ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

SARIGÜL BALONU

Gökhan Musab Cantepe

02 Kasım 2013 Cumartesi 12:40
  • A
  • A

Siyaset hususunda yazmayı hiç sevmesem de kamuoyunda şişirilen Sarıgül balonuna birilerinin iğne batırması gerektiğinin farkına vardım. Bundan dolayı bu hususta birkaç kelime etmeyi gerekli gördüm.

Mustafa Sarıgül CHP’ye katıldı. Nihayet! Neden bu kadar uzun sürdü bu katılma işi? Ha geldi ha gelecek derken neden uzadıkça uzadı? Aslında amaç belliydi. Kamuoyunda beklenti oluşturmak. Nitekim Sarıgül CHP’ye katıldığında Milliyet gazetesinin attığı manşet şu: “Beklenen oldu! Sarıgül CHP'de”

Bir örnekle zihinlere daha çok yaklaştırmaya çalışacağım. Roman yazarken yazarın dikkat etmesi gereken, uygulaması gereken bazı noktalar vardır. Bu noktalar romanın seyrini belirler. O noktalardan biri de romanın asıl kahramanına ilk teklif geldiğinde reddetmesi ve bulunduğu dünyayı terk etmemesidir. Görevi kabullenmemesidir. Bu eylem okuyucuya iki şeyi anlatır, birincisi, kahramanın bulunduğu dünyayı terketmeyerek ne kadar önemli bir yerde yaşadığının vurgulanması sonra da görevi kabul edip bulunduğu dünyayı terk ederek “bıraktığı yer bu kadar kıymetliyse yeni gideceği yer ne kadar kıymelidir” algısını oluşturulması. İkicisi ise kahraman ilk teklifi reddettiğinde ona muhtaç olan kimselerin ısrarlarına devam etmesi ve ikna etmeye çalışmaları. Bu da “bu kahraman gerçekten çok önemli kişi ve çok büyük işlere imza atacak” algısını oluşturur.

İşte Sarıgül’ün katılım sürecinde oluşturulmak istenen bu ikinci bir algıdır. Katılım süreci uzadıkça ısrarlar devam etmekte ve kamuoyunun zihninde “bu adam bu kadar çok isteniyorsa bu adamda bir şey var demek ki” algısı oluşturulmaktadır. Hani tanımadığımız bir adam olsa bu algıya kapılmak içten bile değil. Ancak oynanan tiyatro ne kadar büyük olursa olsun unutmayalım ki karşımızdaki adam Sarıgül. Alkolikle içki içen, dindarla camiye giden bir adam. Yani belli bir kalıbı olmayan, oy uğruna şekilden şekle giren, münafık tabirinin vücut bulmuş hali.

Şişirilen Sarıgül balonunun senaryosu çok daha önce yazıldı. Gezi Parkı olayları başlamadan bir gün önce yani 30 Mayıs’da Rahmi Koç, Mustafa Sarıgül’ü de yanına alarak Süleyman Demirel’i ziyarete gitti. Ve görüşülen konu Sarıgül’ün CHP başkanı olmasıydı. CHP’nin para baronu olan Koç Holding, Basın temsilcisi olan Doğan Medya Grubu ve gayri resmi lider olan Demirel’in kararıyla başkanlığa Sarıgül’ün getirilmesi kararlaştırıldı. Diğer bir tabirle Kılıçdaroğlu’nun kalemi kırıldı.

Hemen ertesi gün başlayan Gezi olaylarında, göstericilerin her türlü ihtiyacını karşılayan Sarıgül başkanlık adına hanesine artı notlar yazdırken, Doğan Holding de Kılıçdaroğlu’nu itibarsızlaştırma politikasına başlamıştı bile. Yaptığı gaflar ardı ardına yazılıp basılarak, kendi partisinde bile “artık başka bir lidere ihtiyaç var” düşüncesi yayıldı. Bu durum devam ettirilerek Kılıçdaroğlu’na istifa baskısı yapılacaktı. Çünkü senaryo gereği Sarıgül’ün Kılıçdaroğlu’nu devirmesi değil, Kılıçdaroğlu’nu kendisi istifa edip, CHP’nin bir Mehdi çıkmışçasına Sarıgül’e koşması gerekiyordu.

Kılıçdaroğlu’nun bu oynanan oyunu farketmesi uzun sürmedi tabi. Sarıgül’e kah buyursun gelsin kapımız açık dedi, kah sessiz kalıp çekingen durdu. Bu yaptığı Sarıgül’ün işine geliyordu çünkü beklenti çoğalıyor ve herkes Sarıgül’ü bir kurtarıcı olarak görüyordu. Ancak Kılıçdaroğlu’nun ise koltuğu bırakmaya niyeti yoktu. Kendi planını oluşturdu. Sarıgül’ü Şişli Belediye Başkanlığı yerine İstanbul Belediye Başkanlığına aday gösterecekti. Sarıgül de AKP karşısında İstanbul’u kaybedecek ve elinde ne Şişli ne de İstanbul kalacaktı. Vasıfsız biri olarak siyaset sahnesinden silinecekti böylece.

Ancak Sarıgül bu zokayı yutmadı, en azından şimdilik. İstanbul Belediye Başkanı adayı olmak yerine gözünü Başbakanlığa diken Sarıgül’ün arkasında CHP’nin baronları Koç Holding ve Doğan Medya Grubu var. Kılıçdaroğlu da yanındaki adamlardan her an bir ihanet görme korkusuyla kimseye arkasını dönemiyor. Korkmakta da haksız sayılmaz. Şunu diyebiliriz ki Sarıgül’ün Kılıçdaroğlu’na göre durumu, mahallede kavga edip sonra dayak yedikten sonra babasını çağıran çocuk gibi. Ne de olsa KOÇ gibi bir babası var.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.