ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Şike temize çıkar mı?

Ali Poyraz

28 Mayıs 2013 Salı 20:26
  • A
  • A

Gündemde yokken nereden çıktı bu yazı demeyin, çünkü eli kulağındadır yakında gündeme oturur. Malumunuz Türkiye bir 3 Temmuz fırtınası yaşadı. Bir tarafta şok geçirenler, kabullenemeyenler, diğer tarafta yıllardır varlığından söz edilen ama somut olarak kimsenin bir şey yapamadığını bilmenin tezahürü olarak açığa çıkan “oh be sonunda biri el attı” diyenler. Bu işin bir diğer cephesi daha var ki, işin asıl bam teli orası. Hangi cephe mi? Tabiki tamamen “duygusal” olan cephe, money money yani. Kimisi futbolun ergenekonu da çöküyor manşetleri attı, kimisi de birileri ele geçiriyor parayonasını taşıdı sür manşetlere. Her zamanki gibi kadim medya var gücüyle olmaz efendim böyle şey, koskoca adamlara iftira atıyorsunuz gibilerinden çıkıştı. Aslı astarı olmayan iddiaların da biri bin para pazarda sergilenirken, “heh tamam şimdi bulduk” diye avucunu ovuşturanların sayısı da az değildi hani. Diğer taraftandan da tamamen takım partizanlığından gelen kinle, yargı sürecinde olan bir sanığa hemen suçlu muamelesi yaparak manşetlerine emniyetteki fotoğrafları yerleştirip aleyhte propaganda yapmak da gazetecilik vicdanına ne kadar sığar, o da sizlerin takdiri. Sırası değil ama söylemeden geçemeyeceğim; doktorların Hipokrat yeminleri gibi bir benzerini de gazetecilik için yapsalar fena olmayacak. Çünkü, maalesef günümüz gazeteciliğinin haberden anladığı reyting, reklam, paradan öteye geçmiyor. İster doğru olsun ister iftira, ne ehemmiyeti var ki!

Yıllarca hakkı yenildiğini düşünen milyonlarca takım taraftarı da çok umutlandı bu süreçte. Temiz futbolun olduğu, şaibenin olmadığı bir lig bekler “samimi” futbol taraftarları. Samimi diyorum çünkü, o insanlar gerçekten “iyi olan kazansın” lafını yürekten söylerken, diğerleri tamamen duygusal yaklaşmakta meseleye. Tabi birileri hemen tutuşmuş oldular ki, turnusol kağıdı gibi çıkıverdi karşımıza “şike yasası”. Birbirlerine günahını vermeyen partiler bu işte hemen anlaşıverdiler. Apar topar yasanın düzeltilmiş (!) hali meclisten geçerken, beri taraftan da “derin” futbol yorumcuları her gün yeni bir şey icat etmeye başladılar. “Sadece biz mi kardeşim, herkes yaptı bu işi” deyip kendini çocukça savunanından tutun da “şike var ama sahaya yansımamış” diye “ucube” laflar edenine kadar bin dereden su getirenlerle doldu televizyon ekranları. Ama siyasetçisinden yorumcusuna, gazete patronlarına kadar hiç kimsenin derdi ne düşme tehlikesi olan kulüpler ne de kulüp başkanlarıydı. Dedik ya tamamen duygusal. Önce üçüncü dünya ülkelerinde amatör liglerde uygulanan “play off” sistemi getirildi ki, daha çok maç, daha çok derbiyle Digi’gillerin maddi kaybı ortadan kalksın. Akıllarda bin bir türlü soru işaretleriyle yeni sezon başlarken diğer tarafta da yargı süreci devam etti. Tabi insanlar ligi takip ediyor ama ne olacak bu işin sonu diye de sormadan edemiyorlar. Yani anlayacağınız insanların gözü sahada kulağı mahkemede olarak geçti bir sezon. Yargısız infazda bulunup hemen suçlayan da oldu, Polyannacılık oynayıp hiç bir şey yokmuş gibi davranan da. Yargı süreci tamamlandı ve cezalar verildi. Mahkeme o cezaları da verirken sanırım, galeyana gelmiş spor kamuoyunun havasını almak için de tahliyelere karar vererek topu Yargıtay’ın kucağına attı. Yargılama biteli epey oldu ve şimdi gözler Yargıtay’da. Onaylarsa futbolun “ikinci” adamı ve diğerleri içeri girecek. Yalnız kulağımızı tırmalayan haberler de gelmiyor değil. Kararı verecek olan Yargıtay 5. Dairesinin yolu bugünlerde yol geçen hanına dönmüş durumda! Burnunu sokmayan kalmadı neredeyse. Al gülüm ver gülüm hesapları mı yapılıyor yoksa arkadaşlar rahat çalışsın diye moral ziyaretlerine mi gidiliyor orası bilinmez ama şurası bir gerçek ki, insanların süreçle birlikte başlayan umutları şike yasasıyla sönmeye başlamışken, “bu sefer de olmayacak galiba” tereddütleri yaşanırken, Yargıtay’dan gelecek absürt bir sonuç temiz futbol isteyen çevrelerin sinir kat sayısını oynatabilir. Hakkaniyetli bir sonucun çıkması hepimizin arzusu ama son zamanlardaki hareketlilik “ne şiş yansın ne kebap” türlerinden. Seçim yılı olacak olan 2014 yaklaşırken, belli kesimlerin, futbol baronlarının vs. tansiyonlarıyla oynamayalım deyip Hz. Ömer adaletine bir darbe daha gelir mi orasını bilemem ama gerçekten ben biraz ümitsizim bu konuda. Şike yasasından sonra bir de “şişli kebaplı” bir karar çıkarsa tam “sobe” olacaklar biline! Hep birlikte göreceğiz…

NOT: Diğer yazılarımızı aşağıdaki sayfalardan da takip edebilirsiniz.
Twitter hesabımız: twitter.com/arifbengu
Facebook hesabımız: facebook.com/benguarif
Blog sayfamız: http://arifbengu.blogspot.com/

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.