ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Hitler'in Türk Soykırımı

fatih şahintürk

23 Ağustos 2013 Cuma 21:55
  • A
  • A

1933’te Almanya’da iktidara gelen Hitler de iktidarı ve II. Dünya Savaşı boyunca, Sovyetlere ve ateizme karşı, Alman Kardinalleri kullanarak Hristiyanları ve Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni aracılığıyla da Orta Doğu, Balkan ve Kafkas Müslümanlarını yanına çekmeye çalışacaktı. Hitler de “gizli müslümandı” ve adı Haydar Ali idi…

II. Dünya Savaşı, 1 Eylül 1939 tarihinde, Nazi kuvvetlerinin Polonya’ya girmesiyle başlamıştı. Alman işçi Partisi (DAP), Hitler’in genel başkan olmasıyla kısa adı NSDAP (NAZİ), yani Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi adını almıştı. 1933’te Alman Parlemanto Binası Reichtag yangını sonrası iktidarı ele geçiren Hitler’i destekleyenler, I. Dünya Savaşında Sovyetleri destekleyenlerle aynıydı, yani Siyonistlerdi.

Tüm Siyonist çalışmalara rağmen Siyonistler, Filistin’e göç edecek yeteri kadar Yahudi nüfusu toplayamamıştı. Özellikle Doğu Avrupa ve Rusya Yahudileri, kendi ülkelerinde ezilmelerine rağmen Filistin’de toplanmak fikrinden kaçıyordu. Avrupa’daki Yahudi nüfusunun nerdeyse yarısı, Rusya ve Polonya’da yaşıyordu (o yıllarda Avrupa Yahudilerin toplamı 12 milyon civarındaydı)… Almanya’da yaşayan Yahudi nufüsü 1 milyon bile değildi.

Peki, Hitler’in katlettiği, Avrupa Yahudi nüfusunun yarısını oluşturan Doğu Avrupa (Eşkenaz) Yahudileri, gerçekten Yahudi miydi:

Esas tartışılan nokta, Yahudi Hazarların, imparatorlukları yıkıldıktan sonra, yani XII. Ve XIII. yy’da sürdürdükleri inaçtır. Bu konuya değinen pek fazla kaynak yoktur. Yalnızca Ortaçağ’ın son dönemlerinde Kırım’da, Ukrayna’da Macaristan, Polonya ve Litvanya’da, Hazar topluluklarının yerleşmiş bulunduğunu öğreniyoruz. Nadiren rastladığımız bu bilgileri bir araya getirdiğimiz zaman karşımıza şöye bir tablo çıkmaktadır: Hazar kabileleri, yeniçağın başlamasından önce Orta Avrupa bölgelerine, özellikle Rusya ve Polonya topraklarına göç etmiş, buralara yerleşmiş bulunmaktadır. Doğu Avrupa’da, Yahudi topluluklarının en fazla yoğunlaştıkları alanın buralar olduğu bilinmektedir. Tarihçilerin pek çoğu, bu gerçeğe dayanarak Doğu Avrupa Yahudilerinin ve dünya Yahudilerinini bir bölümünün, belki de büyük çoğunluğunun, Sami ırkından olmayıp Hazar soyundan olmaları olasılığı üzerinde durmaya yönelmişlerdir. (13.Kabile, Arthur Koestler, s. 4,5)

Türk soyundan gelen ve Sibirya bölgesinde Hazar Devletini kuran Sabar Türkleri, 741 yılında, batıdan gelen Ortodoks Bizans ve doğudan gelen islam baskısından kurtulmak için, Hazar Kağanı ile birlikte Museviliği resmi din olarak kabul etmişti. Ancak uluslararası Yahudiler, kendi soyundan gelmeyen, yani Sami ırkından gelmeyen bu insanların Musevilik inancını benimsemeyerek, kendilerinden görmemişler, onları sapkın olarak kabul etmişlerdi. Hazarlar da kendilerine ait Musevi Karaim (Karay) Cemaatini kurmuşlardı. Karay Musevi Türk Cemaati’ni kuran Hazarlar, Slav Kabilelerin birleşip Rus Devletini kurmasının ardından batıya doğru göç edip, Avrupa’nın Doğusuna, özellikle Polonya, Macaristan gibi ülkelere yerleştiler. Osmanlı döneminde Osmanlı İmparatorluğu himayesine giren Karaylar, 17. Yy’dan itibaren Osmanlı Devletinin Balkanlardaki hâkimiyetinin zayıflamasının ardından İstanbu’a, özellikle Karaköy’e (Karayköy), daha sonra da Balat, Hasköy, Sütlüce gibi İstanbul’un eski semtlerine yerleştiler.

Kısacası II. Dünya Savaşından önce Hitler’in toplama kamplarında topladığı ve imha ettiği insanlar Yahudiler değil, Siyonizme, yani İsrail’ göçe karşı çıkan Türk kökenli Hazar Karaim cemaati mensuplarıydı.
“Haydar Ali” adlı “gizli Müslüman” Adolf Hitler, “çeyrek Yahudi” miydi:

Amerikan OSS için Hitler’in savaş dönemi psikanalizi üzerine çalışma yapmış olan Dr. Walter C. Langer, savaş öncesi gizli bir Avusturya polis araştırmasının, Hitler’in babasının Maria Anna Schicklgruber adlı bir aşçı kadının gayrimeşru çocuğu olduğunu ortaya koyduğunu belirtmiştir. Schicklgruber, Baron Rothschild’in Viyana’daki evinde hizmetkar olarak çalışıyordu. 1837 yılında hamile kaldığını öğrendiğinde, Viyana’dan ayrılmış ve Hitler’in “piç” babası Alois’i başka bir yerde doğurmuştu. Beş yıl sonra, Johann George Hiedler adında seyyar bir değirmenciyle evlenmişti. Alois annesinin Schicklgruber soyadını taşımasına rağmen, kırk yaşına yaklaştığında, Hiedler’in kardeşi Johann Nepomuk Hiedler onu soyadına geçirmeyi önerdi. Nüfus bürosunda isim değişikliği yapan rahibin hatası yüzünden, Hiedler soyadı Hitler haline gelmişti. (Gizli Dünya İmparatorluğu, Jim Marrs, s. 197)

Hitler, genç yaşta bu gerçekleri öğrenmiş ve Yahudilerden nefret etmeye başlamıştı. Babasından ve büyükannesinden nefret etmesinin sebebi buydu. Öyle ki, iktidara geldiğinde ilk işi, büyükannesinin yaşayıp öldüğü ve nüfus kayıtlarının tutulduğu köyü yerle bir etmek olacaktı:

İki ay sonra, Temmuz 1938’de bu kez de Avusturya Tapu Kadastro Müdürü benzer şekilde doğrudan Hitler’den gelen bir emir aldı. Müdürden en kısa sürede Döllersheim’im ve çevresinin tüm kayıtlarını toplaması isteniyordu. Emre göre Döllersheim tank talim alanı olarak seçilmişti. 1939 yılının başında bir sabah kimsenin bilmediği, adı duyulmamış yoksul Döllersheim Köyü’nün sakinleri, yataklarından kaldırıldılar. Köylüler önce köyün meydanında toplandılar, sonra da yanlarında taşıyabilecekleri eşyaları alıp az ötedeki Çekoslovakya’ya göç etmeleri istendi. Öğlenden sonra köye giren Alman Tankları köyün okulundan başlayarak kilisesine ve mezarlığına kadar ne kadar yapı varsa tamamını yerle bir ettiler. Mezar taşları bile parçalanmaktan kurtulamamıştı. Yoksul Döllersheim Hitler’in emriyle haritadan silinmişti.
Gizli istihbarat örgütleri, gazeteciler, araştırmacılar ve akademisyenler iki yıl süreyle görüşlerini bildirdiler. Sonunda döllersheim’in sırrı çözüldü. Küçük Döllersheim köyü Adolf Hitler’in babası Alois Hitler’in doğum kayıtlarının bulunduğu yerdi. Hitler’in babası belgelere bakılırsa bu köydeki kiliseye kayıtlıydı ve Hitler ailesinin geçmişi ile ilgili birçok belge de burada saklanmaktaydı. Köy yıkılmadan önce bir SS subayı gelerek tüm belgeleri toplamış ve bunları Başkent Berlin’deki gizli bir devlet arşivinin kasasına taşımıştı.

Daha ilginci Hitler’in büyükannesi Maria Anna Schicklgruber de Döllersheim Mezarlığında gömülüydü. Hitler’in emriyle mezarlık yok edilince büyükannesinin mezarı da sonsuza dek bulunamayacak şekilde ortadan kaldırılmıştı. (Blinmeyen Hitler, Aytunç Altındal, s. 8,9)

Hitler 1 Eylül 1939 günü bekleneni yaptı ve Polonya’ya girdi. Ardından Polonya Yahudilerini toplayıp tehcir ve katliama başladı. Yani kısacası, Hitler’in amacı Almanya değil, Doğu Avrupa, Rusya ve Polonya Yahudileri idi. Ancak kontrolden çıkan Hitler, Batı Avrupa’ya yöneldi ve Fransa’ya girdi. Siyonist sermaye derhal finansal desteği kesti ve Hitler uluslararası arenada yalnız bırakıldı. Hammadde ve petrol kaynakları kuruyan Hitler, tek çıkış yolu olarak Sovyet Rusya kaynaklarını gördü ve 1941 yılında Barbarossa operasyonuyla doğuya yönelip Rusya’ya girdi. Bu operayon Hitler’in sonu olacaktı. 1929 yılında Filistin’deki Yahudi nüfusu 170 bin civarındayken 1936 yılında 400 bin kadardı. II. Dünya Savaşının sonunda ise 1 milyonu geçmişti.

Hitler’in en büyük destekçilerinden biri de Ford Motors’un sahibi Henry Ford idi. Şiddetli bir anti-semit ve Hitler’in finansörlerinden olan Henry Ford’un ürettiği tanklar ve diğer motorize kuvvetler, Nazi Ordusu’nun belkemiğiydi.
Peki, bu motorize kuvvetlerin muharrik kuvveti, yani yakıtı olan benzini sağlayan şirketler kimdi?

General Motors ve Standart Oil… İki şirket de Siyonist Yahudi aileler tarafından yönetiliyordu.

Hitler’in diğer önemli finansörlerinden biri de Alman Çelik Tröstü Fritz Thyssen idi. I. Dünya Savaşında Max Warburg, nasıl ABD ile II. Wilhelm ilişkisini sağlıyorsa Thyssen de II. Dünya Savaşı sırasında ABD ile Hitler ilişkisini sağlıyordu.
Peki, Fritz Thysenn’in ortak olduğu UBC (Union Banking Corparation) Bank’ın diğer ortakları ve yöneticileri kimdi?

John Pierpont Morgan ve George Bush’un dedesi Prescott S.Bush… 2 isimde katıksız Siyonist idi.

Sanırım derdimi anlatabildim… Anti-semitizm’in Siyonizm’i doğurduğunu artık görmeliyiz… Dolayısıyla Hitler dönemi Almanyası’na ve Nazi Soykırımına farklı bir gözle bakmalıyız…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.