ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

23 NİSAN'A ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Coşkun Tağa

27 Nisan 2014 Pazar 05:46
  • A
  • A

Evet. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nı "Bugün 23 Nisan / Neşe doluyor insan" minvalinde kutladık.

Ulusal Egemenliğimize ithafen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara bir anlamda hediye ettiği milli bayramlarımızın birinden bahsediyoruz.

23 Nisan 1920 öncesinde yurdun her yerinde ve nihayet -önceden planlandığı üzere- 23 Nisan’ın denk geldiği Cuma gününde; Cuma namazına müteakiben okunan Kur'an-ı Kerim, hatim duaları ve Mevlid-i Şerif'lerden sonra TBMM açılmış ve Türk Milleti'nin iradesinin, egemenliğinin, bağımsızlığının bir sembolü ve nişanesi olarak faaliyetine başlamıştı.

İşte kutladığımız "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" TBMM'nin açılışına binaen çocuklara hediye edilen milli bir bayram.

Ben ise bu millilik kavramına hassas biri olarak, sınırlarımızın her alanında millileşmeyi, küreselleşen dünya karşısında 'öz benliğimizi' muhafaza etmenin koşulları arasında görüyorum. Bunun için çalışıyor; bunun için durumdan vazife çıkarmayı kendime 'milli bir görev' addediyorum.

Çıkardığım bu görev kapsamında millileşmenin, öncelikle milli duygularımızı kontrol etmek ve onları milli bir şuur içinde geliştirip muhafaza etmeyi her zaman savundum. Bu tezimi de elimden geldiğince 'etraflı' bir şekilde ilan ettim. Ancak gelinen noktada, masada mide dolduran 'sağır sultanların' hala mukavemet gösterircesine ve sanki milli bilinç ve aklımızı kör etmeyi şiar edinmiş gibi davranmalarına ise bir türlü anlam veremiyorum. Gerçekleştirilen 23 Nisan kutlamaları da bunun en bariz örneği oldu. Resmi kutlamalarda bile milli olmayan unsurların; gerek şarkılarda, gerek çocuklarımızın yaptığı hareket ve danslarda yer alması, milli bir bayram açısından çelişki olduğu gibi ciddi bir tehlikedir.

Okullardaki öğretmenlerden tutun, belediye başkanlarına; mülki amirlerden tutun, devletin en tepesine kadar her sorumlu, yetkili ve ilgili kişilerin bu konudaki tutumu maalesef gerektiği gibi olmamıştır. Bu ise milli şuur açısından ülkemizin salahiyeti ve vatandaşımızın ahlaki ve etik gelişimini ve de milli bağlılığını olumsuz yönde etkileyebilecek bir durumdur.

Oysa bizim kültürümüzde yer alan her unsurun, bizleri eğlendirmekten öte düşünmeye sevk edici bir özelliği vardır. 23 Nisan Bayramı'nın mantığında da bu vardır. Eğer ki gerçekleştirilen bu kutlamalar bizlere ve çocuklarımıza TBMM'nin açılış mantığını ve şeklini, istiklalimizin ne şartlarda gerçekleştiğini, bu istiklal mücadelesinin ne şekilde yürütülüp, ne tür zorlukların üstesinden gelindiğini, en önemlisi tüm bunların hangi gaye için yapıldığını öğretmiyorsa; demek ki bizler milli egemenliğin ne olduğunu anlayamamışız demektir.

Sırf eğlence olsun diye de bir bayramın çocuklara hediye edilebileceğini inanmıyorum. Bilakis milli bayramlarımız, konjenktürel bir bakış açısının yer aldığı; bunun yanında politik ve sosyal mesajların da yer aldığı bir içeriğe sahiptir. En azından sorumluluk makamında olanların, bu tür analizlerle harmanlanmış ve bunun şuuru içinde hareket ediyor olması gerekmektedir. Fakat görünen o ki; analitik düşünce yapısını tam anlamıyla inşa edememişiz.

Oysa bizim kadim devlet geleneğimizde meraktan çok 'idrak', eğlenceden çok 'imge' ön plandadır. Ki bunu anlamak da öyle zor bir iş değildir. Sadece bayrağımıza baksak kâfi gelir anlamaya.

İşte gördünüz... Düşük bir detay olan 23 Nisan meselesi dahi, 'idrak' eksenli irdelendiğinde böyle bir tablo çıkıyor karşımıza. Bu yüzden ivedi bir şekilde -özellikle eğitim alanında- daha köklü reformlara gitmemiz gerekiyor. Aksi halde, tarihinden habersiz veya geleceğini özenti üzerine kurmuş bir neslin mimarı oluruz. Ki hiçbirimizin buna hakkı yok.

Kısacası genelde tüm milli faaliyet ve kutlamalarda, ruhuna uygun bir üslup ve dil ile; özelde ise 23 Nisan Bayramları'nın hassasiyet içinde icra edilmesi milli bir gereklilik olduğu görüşündeyim. Eğitim camiamızda bulunanların; daha da önemlisi bununla ilgili yasa düzenleyicilerin ve diğer devlet erkânının bu konuda bir adım atması büyük öneme sahiptir.

İşbu düşüncelerden yola çıkarak; milli egemenliğimizin bekası ve insanımızın onurlu bir geleceği için TBMM'nin açılış felsefesinin idrak edilmesi gerektiğine inanıyor ve herkesi bu uğurda elini taşının altına koymasını 'geleceğimiz ve milli akıl' adına bekliyorum.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.