ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

ORMANDAKİ GÖLGE(3. BÖLÜM)

Furkan El Atuf

18 Kasım 2014 Salı 11:14
  • A
  • A

Gördüğü şey sırtlan topluluğuydu. Onları teker teker saydı. Tam dört taneydiler. Kurdun sadece postu kalmıştı. Vahşi sırtlanlar kurdun kemiklerini bile bırakmamışlardı. ‘’Onlarla nasıl baş edebilerim’’ diye düşünüyordu. Sopasını eline alarak onları kışkırtmaya çalışıyordu. O kadar adrenalin pompalıyordu ki titremeye başlamıştı. Sırtlanlar tam Walker’ın üstüne gelirken çalılıkların arasından zıplayan siyah bir varlık sırtlan’ın bir tanesinin boynundan yakalayıp parçaladı. Diğer sırtlanı da karnından ısırıp ağzıyla çalılıkların arasına atmıştı. Diğer iki sırtlan ise kaçmıştı. Kaplana benzeyen bu simsiyah varlık hızlıca ormana doğru koşup kaybolmuştu. Aklına sorular gelmeye başlamıştı. Neden bana zarar vermemişti? Neden beni kurtardı? Diye düşünmeye başlamıştı.
Sonra çantasından sivri taşını, bıçağını ve bir tane Hindistan cevizi çıkardı. Etrafa bakarak büyük bir taş arıyordu. Kendine göre taş bulmuştu. Hindistan cevizini yere koydu ve sivri taşı üstüne doğru dik tuttu. Bulduğu taşı sağ eline aldı ve Hindistan cevizinin üstündeki sivri taşa vurmaya başladı. Hindistan cevizini kırmaya başardı. Hindistan cevizinin suyunu içti ve içindekileri bıçakla oyarak yemeye başladı. Karnını doyurup malzemelerini yerine koyarak yola koyuldu. Sopasını yerdeki toprağa vurarak yürüyordu. Aklına sabahki olay yeniden takılmıştı. O simsiyah varlık neydi öyle diye düşünüyordu. Yağmur ince ince serpilmeye başlamıştı. Yağmurda yürümek en büyük hobisiydi. Yağmurda yürüdüğü esnada önüne sabahki simsiyah varlık çıkmıştı. Korkudan açılan gözlerini o varlığın gözlerine doğru yöneltti. Onu tanımaya çalışıyordu. Hayvanat bahçesine gittiği bir günü hatırladı. Orada beyaz bir jaguar görmüştü. Karşısına çıkan varlığında jaguar olduğu anladı. Simsiyah olan bu jaguar üstüne doğru yürümeye başladı. Bu asil hayvanın karşısında bir şey yapacağını düşünerek dizlerinin üstüne çöktü. Ona bir şeyler yapmasını bekliyordu. Ellerini kafasında tutarak eğildi ve titrek sesiyle şöyle dedi:

-Lütfen bana bir şey yapma lütfen…

Jaguar kırmızı gözlerini Walker’ın gözlerine dikti. Jaguar ona bakarak oradan ayrıldı. Walker ise hala durumun şokundaydı. Bu yaratık ‘’bana neden zarar vermiyordu’’ diye düşünceler zihnini tırmalıyordu. Başında sanki depremler oluşuyordu. Çok sinirlendi ve delirmişçesine etrafa saldırıyordu. Bir yandan sopasıyla ağaçlara vuruyor bir yandan da ayaklarını çamura saplıyordu. Bu saldırgan hareketler onu yormuştu ve çamura kendini bırakmıştı. Gözlerini bir yere odakladı ve ne yapacağını düşünüyordu. Artık kendini ölü zannedip korkusuz olmaya çalışacağına kendine ant içti. Bir ölü gibi davranmaya başlamaya karar vermedi. Bu ormanda yürüyen ölü olarak kendini adlandıracaktı artık.

Daha sonra yıpranmış vücudunu ayağa kaldırdı. Yağmurun damlaları gökyüzünden silinmeye başlamıştı. Boynunu kıtlattı. Ellerinin parmaklarını birbirine geçirerek gerdi. Artık yürümeye hazırdı. Sırt çantasını beline taktı ve sopasını eline aldı. Tam yürürken ayağına beyaz bir kumaş parçası takıldı. Bu ormanda bu kumaş parçasının ne işi vardı diye düşünmeye başladı. Başka insanlar olabileceğini düşünmeye başladı. Kumaş parçasının her yeri çamurdu. Onu yerden alarak ağacın dibindeki çukurdaki su birikintisinde yıkadı. Parçayı üstüne sürerek birazcık da olsa kurutmaya çalıştı. Cebinden bıçağını çıkardı ve kumaş parçasını keserek bandaj haline getirdi. O parçayı alarak alnına bağladı ve şimdi daha hazır hissederek yürümeye başladı.

Ormanda yürürken hava kararmaya başlamıştı. Kendine güvenli yer aramak için hızlıca etrafa bakıyordu. Küçük bir mağara gördü. Bu mağaranın çok tuhaf bir şekli vardı. Ağaçlar yan yana dizilmiş ama tuhaf bir biçimde mağaranın önünü kapatmamıştı. Çok ilginç gelmişti Walker’a. Hızlıca mağaraya doğru yöneldi. Mağaraya geldiğinde kafasını içine sokarak baktı. Karanlık adeta sonsuza gidiyor gibiydi. Kafasını geri çekti ve buraya girmesinin tehlikeli olacağını düşündü. Ama başka çaresi yoktu. Karanlık aydınlığı ele geçirmeye başlamıştı. Çantasını yere bıraktı ve tekrar göz atmak için kafasını mağaranın içine soktu.

Alnına bir ok dayanmıştı. Bu varlığın bedeni hiç gözükmüyordu. Walker çok sevinmişti ormanda başka insan olduğu için. Yayın arkasından gelen bir ses:

-Artık ölüsün.

Walker hiç tereddüt etmeden ona şöyle seslendi:

-Gölgeler zaten ölüdür bayım…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.