ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Futbol da tesadüfleri sever...

Asım Çalık

26 Haziran 2014 Perşembe 11:11
  • A
  • A

Tarih 25 Haziran 1982. Yer Gijon. İspanya’nın ev sahipliği yaptığı Dünya Kupasında Molin Stadını ya da original ismiyle; “Estadio Municipal El Molinon”u tıka basa dolduran İspanyol, Batı Alman, Avusturya ve Cezayir taraftarları kötü şöhretiyle futbol tarihine geçecek bir futbol akşamına tanıklık edeceklerinden bihaberdiler. Heyecanla oynanacak olan Grup 2’nin son maçını bekliyorlardı.

Üst tura kim çıkacaktı? Almanya’yı şok eden bir sonuçla 2-1 yenen Cezayir, Avusturya’ya 2-0 yenilmiş ama Şili’yi 3-2 devirince grupda işler arap saçına dönmüştü. Batı Almanya’nın Avusturya’yı 1-0 veya 2-0 yenmesi iki komşu ülkeyi kol kola bir üst tura çıkaracak, Batı Alman’ların üç farklı kazanması Avusturya’yı kupa dışına itecekti. Diğer taraftan maçın Avusturya tarafından kazanılması ya da berabere bitmesi halindeyse Avusturya’nın yanında dostu Almanya değil, Cezayir turlayacaktı.

Bu maça kısa bir ara verip grubun açılış maçına dönelim isterseniz. Almanlar Cezayir’i yeneceklerine öylesine eminlerdiki rakipleriyle karşılaşma öncesinde adeta dalga geçmişlerdi. Jupp Derwall gibi üstad bir teknik adam maçı kaybettiklerinde şöyle diyecekti; “Elimde Cezayir ekibinin maçlarını içeren bir kaset olmasına rağmen, bunu futbolcularıma izlettiremedim çünkü böyle bir şey yapsaydım bana gülerlerdi.” Oysaki futbolcuları kadar Derwall de suçluydu bu mağlubiyette. Hem futbolcular hem de kurt hoca müsabaka öncesi küstahça demeçler vermişlerdi rakiplerini hiçe sayarcasına. Derwall mağlubiyet halinde ilk trenle Münih’e döneceğinden bahsederken, o profesyonelliklerine hayran olunan Rumenigge, Breitner, Stielike, Littbarski gibi oyuncular, “7. golümüzü eşlerimiz ve sevgililerimize, 8. golümüzü köpeklerimize hediye edeceğiz.” diyerek maçı oynamadan kaybetmişlerdi aslında.

Cezayir’li defans oyuncusu Chaabane Merzekane’yse Batı Alman’ların bu açıklamalarıyla kendilerine psikolojik tuzak hazırladıklarını söylüyordu. Ama onları asıl hırslandıran Almanların fütursuzca yaptıkları hakarete varan konuşmalardı. 1958 senesinde Fransa Liginde top koşturan kimi oyuncular kariyerlerine son verip, Cezayir’in özgürlüğe ulaşması için savaşa katılmışlardı. O savaşa katılan oyunculardan forvet Belloumi, “İnsanımızı ve Ülkemizi küçük düşürdüler” diyecekti rakip oyuncular için. Teknik ekipde yer alan yardımcı hoca Rachid Mekloufi ve Abdelhamid Zouba, futbolcuları milli duygularla maça hazırlayacaklar ve ortaya bir Avrupa Milli Takımını ilk defa yenen bir Afrika Milli Takımı çıkaracaklardı.

Evet son maç nefes kesmeliydi. Almanya-Avusturya karşılaşmasında kalple hızlı atmalı, tüm taraftarlar hop oturup, hop kalkmalıydı yerlerinde. Ama 10. dakikada Hrubesch’in attığı golden sonra sahadaki senaryo tamamen değişmişti. Ya da maç öncesi konuşulan sahneler gerçekleşmeye başlamıştı. Topu alan aralarında paslaşırken, o dönemde kaleciye geri pas verme kuralı olmadığı için top ya aralarda geziniyor, veya kalecilerin elleriyle buluşuyordu. Maçı anlatan Alman spiker bu rezillikten utanıyorum derken, Avusturya’lı yorumcuysa maçın son yarım saatini sessiz bitiriyordu.

Tam 32 sene sonra aynı olmsada benzer bir durumla karşı karşıyayız şimdi. Bu sefer rakipler dost veya komşu ülkeler değil. Mercek altında olanlar teknik adamlar. Aktörlerimiz Löw ve Klinsman. Hani bir can dostunuzu başka bir ahbabınızla tanıştırırken, “İnanın yediğimiz ayrı gitmedi bugüne kadar. Kendisini kardeşim gibi severim.” dersiniz ya, her ikisinin de durumları aynen öyle. Klinsman Alman Milli Takımının teknik adamıyken, Löw de yardımcısı olmuş 2004-06 yılları arasında. Yani en basit sokak tabiriyle “aralarından su sızmamış”. Ancak şimdi zor bir dönemeçteler. Eğer farkındalarsa mükemmel bir fırsatın da eşiğindeler. 25 Haziran 1982, Alman futbol tarihinde kara bir leke olarak hafızalarda hala yerini korurken, berabere bitecek bir sonuçla birlikte üst tura geçecekleri 26 Haziran 2014 akşamını kora kor, mertçe bir mücadeleyle bitirebilecekler mi bakalım?

82’de İspanyol taraftarların; “fuera fuera”, “dışarı dışarı” diye bağırdıkları gibi Brezilya’lılar da “fora fora” mı diye bağıracaklar, yoksa çılgınca alkışlar tüm Breziya’ya dağılacak mı maç sonrası dalga dalga? Löw ve Klinsman gibi iki Alman klasiği hocanın, Derwall ve Avusturya’lı teknik adamlar Felix Latzke & Georg Schmidt’in yaptıkları hatayı tekrarlamayacaklarını düşünüyorum. “Dostluk başka iş başka deyip” futbolun tüm güzelliklerini sunacaklardır biz futbol sevdalılarına. İkinci turda bir Almanya-Cezayir eşleşmesi de muhtemel olasılıklar içinde bu arada. Futbol belki de onun için bir tutku ne dersiniz? Sadece aşk değil, futbol da tesadüfleri sever kimi zaman!!!

26 Haziran 2014 Perşembe, Astoria, New York, 03:25am

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.