ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

RABBANİ SİBER AYNA... (GÖNÜL)...

arif akdaş

31 Ekim 2014 Cuma 00:05
  • A
  • A

RABBANİ SİBER AYNA…

Geçmiş Ve Gelecek Zamanlar İçinde,
Aynalar İçinde Bir Seyyah…
Ne Olduğunu Bilenlere;
Bilmek İsteyenlere…

GÖNÜL…

Tasavvuf, bedeni, fizikî varlığı yok farz edip, ruhu ve gönlü esas alan bir düşünüş ve yaşayış şeklidir. Âlemin özü ve âlemlerin gözünün bebeği olan “İNSAN” aynı zamanda gönüldür, ruhtur, cândır…
Âlem bir görüntüdür, hayaldir, rüyadır. Gaflet hayalini ve rüyasını gören âlem sanır.
İnsan-ı Kamiller yani Evliyaullah, gönül gözüyle altı yönü birden görür; insan-ı kâmilin gönlü
“âyîne-i şeş-cihet, âyîne-i şeş-sû” dur. İnsan-ı kâmil, olağanüstü, yahut akıl ötesi idrâk
düzeyine ulaşan kimsedir. Kâmil insanın görüşü de kâmildir.Yukarıdan bakan tam görür;
câm-ı Cem gibi, âyîne-i İskender gibi; tüm savaş alanını haritada görmek gibi; uydudan
bakmak gibi. Ama insan-ı kâmilin görüşü bunlardan daha geniş ve daha tamdır. O, gayb
âlemleri de dahil, on sekiz bin âlemi, İlahi nizamın tümünü bütün halinde görür. Bu
görüşte bir eksiklik, bir kusur olmadığı gibi, gördüğü nizamın da noksanı, hatası yoktur. Gönül, tasavvufî bilginin, marifet ve irfanın kaynağı; keşif ve ilhamın meydana geldiği yerdir. Kalp tecellî aynasıdır. ALLAH isim ve sıfatlarıyla gönülde tecellî eder.
Kalp ALLAH’ın evidir; âlemlere sığmayan ALLAH insanın gönlüne sığmıştır. Dünyalara sığmayan ALLAH bir gönle sığarsa o gönül yere göğe sığmaz. Yıldırımlar yuvası olan gönül, göklere, kâinata sığmayan bir tecellîdir. Gönül için yakınlık-uzaklık kavramı yoktur, onun menzilinin son noktası AŞKTIR.
Gönül doğu ile batıyı birleştiren ANKA’dır…
Ayna, karşısındaki cismi olduğu gibi gösterir. Ayna karşısına geleni içine alır, aksettirir. Bu özelliği ile ayna şahittir; gördüğünü olduğu gibi aksettirendir. Gönül ise saf aynadır; bu yüzlerce nakşı olan âleme bakarken neye dönük olursa onun rengini alır. Tecellî, görünmeyenin gönülde görünür hale gelmesidir; gaybın zahir olmasıdır. Kalp, aşkın heyecanı ve coşkusu ile İlahî âlemin sırlarının belirdiği aynadır. ALLAH mü’minin gönlünde tecellî ederse, gayb âleminin, Cebrail Aleyhisselamın dahi bilemediği sırlar gönüle ayan olur. ALLAH gönül aynasında tecellî edince gönül, İlahî nurların, sırların, güzelliklerin kaynağı haline gelir. Tecellî meydana gelince gönül, güneşin yansıdığı ayna gibi nur ile dolar…
Sevgili, aşığın gönül aynasına bakınca, orada güneş gibi doğar. Aşık gönlündeki bu güneşten başka hiçbir şey göremez; görmek istemez. Gönül ve kalp, ALLAH’ın tecellî ettiği ve sevgilinin görüntüsünün bulunduğu aynadır;
bunun için daima temiz olmalıdır. Bu aynada toz, pas bulunmamalı; Hak’tan başka şeyler yansımamalıdır. Gönül aynası aşk ıstırabı ile temizlenir. Durgun, dalgasız denizin güneşin görüntüsünü yansıtması gibi aşksız, heyecansız, ıstırapsız kalan gönül de ikilikten kurtulamaz.

Şair ne güzel söylemiş:
“Mihre isbat-ı şerîk eyler sükûn-ı bahr-ı sâf
Iztırâb âyîne-i dîdâr-ı vahdetdür bana.”

Gönül aynası saf olursa sevgilinin görüntüsü, sûreti, isim ve sıfatları ona aksedebilir. İçinde görüntü olmayan ayna, hiçbir şey görmeyen kör göz gibidir.
İnsan-ı kâmil, İlahî tecellî sebebiyle bütün hakikatlerin sahibidir. Kâmil insan, cihana yukarıdan bakar ve bütün nizamı bir arada görür. İnsan kendi içinin, ruhunun derinliklerine inebilirse, gönül gözünden bütün âlemi görebilir. Unutmamalı ki AŞK ile cilalanmış gönül, parça parça edilse bile, o parçalarla aşkı çoğalır…

“Metal aynalar özel bir toz ile parlatılır; gönül aynası da kederle cilalanır, saflaşır.”

Selam Ve Dua İle
Arif Akdaş…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.