ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Emin Çölaşan versus Turgut Özal

fatih şahintürk

26 Ağustos 2014 Salı 20:48
  • A
  • A

1942’de Ankara’da doğdu…

Dedesi Refik Şevket İnce, CHP milletvekili idi. Ancak daha sonra CHP’ye muhalif kadroda yer alıp DP’nin kurucularından ve ideologlarından ve milletvekillerinden olacaktı…

Babası Umran Bey, 1960-1972 yılları arasında Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü idi…

Köklü bürokratik gelenekten gelen bir aileye mensuptu…

İlköğretimini, Robert Kolej’in Ankara versiyonu kabul edilen TED Kolejinde okumuştu…

Üniversiteyi de ODTÜ İdari Bilimler Fakültesinde okumuştu…

Evet, Emin Çölaşan’dan bahsediyoruz… Kadrolu ve yeminli Turgut Özal düşmanı Emin Çölaşan…

Özal’ın liberal politikalarına isyan eden Emin Çölaşan’ın Özal düşmanlığı nerden geliyordu? Dünya görüşlerindeki farklılıktan mı?

Emin Çölaşan’ın ODTÜ yıllarına geri gidelim:

“Fizik, kimya ve matematiğe sempati duymayan Çölaşan'ın ODTÜ'de matematik hocası, onun daha sonraki yıllarda karşısına sürekli çıkacak olan birisidir. Onun gibi matematiği sevmeyen arkadaşları geçebilmek için bir plan yaparlar. Buna göre, sınav sırasında dışarıdaki arkadaşları, soruları cevaplanmış kâğıtları pencereden Çölaşan'a verecektir. Ama hoca, adeta bu planın işlememesi için farkında olmadan elinden geleni yapar. Bir kargaşa anında boş kâğıtlarla, doğru cevapların verildiği kâğıtları değiştirebilme imkanı bulan Çölaşan ve arkadaşları, iyi not alırlar ama hocanın da şüphesini çekerler. Bu olay, daha sonraki karşılaşmalarında hep bir muamma olarak gündeme gelecektir ikili arasında.

Hocanın ismi Turgut Özal'dır. Özal, Çölaşan'ın evini arayarak ertesi gün onu makamına çağırır. Kopya çekmekle suçlamaktadır onu. Dolayısıyla Çölaşan'ın Özal'la zıtlaşması, DPT'den daha öncesine rastlamaktadır. “

http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-6210-37-minik-kusun-hikâyesi.html

Evet, Çölaşan kopya çekerken yakalanınca hocası Özal tarafından “sıfır”la taltif ediliyor…

Çölaşan’ın Özal düşmanlığı buradan geliyor yani…

Kader, ikilinin yollarını kısa süre sonra yeniden birleştirdi.

Bu kez, tarafların kapışma alanı DPT, yani Devlet Planlama Müsteşarlığı idi.

Yıl 1967 veya 1968… Turgut Özal DPT Müsteşarı, Nevzat Yalçıntaş DPT’de Sosyal Planlama Daire Başkanı, Emin Çölaşan ise Sosyal Planlama Dairesinde Uzman Yardımcısı olarak çalışmaktadır…

Kısa süre sonra, Cumhuriyet Gazetesinde DPT’nin gizli kalması gereken evraklar yayınlanır. Kısaca gizli kalması gereken evraklar, basına sızdırılır. Sızdıran bir türlü bulunamaz. Herkes birbirini suçlar duruma gelir.

Kısa süre sonra yine o yıllarda DPT’de çalışan geleceğin ANAP milletvekili ve Bakanı Ekrem Pakdemirli’nin aklına bir fikir gelir:

“Ben bu evrakları kimin verdiğini bulmak için bir teklifte bulundum. Bir tane gizli evrakı var olan dört dairemize birer harfini değiştirerek verelim. Böylelikle hangi daireden çıktığın kolaylıkla buluruz dedim. Evrakları dağıttık. Ertesi gün Sosyal Planlamaya gönderdiğimiz evrak Cumhuriyet Gazetesinde yayınlandı. Yalçıntaş’a evrakın kendi dairesinden çıktığını söyledik. O da evrakın akışından hangi şubeden çıktığını tespit etti. Sosyal Planlama’dan evrakı Emin Çölaşan’ın çıkardığını anladık. Emin Çölaşan’ın görevine son verildi.” (Özal’ın Mirası, Ekrem Pakdemirli, s. 68, 69)

Ama işin buradan sonraki kısmı tam bir gaflet örneği… Gafletin sahibi Nevzat Yalçıntaş:

“Çölaşan 27 yaşındadır ve işinden olmuştur: "Haksızlığa uğramıştım, biliyorum." Bunun üzerine, 196074 arasında Meteoroloji Genel Müdürlüğü yapmış babası Umran Çölaşan'a Nevzat Yalçıntaş'a gitmesini söyler Emin Bey: "Nevzat Bey, bakın bu çocuğu attınız. Bu bir leke. Bir bonservis verin, bundan sonra işe gireceği zaman onu kullansın hiç değilse." Nevzat Yalçıntaş kabul eder. Belirtilen tarihler arasında dairesinde çalışan Emin Çölaşan'ın kişiliğine güvenilir, çalışkan biri olduğuna dair bir belgeyi imzalayıp babasının eline verir. Çölaşan, daha sonra bu belgeyi Danıştay'da açacağı davaya ekleyerek kullanacaktır: "Biraz kalleşlik oldu. Hayatımda iki tane kalleşlik vardır. Biri buydu." Çölaşan kalleşlik yapmıştır Nevzat Hoca'ya karşı.”

http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-6210-37-minik-kusun-hikâyesi.html

Bonservisi kapan baba Umran Çölaşan hemen Danıştay’a gidiyor ve kararı bozduruyor…

Cumhuriyet Gazetesine para karşılığı belge sızdıran Emin Çölaşan’ın bürokratik sicili aklanıyor… Ancak Çölaşan, DPT’ye geri dönmüyor…
Beyaz Türk dominant kuruluşu Petkim’e geçiyor… Sonra Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığındaki Bürokratik görevlerinin ardından gazeteciliğe geçiyor…

Aradan yıllar geçer, 12 Eylül Darbesi olur ve ardından Özal Başbakan olur…

Emin Çölaşan ise Milliyet Gazetesi köşe yazarıdır. 1985 yılında Erol Simavi’nin sahibi olduğu Hürriyet’e geçer. 1989 yılında intikam fırsatı doğar… Artık Hürriyet Köşe yazarıdır…

Sabah Akşam Erol Simavi’nin kanatları arasından Özal’a çakar da çakar…
Yine o dönemde Çölaşan’ın kadrolu düşmanlarından biri de eski Milli Mücadele Birliği Kadrosundan Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’tir…
Çölaşan’ın basında da düşmanları vardır… Çölaşan ile polemiğe giren köşe yazarları arasında Mehmet Barlas, Mehmet Altan ve Cengiz Çandar gibi isimler vardır…

Mesela, Cengiz Çandar, 4 Ekim 1994 günü Sabah gazetesindeki köşesinde Atatürk ile Turgut Özal’ı karşılaştırarak, Özal’ın liberal politikalarını öven bir yazı yazmıştı. Ertesi gün, Hürriyet gazetesinde yazan Özal’ın “kadrolu” düşmanı Emin Çölaşan, Cengiz Çandar’a cevap vererek yazısını eleştirmiş, Cengiz Çandar’ın “cemaziyülevvel”ini sayıp dökmüştü.
Bunun üzerine 7 Ekim 1994 günü Sabah gazetesindeki köşesinde Cengiz Çandar, Emin Çölaşan’a cevap vererek kendini şöyle savunmuştu:

"Şimdi sana gelelim çapulcu. Sen, bunu engellemek isteyen militer bir zihniyetin temsilcisisin. Dürüstlük taslama. Yolsuzluklara karşı namus havarisi geçiniyorsun ama bir gün olsun askeri ihalelerdeki yolsuzluklara el attın mı? Sen bu konulara giremezsin. Sen sana Genelkurmay’dan gönderilen teyp bantlarını yayınlamakla görevli bir emir eri ve ihbarcılıkla hayatını kazanan ucuz bir kuryesin. Sen rekabet ekonomisine karşı olan güçlerin sesisin. Öyle olmaya ve yeteneksizliğini dürüstlük kılıfı altında gizlemeye mecbursun. Senin hangi yazın ve bilgin yabancı basında yer alabilir? Türkiye’yi kaç uluslararası toplantı da temsil ettin?" (Türk Basınında Kalem Kavgaları, Emin Karaca, s. 395, 396)

Böylece o meşhur Çölaşan’ın Minik Kuş’un kaynağını da öğrenmiş oluyoruz…
Emin Çölaşan'ın diğer Minik Kuş'u da halasının oğlu Hüsamettin Cindoruk idi:

"1993 yılının sanırım ocak ayı. Halamın oğlu, o sırada Meclis Başkanı olan Hüsamettin Cindoruk'la Özal'dan söz ediyoruz. Kulağıma eğiliyor ve şu sözleri söylüyor: ‘”Bu (Turgut Özal) gidici. Yakında ölecek.” İnanmıyorum, şaşırıyorum ve aynen “Ne gidicisi abi, o hepimizi götürür” diyorum. Cindoruk ısrar ediyor: “Haberin kaynağı Baba'dır (Süleyman Demirel). Bu devlet bilgisi. Sadece sen bil ve ağzını sıkı tut. Önümüzdeki yaz aylarını çıkaramayacak. Baba sağlamcıdır. Bunu diyorsa bir bildiği vardır.”

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/05/01/119867.asp

Militarist-Seküler-Kemalist zihniyetin çok değerli Çölaşan, yıllarca Simavi ve Doğan’ı semirdikten sonra 2007 yılında Hürriyet’ten kovuldu ve şu anda Sözcü adlı paçavrada köşe yazılarını yazmaya devam etmektedir…

Elbetteki düşmanı, kendini oraya tıkayan iktidar partisi ve genel başkanıdır…

Ve Emin Çölaşan’ın Örümcek Ağları:

CHP Saruhan (1920-1923), CHP Manisa (1931-1943) ve DP Manisa (1950-1954) milletvekili, DP kurucularından, teorisyenlerinden Selanik Hukuk Mektebi Mezunu Refik Şevket İnce, gazeteci Emin Çölaşan’ın anne tarafından dedesiydi.

Refik Şevket İnce’nin kardeşi Hüseyin Hamit İnce de DP Ankara milletvekiliydi.

Emin Çölaşan’ın dedesi Veteriner Albay Emin Bey de Sultan II. Abdülhamid’e muhalefetinden Libya’ya sürülmüş, orada Arusi Tarikatına katılmıştı, Ömer Fevzi Mardin gibi…

Emin Çölaşan’ın halasının oğlu Hüsamettin Cindoruk’un eşi Kadriye Dilek Çiftkurt ise 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra idam edilen DP’nin Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın baldızı Meryem Çiftkurt’un kızıydı. Yassıadada Hasan Polatkan’ın avukatlığını da Hüsamettin Cindoruk yapmıştı.

Tansu Çiller’in Robert Kolejden sınıf arkadaşı olan Kadriye Dilek Çifkurt’un dünürü gazeteci Yılmaz Çetiner’in eşi Esin Sadıkoğlu ise Çiğdem Meserretçioğlu’nın dayısının kızıydı. Yılmaz Çetiner, Esin Sadıkoğlu ile evlenirken nikâh şahidi de Erdal İnönü’nün kayınpederi Ali Sohtorik idi.

Esin Sadıkoğlu’nun kardeşi Varlık Sadıkoğlu’nun eşi de Alp Yalman’dı. Esin Sadıkoğlu’nun diğer kardeşi Celal Sadıkoğlu ise Tahsin Çiftkurt’un kız kardeşi Hilal Çiftkurt ile evliydi.

Emin Çölaşan’ın eşi Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) genel başkanı ve eski Danıştay Başkanı Tansel Çölaşan’ın kardeşi Taner Tuğcu’nun eşi Tülay Tuğcu da eski Anayasa Mahkemesi Başkanı idi. Tülay Tuğcu, 2007 yılında görevi Haşim Kılıç’a devretmişti.

Emin Çölaşan’ın baldızı Nilgün Tuğcu ise yönetmen Ziya Öztan ile evlidir. 80 Öncesi önde gelen Marksistlerden olan Ziya Öztan’ı daha çok Kuruluş, Kurtuluş, Abdülhamid Düşerken gibi tarihi dizi filmlerden hatırlıyoruz…

Selam ve Dua…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.