ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Sevgi ve Şiddetlisi; AŞK

Hamit Demir

24 Ağustos 2013 Cumartesi 15:55
  • A
  • A

Sevgi ve Şiddetlisi; Aşk
En çok ihanete uğrayan duygulardır sevgi ve aşk.

Sevgiden başlayalım. Derler ki;
Sevgi azad eder, tutku tutuklar.
Bu sözü düşünüyorum da yazı başlamadan bitse bile olur. Sevgilerimiz sahte. Çünkü sevdiklerimiz sahte. Sevgi zannettiklerimiz hep tutku ve hep tutukluyoruz. Onu yapma, buna dikkat et, şuraya gitme vs. Sevgi diye yaşananlar tutku, şiddetlisi şiddetli tutku… Sonra kopkoyu nedametler. Sahte sevgi ve aşk tuzlu su içmeye benzer, içtikçe içersin… Kanacağını zannedersin ama sadece kandırır…

Çevrenizde sık sık görüyorsunuz sevgili(!)lerinden ayrılanları… Perişanlık boğaza kadar. Boşa harcanan vakit-boşa harcanan madde, kirletilen ruhlar ve kirletilen bedenler… Sonra boşlukta savrulan bir nesil, gitgide değeri pardon etiketi artan bir meslek: Psikiyatri

Ya kimse söylemesin sevdiğini/Ya da yapsınlar sevginin asıl tarifini. Atalay Demirci

Sonra denir ki;
Aşk, sevgili dışında her şeyi ve herkesi yakan bir ateştir… Bununla birlikte uğruna ölmekten bahsedilir. Aklımızın önündeki duygu perdelerini bir kenara toplayıp sorgulayalım:

Her an her nefes Leyla Leyla diye gezen Mecnun aşık ise ve içinde bulunduğu durum aşk ise bugünküler nedir?
Mecnun, “Leyla olmadı Ayşe olsun” dedi sonra bir Ayşe buldu da haberimiz mi yok?
Leyla, “Mecnun olmasa da olur” mu dedi acaba?
Züleyha; “Yusuf bir köle, bir köleyle asla!” felan mı dedi? Yoksa Yusuf dışındaki her şeyi saray-taht-kral-hazine hiç mi etti?
Ferhat dağları delmedi mi? Aklını yağmaya boşa mı verdi?
Bugünkü aşk müddeilerini görseydi Ferhat, tişesini kendi başına vurmazdı.

Sonra bugünkü aşklar ve aşıklar.
Aşk olmadığı kesin. Leyla olamayacakları yüzde iki yüz. Zira ortada Mecnun da yok. Leyla iddiasında bulunmaktan bile çekiniyorlar? Ya da Leyla iddialarını sözde ‘Mecnun’ larına bildirmekten…
Sosyal medyada Şirin kollayan Ferhatlar türedi. Yazık. Ferhat bir olur, Şirinde bir olur. ‘Tek seni sevdim’ pembeye boyanmış bir yalan artık… Pembeye boyanınca yalan, yalan olmaktan çıkmaz! Bunu da bilesiniz.

O kadar sahteleşmiş ki reddedilince “Meğer secdelerdeymiş AŞK bulmak alnıma düştü” twitleri, paylaşımları, mesajları. El-İnsâf. Aman secdeden başınızı kaldırmayın diyorum. Aman. 40 rekat az gelir 40 da nafile kılın.

Aşkta ruh vardır. Ruh ki insanı hayvandan ayırır. Ruhsuz, içgüdüsel(hayvanî) bir sevgi değildir aşk!

Aşk kutsaldır, kutsala götürür. Allah dostlarında olduğu gibi. Allah dostları demişken, aşk meselesinin zirve şahsiyetlerinin bizzat tecrübe ile söylenen aşk sözlerini günümüz insanının kendi aşk safsataları için kullanmaları üzücü. Birçok örneği var. Biliyorsunuz zaten. Bir de “Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır” avuntusu…

Aşk-sevgi adına Şer-i Şerif’in koyduğu sınırları aşmak ne kadar hezeyandır ne kadar. Ahlak ve edepten bahsetmiyorum zaten, hepimizin kalbi temiz.

Aşk namaz kılmaya benzer; niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz...
Sorun yok. Hepimiz niyet etmeden önce bakıyoruz çünkü, hangi namazı kılsam diye. Başkaları o namazı kıldı mı kılmadı mı düşünen yok. Belki de karar kıldığımız namaz 4 tekbire kalmıştır.

Aşk hükmetmez terbiye eder. Goethe
Herhalde Goethe’nin bu sözü yıllarca Yusuf’unu bekleyen Züleyha'da hayat buldu. Bugün Züleyhalar ise karşılık bulamayınca “Artık bana düşen güzel bir sabır” diyorlar. Oldu. Kaç yıl beklediniz de sıkılmadan ayeti zırvalıklarınıza alet ediyorsunuz. Yakup mu olduk?

Ve aşkın en güçlü sembolleri; bülbül-gül. Bülbül ve Gül’ün durum özeti;
Bülbül olmayı seçtinse bir ömür yanacaksın. Gül olmayı seçtinse bir ömür solacaksın.
Bir ömür yanamayacağınız gerçeğini göz ardı ederseniz bir ömür solarsınız. Ama bu solma gülün solmasına benzemez…

Ne aşka ne sevgiye karşıyım. Sevmek-sevilmek asli birer ihtiyaçtır. Ben sahteliklere karşıyım.
Aşk da diğer iddialar gibi ispata tabidir. Ferhat’ın, Mecnun’un, Vamık’ın ispatından aşağısı kabul değil. Varsa ispatlayacak buyursun. Varsa Züleyha olduğunu iddia eden bir Yusuf bulunur elbet.

Aşk uğruna aklını veren var canını veren var. Biz ne verdik söyler misiniz? Ne verdik de aşkı elde ettik. Bizimki gökten zembille mi indi yoksa.

Aşk Ferhat’la toprağa girdi ve Mecnun’la çöllerde kayboldu.
Aşkı kim mi öldürdü?
El-cevab: Ben-sen-biz-siz-onlar…
Onu kendi ellerimizle öldürdük ve artık sadece hikayelerde yaşıyor.

Aşkı anlatacak kelimeler mi türedi? Aşkı tarif edebilen aşktan bÎ-haber.
Tarifi mümkün olmayan bir durumun yaşandığını iddia etmeyin. Edilemez mi ? Edilir ama etmeyelim.

Aşka ihanet etmeyelim.
Aşıklara ihanet etmeyelim.
Allah’ın eş olarak takdir ettiği, kim olduğunu dahi bilmediğimiz bayana-erkeğe ihanet etmeyelim.

Aşıkların ellerinden ve yüreklerinden öpüyorum.
Vesselam.

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - Hasan Hüseyin Çelik:29 Ağustos 2013, Perşembe 10:41

    Ellerinize sağlık.Sevgi ve şiddetlisi aşk'ın geçmişden günümüze yansımasını ve değişimini biz okuyucularınıza anlatmaya çalıştınız...Teşekkür ederim...