ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Anadilde Eğitim ve Başbakan Yanılıyor!..

Fazlı Bilir

27 Ağustos 2013 Salı 00:03
  • A
  • A

Başbakan Tayyip Erdoğan “anadilde eğitim meselesini düşünmediklerini ve ülkeyi bölecek adımları atmayacaklarını” ifade etmiştir. Çözüm Süreci içerisinde değerlendirilen “anadilde eğitim” meselesini temel hak yerine müzakere mantığı içerisinde değerlendirmek başlı başına sorunlu bir açıklama. Ama gerçekten “anadilde eğitim” hakkı verilirse ülke bölünür mü” sorusunun cevabını vermeye gayret edelim.
Siyaset farklılıkları idare etme sanatıdır. Doğal olan farklılıkları fıtrata uygun bir şekilde çözmek ve idare etmek adil bir siyaseti gündeme getirir. Farklılıkları bastırmak ve bu farklılıkları şiddet yoluyla kontrol altına almak zalim siyasetin konusudur.
İnsanların renkleri ve dillerinin ayrı ayrı olması Allah’ın ayetlerindendir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır” (Rum Suresi: 22) buyrulmuştur. Bu ayetler yok edilemez olsa olsa geçici bir süre bastırılabilir. Ulus Devlet ve Kemalist paradigma “dil ve ırk” realitesini bastırmayı tercih etmiştir. Bu jakobence tasarrufların başta PKK Terör Örgütü olmak üzere birçok musibete sebep olduğu gizlenemez.
İnsanların doğuştan bir fıtrata sahip oldukları malumdur. İslam Dini’de insanın yaratılış durumuna göre nazil olmuştur. Bu durum şöyle ifade edilmektedir:
“O halde yüzünü, Allah’ı bir tanıyarak dine, Allah’ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah’ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum Suresi: 30)
Siyaset insan tasarruflarını konu edinir. İnsan da bir fıtrat içerisinde yaratılmıştır. Bu fıtrat içerisinde yaratılmanın kapsamı içerisine dil meselesi de girmektedir. İnsanların anadillerini yasaklar veya sınırlar koyarsanız fıtrata aykırı bir iş yapmış olursunuz. Başbakan politik kaygılarla ve seçim endişesi ile yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir ama ortaya konulan tavır yanlıştır.
Türkiye’nin “anadilde eğitim” hakkı verilerek bölünme endişesi büsbütün haksız bir korku değildir. Zira Türkiye Coğrafyası üzerinde kurulan devletin felsefesi milliyetçilik üzerinedir. Milliyetçi bir yapının karşı bir milliyetçi refleks üreteceği ve bu refleksinde karşı milliyetçilik kültür oluşturacağı yerçekimi kanunu gibi sabittir. Evet, sosyal ve siyasi hadiselerin bir kanunu vardır ve milletler bu kanuna tabiidirler. Ama bölünme endişesi ile fıtrata savaş açmak çözüm olabilir mi?
Elbette çözüm olamaz. Zira fıtrata savaş açmanın bedeli sadece bölünmek değil yıkılmaktır. Evet, fıtratla savaş açtığınız takdirde elinizde sadece bölünmüş bir ülke kalmaz yıkılmış ve hatta yok olmuş bir ülke kalır. Anadilde Eğitim meselesi devletin bekası ile yakından ilgilidir. Bu hakkı teslim etmezseniz mutlaka yok olursunuz. Kaldı ki fıtrata savaş açmış bir ülkenin huzur bulması da mümkün değildir.
Başbakan Tayyip Erdoğan “anadilde eğitim” meselesini müzakere meselesi olmaktan çıkarmalıdır. Zira konunun müzakere edilmesi PKK Terör Örgütü’ne pirim kazandırmakta ve PKK Terör Örgütünü “Kürtlerin Hamisi” menziline çıkarmaktadır ki; esas bölücülüğe bu tutum vesile olur. Eğer “anadilde eğitim” meselesinin ülkeyi böleceğinden endişe ediyorsa meselenin çözümünü yasaklamakta değil başında bulunduğu devletin felsefesini değiştirmekte bulmalıdır.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.