ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Hükümet “Çözüm Sürecinde” Ayağına Sıkıyor!..

Hakan Uzandı

26 Ekim 2013 Cumartesi 14:46
  • A
  • A

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Akşam Gazetesi’ne verdiği röportajda “Sizin perspektifinize göre çözüme ayak direyen kim? BDP’mi, Kandil mi, İmralı mı?” sorusuna şöyle cevap veriyor:

“Bu manada tekil değerlendirmelerde bulunmayız biz. Ama dışarı çıkışlar önemliydi ve şu anda yürümüyor dışarıya çıkış süreci. “Hükümet üzerine düşeni yapmıyor” diyorlar ama bu sürecin ilk safhası dışarı çıkışların olmasıydı. O olmayınca öbürleri kolay yürümez ama biz Demokratikleşme Paketi’mizi çok geniş kapsamlı olarak yine de çıkardık. Daha ileri adımların atılması dışarı çıkışların tamamlanması ve silahın bırakılmasına bağlıdır. Terör örgütü mensuplarının geleceği, oryantasyonu, siyasete katılmaları, eve dönüşleri, lider kadrolarının geleceğiyle ilgili mekanizmalar o zaman gündeme gelecek. Ama terör bitmeden, silah bırakılmadan bunlar gündeme gelemiyor. Tıkanma dediğiniz bir anlamda odur, çözüm sürecinin nihai hedefi budur.“

Açıklamada “Demokratikleşme Paketi”ni çözüm sürecinin bir parçası olarak izah etmek yapılabilecek en büyük gaflardan birisi. Çünkü bu durumda PKK Terör Örgütü ile Kürtlerin temel hak ve hürriyetlerini PKK’ya endekslemek gibi bir cinayet gündeme girecektir. Hâlbuki hükümet, çözüm süreci ile temel haklar meselesini ayrıştırmak zorundadır. Eğer temel haklarla PKK arasını ayırmazsanız bütün Kürtlerin PKK tarafını tutmasına vesile olursunuz. Bu sefer madem temel haklarımızı PKK sayesinde ele alıyoruz o sebeple biz de PKK tarafını tutarız gibi bir psikolojiyle karşı karşıya kalırsınız ki bu sefer çözüm değil karşınıza “Kürt Devleti” çıkar.

Hükümet önce şu sorunun cevabını bütün kamuoyu önünde cevabını vermelidir: “Nasıl bir devlet?” Bu sorunun cevabı eğer bütün temel hak ve özgürlüklerin verildiği adil bir devlet ise asla bu konuları tartışmaya açmamalıdır. Hükümetin PKK Terör Örgütüyle konuşacağı tek konu silah bırakma ve topluma kazandırma meselesi olmalıdır.

Hükümet, eve dönüş meselesinde de zamanlama hatası yapmaktadır. Çünkü hali hazırda içerdi de binlerce insan bulunmaktadır ve binlerce insan da yargılanmaktadır. Bu insanların çok büyük bir kısmı eline silah almamış ve herhangi bir terör eyleminin bir parçası olmamıştır. Mevcut TMK, KCK Operasyonları sırasında sosyal hayata müdahale aracı olarak kullanılmıştır. Hükümet, terör ile sosyal hareketlerin arasını ayırmalıdır. Yani PKK çekilse de çekilmese de bu yasa değiştirilmelidir. Değişmediği sürece PKK’nın tabanının kayması pek mümkün değildir. Hükümet, PKK silaha sarılırsa içlerine zaten sızdık ve demokratikleşme paketi ile Kürtleri rahatlattık bu sebeple onları kolayca imha edebiliriz diyorsa çok büyük bir yanılgının içerisindedir. Yapması gereken PKK’nın etrafında bulunan her gücü “Çözüm Süreci”nden bağımsız olarak temizlemektir. İşte bunun da iki yolu vardır. Birincisi nasıl bir devlet sorusuna cevap vermek. (ki bu sorunun cevabı hükümetin attığı adımlarla Kürtler için pozitif olduğu anlaşılmaktadır. Hükümet Kürtlere yönelik olumlu bir bakışa sahiptir. Dolaysıyla Kürtler ile Hükümet arasında normal şartlarda bir çatışma zemini yoktur. Ama hükümet bu olumlu bakışı sürekli çözüm süreci ile ilişki kurdukça Kürtleri PKK’nın yanına itmektedir. Yani olumlu attığı her adımla kendi ayağına sıkmaktadır.) İkincisi: TMK’yı kaldırmak. TMK kalkarsa gerçekten elinde silah olanlar ceza görecektir.

TMK vesilesiyle düşünen insanlar da ceza görmekte ve teröre bulaşmamış ve bulaşmak istemeyenler de ceza almaktadır. Böylece PKK hiçbir zaman kriminal bir vaka olarak değerlendirilememektedir. Bu durumda bizzat içeride bulunanlar ve aileleri bile PKK’nın silah bırakmasını istememektedir. Onlarda şöyle bir psikoloji vardır. “PKK, geri çekilmekle ve silah bırakmakla bize ihanet etmektedir.” Ayrıca geri dönüş yasaları bile PKK’dan bağımsız çıkartılmalıdır.

Bu noktada geride sadece PKK yöneticileri ve silahtan zevk alan militanlar kalacaktır. İşte bunlar da ordudan çok MİT’in görevidir. Hükümet, demokratikleşme paketiyle sorunları çözeceğine inanıyorsa yanılıyor. TMK ve geri dönüş yasaları değişmediği sürece PKK güçlenmeye devam edecektir. Önümüzdeki seçimlerde AK Parti oylarının atmadığını da görecektir. Hatta mevcut haliyle bölgedeki çatışmalar artacaktır. Artık PKK ve Hizbullah çatışması bile bölgede alevlenebilir. Kısaca hükümet, çözüm sürecini eline ayağına dolamak üzeredir. Bu dolanma kendisine de yaramayacak ve nihayet bölgede alan mücadelesinin adımlarını atacaktır. Bölgede alan mücadelesi başlarsa asıl o zaman devlet bölgeyi kaybetmiştir demektir. Açık söylüyorum. Bu bölgede terör ve alan kazanma mücadelesi başlarsa Türkiye Cumhuriyeti Güneydoğu’yu unutsun. İşin trajik yanı ise Kürtlere birçok özgürlük verildiği tarihte bu olacaktır.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.