ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Üzeyir Garih cinayetinin panoraması -2

fatih şahintürk

08 Haziran 2013 Cumartesi 10:52
  • A
  • A

Söz konusu cinayetin işlendiği tarihte, adli tıp kurumunun başında olan ismin danışmanılığında, TRT'de altı bölüm yayınlanan M.A.T adlı dizinin ikinci bölümünde, gerçeklere bağlı kalınarak Garih cinayetinin analizi yapılmıştı... Adı geçen diziden ve basından öğrendiğimiz kadarıyla Garih'in yapılan otopsisinde, normalden farklı olarak üç detay vardı:

1- Garih'in cesedinde bulunan on bıçak darbesi, ikisi vucudunun sırt bölgesinde, yedisi ise göğüs ve karın bölgesinde olmasıydı. bir bıçak darbesi de sol diz kapağının altındaydı.Demekki arkadan iki bıçak darbesi alan Garih, arkasını dönmüş ve katiliyle veya katilleriyle yüzyüze gelmişti...

2- Garih'in yapılan otopsisindeki bıçak darbelerinden oluşan yarıklar, iki farklı biçimdeydi... Yani olayda bir değil iki bıçak kullanılmıştı... Demek ki katil, bir kişi değil iki kişiydi... Ayrıca olay yerinde bir bayana ait kan izi bulunacaktı... Ancak olaydan manipilasyon ve dejenerasyon devreye giriyor, bilgi kirliliği içinde bu kadına ait bilgiler yanlış ve yalan haberler içinde eriyip gidiyordu... Üstelik otopark görevlisi de bir süre sonra öldürülecekti. Otopark görevlisi, olaydan sonra Yermez'in yanında bir bayan gördüğünü söyleyen ilk ve tek kişi olmasını hesaba katarsak çok anlamlı görünüyor... Olaydan sonra Garih ailesine ve ortak İshak Alaton'un ifadesi bile alınmayacaktı...

3- Üzeri atlanan bir diğer nokta da Garih'in boyun kısmında enjektör izi bulunmasıydı... Ancak Gairh'in kan analizinde herhangi bir farklı madde bulunamamıştı. Zaten bıçaklanmadan önce bayıltılmış olsaydı, bütün bıçak yaraları aynı bölgeden olurdu ve on tane olmazdı... Yani Garih ilk bıçak darbesini aldığında dimdik ayaktaydı ve katil veya katillerine sırtı dönüktü...

Resmi senaryoya göre olay şöyle devam etmişti:

Yermez, Garih'in cüzdanına dokunmuyor, 50 bin dolarlık saatini ve cüzdanını almıyor, sadece erikson marka cep telefonunu alıyor, bıçağı mezarlıkta rastgele bir yere sallıyor, halbuki yapılan açıklamada bıçağın gömülü bulunduğu söylenecekti... Hiç bir katil olaydan sonra bıçağını gömmek için zaman harcamaz... Ve uzmanlara göre, bıçaklı saldırıların yaklaşık yüzde doksanında, failin kendi elini yaralama ihtimali var, oysa Yermez'in elinde hiç yara ve kan izi yoktu... Yermez'in olay günü giymiş olduğu tişörtte ve pantolonda da hiç kan izi yoktu. Sadece kışlada bulunan pantolunun cep kısmında Garih'e ait kan izi vardı. Yermez, Olaydan sonra hızla bölgeden pantolonun uzaklaşıyor... Telefon içerisindeki hattı çıkartıp telefonla akşam üzeri kışlaya geri dönüyor.. Evet, Yermez, ya telefondan yerini tespit edeceklerini bilmiyor, ya da çok cesur davranıyor.. Üstelik öldürdüğü adamdan gasp ettiği telefon... Kışlaya dönerken telefonu, komutanı tarafından alınıyor... telefon kapalı olduğu için sinyal vermiyordu... Ancak Yermez'in olaydan iki gün sonra memlekete gitme izniyle telefonunu komutanından istemesiyle durum değişiyor... Komutan telefonu veriyor, Yermez telefonu 20 tl ye bir arkadaşına satıyor, malum memlekete gidecek para lazım... Yermez'in telefonunu sattığı arkadaşı hızlı davranıp telefonu açıp kullanmaya başlamasıyla cinayet şube harekete geçiyor... Tabi bu arada Organize Şube, delilleri yok edip, Yermez'in kaçması için gerekli zamanı sağlamış olarak olayı Cinayet büroya devrediyor... Hasdal askeri kışlasına gelen emniyet ekipleri, durumu komutana izah edip telefonun peşine düşüyor... Yermez, başına gelecekleri anlayınca, ayaklarında terlik, üstünde tişört firar ediyor...Firari ve zanlı olarak sokaklarda geçen sekiz gün sonra eskişehir üzerinden otobüsle ankaraya geçiyor... Ankara'dan da memleketi kayseriye gitmek için otobüse bindiğinde kayseriye 100 km yakın bir mesafede polis çevirmesi sırasında yakalanıyor...Yermez'i teşhiş eden polis memuru da, Yermez'in sekiz yıl önce işlediği cinayette tutuklayan komiser olduğunu öğreniyoruz...

Bu senaryonun türkçesi şudur: Yermez, bol vaatle bu cinayete ikna edilmiş, cinayet Yermez'e yıkılmış, önce kaçması için her türlü yardım ve kolaylık sağlanmış, olayın gerçek failleri yurt dışına çıktıktan sonra da ihbar edilerek yakalanması sağlanmıştır...

Olay kısa bir süre önce Alarko Holding'e akın bir ismin dilekçesiyle dosya yeniden açıldı ve Ergenekon Savcısı Cihan Kansız olaya el koydu... Haklıydı, çünkü Ergenekon sanıklarından Ümit Öztürk'ün evinde yapılan aramada da Garih'e ait adli tıp raporları, dna testleri ve polis tutanakları bulunmuştu.

Cinayetin analizi:

cinayet bir bayan iki erkek tarafından üç kişilk çok kalifiye bir profesyonel trio tarafından işlenmişti.. Erkeklerden biri gözcü olarak patikada bulunuyordu... Garih'in Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarına çıkan merdivenleri tırmanmasıyla mezarlığın diğer yanda, yani üst tarafında bulunan arkadaşlarına telefon ile haber vermesiyle süreç başladı... Garih'e arkadan yaklaşan bir bayan ve bir erkek katil, birer bıçak darbesi saplamıştı... daha sonra yere düşen garih'e, ön bölgeden yedi bıçak darbesi daha saplamışlardı... Olayda masonik mesaj vermek için de sol diz kapağını kesmişlerdi... Daha sonra yerdeki naaşı yüzüstü yatırıp bir şırınga yardımıyla kanını enjekte edilmişti... Çünkü olayda kullandıkları bıçaklar, özel tasarım pahalı bir bıçaklardı... Yermez'in bulabileceği ve satın alabileceği bıçaklardan değildi... Garih'ten alınan bu kan, basit bir bıçağa enjekte edilecekti... Olaydan sonra Garih'in cep telefonu da alınmıştı. Ancak Gairh'in adeti üzerine telefon cumartesi günleri kapalıydı, o günde kapalıydı... Olaydan sonra hızla otoparka giden katiller, şahin marka bir arabada üstlerini değişip kaçacaklardı... Zaten onları ve bayanı Yermez ile gören otopark görevlisi de bir süre sonra öldürülecekti... Olay yerindeki bayana ait kan izinin sebebi de buydu... Hızla olay yerinden uzaklaşan ekip, daha önce ikna edilen Yermez ile buluşuyor, Garih'ten şırınga ile le aldıkları kanı, üzerinde Yermez'in parmak izi olan bıçağa enjekte ediliyor... Böylece cinayette kullanılan bıçak imajı veriliyor... Bıçak, Adil Serdan Saçan ekibi tarafından, iki gün sonra cinayete dahil edilecekti... Telefonun gerçek sahibini bilmeyen yermez, akşam üzeri kışlaya dönüyor, normal şartlarda, bir erin, yani askerin üst araması yapması gerekirken, bir astsubay üst aramasını yapıyor, ancak daha sonra komutanları tarafından uyarılıyor ve telefon teslim edliyor... Telefonu arkadaşına satan ve arkadaşının telefonu çalıştırmasıyla süreç başlıyor, Olaydan iki gün sonra, Organize şube, delilleri karartıp, dosyayı cinayet büroya devrederken, üzerinde Yermez'in parmak izi ve Garih'in kan izi bulunan bıçak mezarlığa bırakılıyor, Yermez'e de kaçması, belki de yakalanması için izin veriliyor, komutanların desteğiyle firar eden Yermez, on gün sonra 4 Eylül 2001 tarihinde kıskıvrak yakalanıyor...

Peki neden?

Garih, Berlin duvarının yıkılmasıyla, Ortaasyada ve Türki Cumhuriyetlerde yeni yatırımlara yönelmişti.. Ancak 93 örtülü darbenin ardından bu bölgede at izinin it izine karıştığını farketmekte gecikmeyecekti... Uluslararası büyük Türkiye yerine kendi içinde büyük Türkiye fikrini benimseyen Garih, Üniveriste yıllarından tanıdığı başbakan Prof.Dr.Necmettin Erbakan liderliğinde kurulan elli dördüncü hükümete destek verecek, komutanlar nezdinde lobi yapacaktı... İşte bugün Ergenekon davasında yargılanan ordu mesupları da, kendilerinden hızla uzaklaşıp diğer tarafa geçen Garih üzerinden hem topluma hem de anti-Siyonist lobiye mesaj vermek istemişti...

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.