek Irak'ta ve İran'da büyük kaosa, kayıplara ve büyük bir kin ve nefrete maruz kalacaklardır ama her iki durumda tek bir gerçek vardır: Ortadoğu’ya Barış’ın Gelmeyeceğidir... Ortadoğu’nun Düşüşünün devam edeceğidir...

YORUM YAZ
TOPLAM 2 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - mehemt sait:29 Ağustos 2013, Perşembe 07:17

    zaten kürtler 4 bölünmüş hayın ummedimiz yüzünden kaybedecek bişey yok

  • hercan - hercan:28 Ağustos 2013, Çarşamba 22:53