ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Midhat Paşa'nın Örümcek Ağları

fatih şahintürk

10 Ekim 2013 Perşembe 18:21
  • A
  • A

Midhat Paşa Osmanlı Son dönem devlet adamları arasında adeta bayraklaştırılan bir isimdir...

Halbuki Hürriyet Şehidi yapılan Midhat Paşa, Mustafa Reşid Paşa, Ali Paşa ve Fuat Paşa'nın ardından Osmanlı Son dönem Devlet adamları arasında mason olan ve devleti binbir felakete sokmuş başarısız bir devlet adamıdır... Yaptıkları ve yapmadıklarıyla büyük gaflet, dalalet ve ihanet gösterebilmiş bir bedbahttır...

Biz biraz tarihe gidip Midhat Paşa'nın Örümcek ağlarını yazalım...

Gerçek adı Ahmet Şefik olan Midhat Paşa, Rusçuklu Hafız Mehmed Eşref Efendi'nin oğludur... Ancak Mehmed Eşref Efendi hakkında hemen hemen hiç bilgi yoktur...

Uluslarası alanda yayınlanmış tek eser, ünlü Fransız tarihçi yazar Eduard Drumond'un Fransa Yahudileri Hakkında yazdığı eserde, Midhat Paşa'nın babası hakkında bazı bilgiler mevcut... Fransızcası olanlar tercüme etsin, biz türkçesiyle verelim:

"Quel roman encore que celui de ce fils de rabbin hongrois, qui fut Midhat Pacha. Pacha, il commence, selon l'usage, par servir les siens, et organise avec Camondo et Sassoon, les ecoles juives de l'Orient, puis il s'efforce d'acclimater les doctrines revolutionnaires dans le pays de l'immobilite."

Macaristanlı bir Haham’ın oğlu olan Midhat Paşa, Türk devletinde bazı yenilikler yapmaya başlamıştır. Avrupalıların prensiplerine dayanan okullar açtırmış ve o okullarda ihtilalci doktrinleri öğretmiştir.(La France Juwe [Fransa Yahudileri], Eduard Drumont, C:1, s. 113)

Geçelim...

Kalem odasından çıkan Midhat Paşa, Tanzimat devri hemen hemen her paşanın yaptığı gibi batıya bağlanmakta gecikmedi... İngilizlere ve Fransızlara bağlanarak Mason oldu...

Midhat Paşa'nın İngiliz ve Fransızlara bağlılığı o derecedeydi ki, Sultan Abdülaziz'in hal' ve şehadet işine karıştığı için, İzmir Valisi iken hakkında tutuklama kararı çıkınca, hiç tereddüt etmeden, Önce İngiliz Sefaretine, ordan aradığı desteği bulamayınca Fransız Sefaretine sığınma terbiyesizliğini bile göstermişti...

Ulu Hakan'ın dinamik girişimiyle Yıldız Mahkemesinde yargılanan ve tüm paşaların idama müstehak gördüğü midhat Paşa, yine Ulu Hakan'ın "Merhamet-i Şahane"siyle affedilerek, Taif'e sürgün edildi ve sürgündeyken vefat etti... Sürgüne gönderilen diğer bir isimde Midhat Paşa'nın hocası ve arkadaşı Odyan Efendi idi.

Midhat Paşa'yı yüceltmek isteyenler, çirkin bir iftira ile Ulu Hakan'ı suçlamakta ve Midhat Paşa'yı Ulu Hakan'ın Taif'te öldürdüğünü iddia etmektedirler...

Ulu Hakan, eğer Midhat Paşa'yı öldürmek isteseydi, tek yapması gereken, mahkemenin verdiği idam kararını onaylamaktı...

Dahasını söyleyelim: Yıldız Sarayı arşivinde, Mutlaka Midhat Paşa'nın ölümüyle ilgili doktor raporları vardır... Eğer öyle olsa bugüne kadar çıkarmazlar mıydı?

Hadi Ulu Hakan döneminde İstibdat rejimi vardı, 1909'dan sonra İttihatçı istibdat rejimi varken neden çıkmadı?

Geçelim...

Midhat Paşa, eğitim reformuna destek veren bir paşaydı, ancak eğitim sistemi anlayışı dönem için fazlasıyla liberaldi... Öyle ki, Tuna Valisi iken okullar açtırmış, Avrupalı dostlarını kızdırmamak için, her milletten talebesi olan bu okulların sancağına Hila'in yanına İstavroz'u koydurmaktan çekinmemişti...

Midhat Paşa, Osmanlı Hanedan'ına kafa tutacak kadar edepsiz bir devlet adamıydı:

"Mithat Paşa’nın konağında hemen her akşam Kemal Bey (Namık Kemal), Ziya Bey ve Rüştü Paşa’larla diğer arkadaşların toplanıp içtiklerini ve ileri geri konuşmalar yaptıklarını öğreniyordum. Bir seferinde Mithat Paşa’nın “Hanedan-ı Osmani’den artık hayır gelmez. Cumhuriyete gitmekten başka çare kalmadı. Bunu nasıl sağlamalı dersiniz? Bu meseleyi sizin gibi birkaç kişi anlar. Âlemde bugüne kadar Al-i Osman denilmiş, bundan sonra da Al-i Mithat denilse ne olur? Siz ne dersiniz?” dediğini de yine o mecliste hazır bulunan bir kimseden öğrendim. (Abdülhamid’in Hatıra Defteri, İsmet Bozdağ, s.18)

Midhat Paşa'yı Ulu Hakan'a jurnalleyen kişi de Namık (Kemal) Bey idi...

Geçelim....

Midhat Paşa'nın en skandal hadisesi ise, Sultan Abdülaziz'in şehadeti meselesi idi...

Yaptığı reform harekleriyle Osmanlı'yı uykusundan uyandıran Sultan Abdülaziz, bazı batılı ülkeleri rahatsız etmiş olacak ki, bazı paşaların hedefi olmakta gecikmedi...

Sultan Abdülaziz’i şehid eden ve İngiliz-Fransız yanlısı olduğu bilinen kadronun temelinde 4 isim vardı: Sadrazam Midhat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve eski şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi:

Serasker Hüseyin Avni Paşa’nın İngilizlerden para aldığını bilirdim. Bir devlet adamı, başka bir devletten para alıyorsa, onun hizmetini de görüyor demektir. Demek ki rahmetli amcam Sultan Abdülaziz’in düşürülmesi ve biraderim Sultan Murad’ın taht’a çıkarılması yalnız Hüseyin Avni Paşa’nın kinini değil, bir başka devletin de hırsını doyurdu… (Abdülhamid’in Hatıra Defteri, İsmet Bozdağ, s.39)

Hemen hemen tüm tarihçilerin olumsuz sözlerle andığı muhteris, kinci ve ahlaksız olduğu bilinen Hüseyin Avni Paşa, yaklaşık 2 hafta sonra, 15 Haziran 1876 tarihinde, bir kabine toplantısı sonrasında, şehid Sultan Abdülaziz’in eşi Neşerek Kadın Efendi’nin kardeşi Kurmay Binbaşı Çerkez Hasan Bey tarafından öldürüldü. Bu olaydan sonra yaralı olarak kurtulan Çerkez Hasan Bey, birkaç gün sonra Beyazıt Meydanında idam edildi.

Dışarda Kavalalı Mustafa Fazıl Paşa, içerde Midhat Paşa ve Abdüllatif Suphi Paşa'nın başını çektiği Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) hareketinin temelinde Sultan Abdülaziz'in hal'i ve yerine Sultan Murad'ı taht'a çıkarma ve Kanuni Esasi'yi ilan edip Meşrutiyete geçme fikri vardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı... İş büyüyünce Sultan Abdülaziz'i şehid etmek zorunda kaldılar ve bütün ümitlerini bağladıkları, Osmanlı hanedanı arasında ilk tek ve son mason kütüğüne kayıtlı Veliahd Murad, akli dengesini yitirdi vr hal' edidli... Böylece Ulu Hakan'a saltanat yolu açılmış oldu...

Ulu Hakan, yine de bu ihanet şebekesinin tavsiyelerine uyarak, meşrutiyeti ilan etti... Böylece Osmanlı Mebusan Meclisi açıldı... İlk Meclisin nerdeyse yarısı gayri müslimlerden oluşuyordu....

Soru: Aynı yıllarda Büyük bir imparatoluk olan İngiltere'nin meclisinde Lordlar Kamarasında, Kaç Hindistanlı, kaç ermeni vs. kaç azınlık mensubu var?

Avrupalının kendi istemedği birşeyi Osmanlı için istemesi ve bazı paşaların adeta hayatını buna adaması, açık gaflet değil midir?

Ulu Hakanın, tüm muhalefetine rağmen, Midhat Paşa'nın Sadrazamlığındaki Meclis, Rusya ile Savaş kararı aldı ve böylece Osmanlı Rus harbin de Midhat Paşa sayesinde mağlup olduk... Tarihte 93 Harbi denilen bu savaştan sonra Ruslar Ayastefanos, yani Yeşilköy' e kadar gelmişti... 93 Harbinin genel komutanı da Nazım Hikmet, Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Aybar kuzenlerin dedesi Müşir Mehmet Ali (Karl Detrois) Paşa idi...

Kısacası Midhat Paşa, Hürriyet Şehidi falan değildir, yaptığı hatalar ile kendi sonunu hazırlamıştır...

Soyadı kanunu çıkınca Midhat Paşa’nın soyundan gelenler Fenmen soyadını aldılar. Midhat Paşa'nın oğlu Ali Haydar Bey de İttihatçıydı:

"Avrupa’daki Genç Türkler Hareketi’nin az çok fikir hareketi şeklindeki ilk kongresi, 1902’de ve saltanat hanedanına mensup Prens Sabahattin Beyin reisliğinde oldu. Kongre, yalnız İttihad ve Terakki mensuplarını değil, birçok mümessilleri, Osmanlı azınlıklarına mensup olan “Genç Türkler”i toplamıştı. Toplantı bir Fransız Enstitü azasının evinde yapıldı. Türkiye’de ilk meşrutiyetin kurucusu (1876) Midhat Paşanın oğlu da burada aza olarak bulundu. Bu suretle meşrutiyet mefkûreciliği, ilk kahramanına maddi ve manevi bir bağla bağlanmış oluyordu." (Suyu Arayan Adam, Şevket Süreyya Aydemir, s.275, 276)

"Avrupa’da, Mısır’da çeşitli namlar altında çıkan gazeteler ve buralarda gezinen gizli cemiyetin adamları, daha önce de söylediğim gibi memlekete ciddi zarar vermediler. Fakat Mason locaları, bütün takiplerimize rağmen, İttihad ve Terakki’ye bağlı subayları harekete geçirince, bu avare insanlar birer bir bayrak haline geldiler. İşte Jön Türk’ler ve İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin hikâyesi de budur." (Abdülhamid’in Hatıra Defteri, İsmet Bozdağ, s.69)

Midhat Paşa’nın dördüncü kuşak torunu Şefik Fenmen, kadrolu CHP Aydın (1920-1950) milletvekili Mazhar Germen’in kızı Perihan Germen ile evlendi. Büyükelçi Şefik Fenmen, 1959 yılında başbakan Adnan Menderes’in yaralı olarak kurtulduğu uçak kazasından kurtulan 3 kişiden biriydi. Aynı uçak kazasında hayatını kaybedenlerden biri de Anadolu Ajansı genel müdürü ve gazeteci Nimet Arzık’ın eşi Şerif Arzık’tı. Mazhar Germen’in diğer kızı Türkan Germen ise Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, Süleyman Nazif’inde mensubu olduğu Diyarbakırlı Pirinççioğlu ailesinden Hikmet Pirinççioğlu’nun eşiydi.

Hikmet Pirinççioğlu-Türkan Germen çiftinin kızları Nilgün Pirinççioğlu ise, Betül Mardin ile Image Halkla İlişkileri kuran iç isimden biriydi...

Selam Olsun...

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.