ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Türk Futbolu Arsene Wenger’den Liderlik Dersi Alır mı?

Asım Çalık

26 Ağustos 2014 Salı 12:14
  • A
  • A

Wenger Highbury’de kontratını imzaladığında, 1996 Ekim, az zamana cok şeyler sığdırması gerektiğinin farkındaydı. Çok hızlı bir şekilde klüpde göze çarpan aşırılıkların üzerine düştü. Orta saha oyuncusu Paul Merson, Arsene’nin Londra’ya gelmesinden önce alkolle mücadele ettiğini kabul etmişti. Bu Wenger’in kökünden çözmek için üstüne düşeceği, asla tolere etmeyeceği bir sorundu. Sadece Arsenal’de değil, diğer bazı sükseli İngiliz klüplerinin ünlü oyuncularının da alkol problemi yaşaması, Wenger’i yeni işine başladığı ilk haftalarda şaşırtmıştı.

Paul Merson’un arkadaşlarından Tony Adams ve Ray Parlour da aynı problemi yaşayan oyunculardandı. Suçlamalar ve tutuklamaların olduğu bir kaç yıl öncesinde başa dert olan olayların en büyük sebebi alkolizmdi. Olayın ciddiyetini anlamak Arsene için çok uzun sürmedi. Suçlamalar ve tutuklamalar ile ilgili uzun liste takımın yeni patronu için hiç iç açıcı bir görüntü değildi fakat o neyle karşılaştığının farkındaydı. Bu büyük karmaşa Manchester United’la ligin en üstüne oynayabilecek yetenekli oyunculardan kurulu ekibin performansını olumsuz yönde etkiliyordu. Bu sorunu yaşayan ve yaratan Arsenal’li futbolcular, disiplin cezası almak yerine, klübün üst yönetiminden hoşgörü ve tavsiye içeren mesajlar almışlardı, ancak futbolcularının düzelmediğini gören takımın yeni patronu bu tarz tavırları affetmeyeceğini futbolcularına bildirmişti. Bu olayın hemen üstüne, içki probleminden ötürü Merson’ın eşinden ayrılmasına da tanık olan Fransız; Anlayışlı bir şekilde olaya yaklaşarak, oyuncusun klübüyle yeni bir sözleşme umudunu taşıması için alkol bağımlılığına karşı başlattığı savaşı kazanmasını istemişti. “Paul olayın farkında. Onun kendiyle ilgili problemlerini çözeceğinden eminiz. Arsenal klübü olarak da onun yanındayız. O hep Arsenal için oynadı ve buradan da ayrılacağını düşünmüyorum” diyerek, futbolcusunun durumu hakkında bir basın açıklaması yapmış ve oyunusuna destek olmaya çalışmıştı. Sakin davranışları ve filozofik düşünce tarzıyla Wenger; Klübün talihini değistiren,oyuncularıyla iyi ilişkiler kuran ve onlardan nasıl verim alacağını bilen bir hocaydı. Futbolcularına asla bağırmayan ya da onları basının önünde eleştirmeyen yapısıyla kendine has bir kontrol mekanizması kurmuştu. Oyunculara bu tarz olumlu yaklaşımı iyi sonuçları da beraberinde getirmişti. Onun bu sakin ruhlu tavırları, Wenger’e ‘Profesör’ lakabını kazandırmıştı.

Arsenal’in teknik, taktik ve oyuncu yapısını incelerken, Arsene Wenger gibi karizmatik bir hocanın ‘nasıl başarılı bir takım yaratma’ arzusunda olduğuna da tanıklık ettim okuduklarımdan. Yukarıda okuduğunuz cümleler onun biyografisini yazan Tom Oldfield’ın ‘Pure Genius’, Türkçe karşılıyla ‘Katıksız Deha’ isimli kitabından. Yine okuduğunuz olay Arsenal’e henüz geldiği sene olan 1996 sezonun başında yaşananlardan. Paul Merson gibi içkinin tuzağına düşen bir oyuncuyu kazanmak uğruna yaptıklarından bazı anektotlar aldım sizler için. 1996-97 sezonunun sonunda Arsenal’den ayrılmıştı Paul Merson ama Fransız’ın o sezon görev verdiği 41 maçda 9 gole imza atmıştı. Sezon sonunda hocası tarafından 2 yıllık yeni mukavele teklif edilen İngiliz oyuncu, Arsenal’den aldığı ücretin iki misline kendi isteğiyle, Middlesborough klübüne transfer olmuştu. Ayrıca yukarıda adı geçen, alkol kullanımı, tutuklanma, suçlanma gibi olaylarla zaman zaman gündeme gelen Ray Parlour 2004, Tony Adams da 2002 yılına kadar Wenger’in Arsenal’inde oynamaya devam ettiler. Hatta Adams’ın 500. maçı olarak tarihe geçen, 3-1’lik zaferle biten Everton maçındaki gollerden bir taneside Paul Merson’a aittir. Futbolun sadece taktik, teknik, antrenman, ve sahaya çıkacak 11’i belirlemek olmadığını ortaya koyan; Oyuncularını önce saha dışında kazanmaya çalışan, onların özel hayatlarındaki problemleriyle de ilgilenen ve onlarla sürekli bire bir görüşmeler yapan, eski sağ bekleri Nijeryalı Sagna’nın söylediği gibi; “Wenger bizim için önemli bir kişilik ve hoca olmanın ötesinde bir karakter. Adeta bizim Babamız gibi. Kötü oynadığımızda pozitif kalabilen, kaybettiğimiz de bile bizi teşvik eden bir yapıya sahip” dediği komple bir lider portresi Fransız.

Yukarıda teknik adamlık serüveninden pasajlar sunduğum Arsene Wenger içki belasının ağına düşen futbolcularını kovmak yerine, onları kazanma yoluna gitmiş, yoluna onlarla devam etmiş ve ilk sezonunda 3. bitirdiği ligi, 2. Yılında hem Premier Ligi şampiyonluğu, hem de Federasyon Kupası şampiyonluğuyla Arsenal’i çalıstıran ilk İngiliz olmayan teknik direktör olarak futbolun tarih sahnesinde yerini almış. Zaman zaman futbolcularıyla ters düşen hocalarımızın ya da yönetim kadrolarımızın Fransız hocadan biraz feyz almalarının doğru olacağını düşünüyorum. ‘Soma ruhunu’ gönüllere aktarmak adına Manisa’da yapılan Türkiye Süper Kupa Finalinde dahi maç öncesi yaralanmalar oluyor, yine karşılaşma öncesi Mahmut Uslu ve Ünal Aysal atışıyorsa, maç esnasında oyun duruyor, meşaleler ortalığı yakıp kavuruyor, hele ki Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel kupayı kazanan tarafın oyuncusu olmasına rağmen yakışıksız bir takım sözler sarf ediyorsa maç sonunda; O vakit durup düşünmek, ‘Wenger’in yöneticilik ruhunu’ nasıl futbolumuza yansıtırızı konuşup tartışmamız gerekiyor kanımca. Sadece büyük hoca olmak değil, ‘Liderlik karakteri nasıl olunur?’ sorusunun da cevabı için Fransız teknik adamın Arsenal’deki 18 yıllık “başarı, istikrar ve bilgelik” kokan serüvenini dikkatle inceleme fikri hiç de fena değilmiş gibi geliyor bana.

Asım Çalık, 26 Ağustos Salı, Astoria, New York, 01:37am

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.