ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

INCEPTİON... (BAŞLANGIÇ)... RÜYA GİBİ...

arif akdaş

31 Ekim 2014 Cuma 00:07
  • A
  • A

INCEPTİON… (BAŞLANGIÇ…)

RÜYA GİBİ…

(Hikmetler, sırlar, manevi emanetler…)

Bizim kelamımız mâna ikliminin İskender’idir.aşkla anlaşılır aşkla bilinir. aşkla yazılır ve aşkla okunur…
...
"Gönül ülkesinde İskender olan, ülkeler gösteren aynayı ne yapsın?

Rüya ve Zaman Hükmü…

Umumiyetle rü’yâlar 2-4 saniye devam eder. En uzun rü’yâlara 6-8 saniye devam eder. Rü’yâmızda en girift ve uzun meşguliyetler, hattâ hallettiğimiz riyaziye mes’eleleri, uzun seyahatler, hep bir kaç saniye içerisine sığar. Eğer rü’yâ beyin hücresinin veya sinir cümlesinin bir yanılması olsaydı tefekkür ve hayâlin değilse bile, karar vermek için beyne düşen en kısa refleks müddetleri kadar olsa da, rü’yânın hiç olmazsa 20 – 30 dakika devam etmesi gerekirdi. Halbuki rü’yâ ZAMANA tabî olmayan bir ruh vakasıdır.
Çeşitli tecellî sırlarının alfabesidir. hâl ehlinin aşık ve ma’şuk cilvelerinin bizlere sızan yansımalarıdır rüyalar..
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem hadis-i Şeriflerinde de rüyaya dikkat çekilmiştir, şöyle ki;

Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle demişti: "Benden sonra, nübüvvetten sadece mübeşşirat (müjdeciler) kalacaktır!"Yanındakiler sordu:
"- Mübeşşirat da nedir`?" " Salih rüyadır" diye cevap verdi."
Muvatta'nın rivayetinde şu ziyade var: "Salih rüyayı salih kişi görür veya ona gösterilir."
Buhari, Tabir, 5; Muvatta, Rüya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017).

Bazen de rüya içinde rüya bile görebilir ve her şeyi açıkça hatırlayabilirsiniz. Dolayısı ile rüyada zaman sıfırdır ve zaman mefhumu süre tanımaz. Rüyada insan başlı başına başka bir boyuta geçer. Burada zaman ve mekan sınırı yoktur. Kişi bir saniye ara ile İstanbul'da ve New York'da olabilir. Yaşamının herhangi bir kesitine gidebilir. Rüyaların gerçek hayatla bağlantısı, hep merak edilen ve araştırılan bir durum olmuştur.
Gerçek aşkın kapısını rüyalar açıyor çoğu kez. Rüya ki tılsımlıdır, içinde gizli sırlar saklar. İnsan görmeyi arzuladığı birçok isteğine rüyalar da ulaşır yani rü’yâ, insanın harika bünyesinin en girift sırlarından biridir.
İnsan aşka rüyalarda da ulaşır. Bir şekilde aşkla buluşur insan. Çünkü “Aşk, su gibi kâinatı dengeler.”
bazı rüyalar seneler geçse de henüz yeni görülmüş gibi unutulmaz. Bilhassa seyr u sülûktaki dervişler husûsî tecellîyatı ve kendilerine verilen mânevî emanetlere vesile olan rüyaları hiç unutmazlar.
Gönül ehlinin rüya yolcluğu Neyi anlatırsa anlatsın aşk ile buluşturuyor yolları… Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem hayatına bakarsak, Efendimiz’in rüyaya bakış açısı çok farklı ve hikmetlidir. Nitekim,
Artık ümmeti arasında son zamanlarını yaşadığı bir gün, sahabe-i kiram (radiyallahu anhum ecmain), namaz kılmak üzere mescid-i nebevide Hz. Ebu Bekir'in arkasında saf tutarak Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) Efendimiz'i beklemekteydiler. Cemaatin beklediğini görünce,mescide çıkamayacak kadar hasta olan Rasulullah aleyhissalatu vesselam’ın evinin kapısının perdesini açtı , bekleyen cemaate hitaben;Muvatta adlı sahih hadis kitabında rivayet edilen şu hadisi beyan buyurdular:"Ey insanlar benden sonra nübüvvetten yalnız mübeşşirat kaldı. Mübeşşirat denilen o salih rüyayı, müslüman kişi görür veya onun için (başkası tarafından) görülür." Peygamberimizin vefatı ile ALLAH'dan kullarına inzal olunan vahiy son buldu. Artık ALLAH ile kul arasında ilahi bilginin intikali, haber verilmesi açısından ilişki yalnızca takva sahibi(salih kişiler) müslümanların gördükleri doğru ve çoğunlukla müslümanlar için müjdeleyici mahiyetteki rüyalar ile sürdürülmektedir.
Rüyaların ilahi bilgi ile insanlar arasında kıyamete kadar devam edecek bu öneminden dolayı pek çok İslam alimi rüyaların mahiyeti ve sonuçları üzerinde kafa yormuş ve hatta çoğunlukla mutasavvıf olan -İmam Abdulgani Nablusi, İbn Sîrin gibi- bazı alimler rüyalar ve yorumu hakkında müstakil eserler vücuda getirmişlerdir.İslam alimlerinin genel kabulüne göre özellikle sadık rüyalar yaşanacak olaylar için işaret ve müjdeler içeren "müteşabih " denebilecek haberler taşır. Ancak buradaki sorun bazen açık bazen ise müphem olan bu işaretlerin gerektiği şekilde anlaşılmasındadır ki işte burada rüyanın tabir edilmesi ihtiyacı gündeme gelmektedir.Bir rüya eğer herkesin anlayabileceği bir açıklıkta değilse tabir edecek kişinin de işaretlerin gösterdiği anlamlara aşina birisi olması şarttır.
Ebul-Leys Semerkandi'nin “Rüya nasıl tabir edilirse öyle çıkar.” deyimi için Bostanul-Arifin kitabında izah ettiği şekilde rüyanın cahilin yaptığı tabirle değişmesi söz konusu değildir. Tıpkı fıkha dair bir meselede, insanların en cahilinin vereceği hükme göre, bir sonuç çıkmayacağı gibi rüya meselesinde de olay bunun gibidir. Rivayetlerde anlatılan değişiklik, ancak Rasulullah (s.a.v)'in tabirine göre olur. Çünkü O’nun sözü doğrudur. Bu doğruluk Hakk'tan O’na armağandır. ALLAH rüyada da olsa O’nun sözünü doğrular.
İmam Gazali'ye göre; uyku hislerin hareketsiz hale gelip kalbe uğramamaları demektir. Uyku ile hayaller temizlenip insan asli fıtratına benzer halde temiz ve saf kalınca Levh-i mahfuz ile arasında var olan perde kalkar. İki ayna arasındaki perde kalktığı zaman, bir aynada bulunan görüntüler nasıl diğer aynaya yansınrsa, Levh-i mahfuzda bulunan bazı bilgiler de fıtratına uygun safiyete dönmüş olan kalblere yansır. Uyku diğer duyguları engellememesine rağmen, hayallerin hareket halinde seyretmesine engel olamaz. Hayal kuvveti ile insan kalbi Levh-i mahfuz'dan kendisine yansıyan bilgiyi derhal alır ve bu bilgiyi bir misal ile hikaye etmeye başlar. Bu gaybi bilgiler, hayaller halinde daha iyi muhafaza edilir ve muhayyilede koruma altına alınır. Genel olarak insanlar uyanınca yalnızca hayallerinde koruma altına aldıkları şeyleri aklına getirebilir. Rüya tabir eden kimsenin rüyayı görenin gördükleri ile bu hayallerin anlamı arasında bir ilgi kurması icabeder. Rüyaları tabir eden ilme vakıf insan olan için bu hayallerin gerçek alemdeki misalleri gayet açıktır.
Rüyada ki olay örgüleri, kahramanlar, gizemli mekânlarla buluşunca karşımıza aşkı merkeze almış öykülerin rüya hali yansır. Öykülerde görüyoruz ki aslında yaşadığımız hayat gerçekle rüya arasında bir dünya. Yakaza halinde dünyada yaşam sürüyoruz. İçinde aşk olan ve sahih bir içtenlik taşıyan rüyalar insanın miracıdır. Dünyasının rengini değiştirecek bir dönüm noktasıdır.
“Bir sır, bir rüya oluyor insan geçmişle gelecek arasında…” Rüyaların dünyasında aşk ile yolculuğa çıkmak için veya İskender gibi âlemi baştan başa seyretmek için gönülden devran aynasına bakmak
gerektiğini söyler büyükler.

"Temiz bir kalbe sahip olan cihana da sahip olur,
hakikatte bakıldığında İskender aynası da odur."

Şair ne güzel söylemiş:

“Ser-te-ser bu 'âlemi seyr itmek isterseñ eger
Dilden İskender gibi âyîne-i devrâna bak
Cihâna mâlik olur kalb-i sâfa mâlik olan
Budur bakılsa hakîkat Sikender âyinesi”

Selam Ve Dua İle
Arif Akdaş…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.