ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Mehmed Akif kimdi?

Ayşe Yaşar

23 Haziran 2013 Pazar 21:00
  • A
  • A

Malumunuz bugünlerde Ülkemiz malesef karışık.Çeşitli olaylar olmakta ve herkes kendinin haklı olduğunu söylemekte.Benim burada değinmek istediğim nokta bizim ne zaman,nasıl, neden bu kadar çok parçaya bölündüğümüz-böldürüldüğümüz.Zannediyorum ki bunun cevabını cumhuriyetin kurulmasıyla temeli atılan eğitim sisteminde aramak gerekir.Bu eğitim sisteminin bugüne kadar uzanan en temel eksikliği bir ''ortak millet'' bilinci oluşturamamasıdır(Burada bahsettiğim dar anlamda ırksal ayrıma dayalı bir tanımlama değildir). Nasıl bir toplum? sorusunun muhatabı 'Eğitim' olduğuna göre, ''ortak millet bilinci'' oluşturamayan temel neden eğitim sistemimizdeki bu çok önemli unsurun eksikliğidir.Bireylerde ve dolayısıyla toplumumuzda oluşmayan bu bilinç yüzünden aramızdaki fay hatları gitgide açılıyor ne yazık ki.Bu da ülkemizi bölmek ve zarar vermek isteyen iç ve dış güçlerin ekmeğine yağ sürüyor.

Öğrencilerin, bireylerin ve toplumun nasıl ''ortak millet'' hatta vatan sevgisi, değerler,ahlak,vatan, millet,tefekkür ,insan konusunda bilinçli olacağı konusunda temel örneğimiz Mehmed Akif olmalıdır.Gerçekten bu ve bunun gibi üstün vasıfların kazandırılması konusunda Mehmed Akif Ersoy ruhu bulunmaz bir nimettir.Burada kendisinin ve kendisi hakkındaki yayınlardan seçtiğim bazı alıntılarla size bir seçki sunacağım.Dilerim o muhterem zâtı bundan sonra daha iyi tanımaya çalışır ve onun derdi neydi diyerek anlamaya çalışır ve onun dertleriyle dertleniriz.Zira ülkemizin her bireyinin Mehmed Akif bilincine sahip olması gerekir.

''Genç Mehmed Akif Halkalı Ziraat Mektebinde, biri Ermeni diğeri Yahudi iki gayrimüslimin sınıfın birincileri olmalarını kendine büyük bir zul telakki ederek geceyi gündüze katarak çalışmış, onları geçmiş ve sınıfının birincisi olmuştur''(Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar 1,Düzdağ,İFAV)
_
Bir dostu(Fatin Bey) Mehmet Akif'i öğle yemeği için evine davet eder.Akif Bey bu sırada Beylerbeyi'nde oturuyordu ve dostunun evi karşı taraftaydır.Davet günü öğleden sonra başlayan şiddetli fırtına ve yağmur ortalığı altüst etmeye başlamıştı.Akif bey öğlene doğru gelen vapurlardan çıkmadı.Diğer vapur birbuçuk saat sonra gelecekti.Kara yolundan ise vasıta çalışmazdı.Demek ki Akif Bey gelmeyecekti.Fatin Hoca bunun üzerine yakında oturan bir dostunu ziyarete gider.Az sonra Akif Bey Fatin Hoca'nın evine varır, Fatin Hoca'yı evde bulamayınca -bütün ısrarlar faydasız- geriye döner.Yürüyerek, sırılsıklam...Ertesi gün Fatin Hoca, Akif Bey'i görür, özür dileyecek olur...Akif Bey başını çevirir dinlemez bile.

Sonra ''Hoca, hoca!''der.Bir söz, ya ölüm, yahut ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse, ancak o zaman mazur görülebilir.''

Bu vakadan sonra Akif Bey, çok sevdiği Fatin Hoca ile altı ay dargın durmuştur.
_
''Bizler, edvar-ı faziletleri cidden parlak,
Bir büyük milletin evladıyız, oğlum, ancak,
O fazilet son üç asrın yürüyen ilmiyle,
Birleşip gitmedi; battıkça da ümmet cehle,
Bünyevi kudreti günden güne mefluc olarak,
Bir düşüş düştü ki: Davransa da, sarsak sarsak,
Garb'ın emriyle yatıp kalkmaya artık mahkum''
(Safahat, altıncı kitap:Asım)
_
''Ah o din nerde, o azmin, o sebatın dini;
O yerin gökten inen dini, hayatın dini?
Bu nasıl dar, ne basmakalıp bir görenek?
Müslümanlık mı dedin?... Tövbeler olsun ne demek!
Hani Kur'an'daki ruhun şu heyulada izi,
Nasıl islam ile birleştiririz kendimizi?''

''Ölüler dini değil sen de bilirsin ki bu din,
Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemin.''
(Safahat,altıncı kitap:Asım)
_
''Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı,
İslam'ı uyandırmak için haykıracaktım''
(Safahat, yedinci kitap:Hatıralar)
_
''Arnavutluk' ne demek? Var mı Şeriat'te yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!
Arabın Türke; Lazın Çerkeze, yahud Kürde;
Acemin Çinliye rüchanı mı varmış? Nerde!''
(Safahat, üçüncü kitap:Hakkın sesleri)
_
Mehmed Akif'in Safahat ikinci kitabı Süleymaniye Kürsüsünd geçen bir bölümde Müslüman Hindli gençlerden bahsetmektedir.Bu mısralarda övülen gençlerin özelliklerini şöyle özetleyebiliriz:
*Batının ilmini tahsil etmiştir.
*Fakat Batılılara özenerek onları taklide heveslenmemiş, dindaşlarının duygu ve düşencelerinin temsilcisi ve sözcüsü olmuş, milliyet hislerini kaybetmemiştir.
*Batının yalnız tekniğini almış, tahsil yıllarında batılıların İslam'a aykırı ve kötü adetlerine özenmemiş, fuhuş ve içkiye mübtela olmamıştır.
*Çalışkan, gayretli, fedakar ve tok gözlüdür.
*İslam'a olan hürmeti çok yüksektir.
*İstiklalini kazanmak ve korumak isteyen milletler gençlerini bu şekilde yetiştirmelidirler.''(Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar 1,Düzdağ,İFAV).
_
''Sen! Ben! desin efrad, aradan vahdeti kaldır:
Milletler için işte kıyamet o zamandır''
(Safahat, yedinci kitap: Gölgeler)
_
''Hadi tahsilini ikmale tez elden, hadi sen!
Çünkü milletlerin ikbali için, evladım,
Ma'rifet(bilgi), bir de fazilet(ahlak)... İki kudret lazım''
(Safahat, altıncı kitap:Asım).
_
Mehmed Akif'in cenazesini(1936) Midhat Cemal Kuntay şöyle anlatır:
''Cenaze Bayezid'den kalkacak.Oraya gittim.Kimseler yok, bir cenazenin geleceği belli değil...Çok sonra birkaç kişi göründü. Biraz sonra çıplak bir tabut geldi.Bir fıkara cenazesi olmalı dedim.O anda, Eminefendi lokantasının sahibi Mahir Usta, elinde bir bayrakla cenazeye koştu.Sebebini anlamadım.Yine o anda yüzlerce genç peyda oldu.Çıplak tabutu, üniversite'nin bayrağına sardılar.Elimi yüzüme kapadım.Cenazeyi tanıımıştım...''(Midhat Cemal Kuntay,Mehmed Akif, s 174, 1939)

YORUM YAZ
TOPLAM 1 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - Tekin:25 Haziran 2013, Salı 02:12