Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili kitaplarıyla tanınan Zihni Çakır, Yeni Akit Gazetesi’ne verdiği demeçte şunları söylemektedir: “Türkiye, önündeki yakın süreçte Ergenekon ve benzeri yapılarla yaşamış olduğu mücadele sürecinden çok daha meşakkatçi süreci cemaat gibi onların yerini dolduran, onlardan boşalan alanda paralel bir yapıya giden ve fütursuzluğu Ergenekon’dan çok daha fazla ileri boyutta olan bir yapıyı tasfiye sürecinde yaşayacaktır. Bunların hepsini aşacağız ama öncelikle cemaatin tabanının gerçekleri görebileceği bir profil onların önüne koyabilmemiz lazım.” (http://www.yeniakit.com.tr/gundem/mesele-dershane-degil-h7448.html#.Uo_dEycUas0)

Aslında profil zaten açık. Şimdi Altan Tan’a ait olan ifadeleri okuyalım:

“Birkaç yıl öncesine kadar Samanyolu TV’nin Mehtap TV ile aynı binada ve yan yana olan stüdyolarında üstelik aynı saatlerde Samanyolu TV’de Ergenekon sanıklarından Erol Manisalı, Emin Gürses ve bir emekli General; Mehtap TVde ise Mehmet Altan, Eser Karakaş, Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Hüseyin Gülerce gibi aydınlar program yapıyorlardı.
Mahir Kaynak Hoca bir sohbette yarı şaka yarı ciddi Samanyolu TV ulusalcıların, Mehtap TV küreselcilerin dediğinde hepimiz yadırgamıştık. Geçen yıl Ülker şirketler grubunun Ümit Özdağ’ın başında olduğu bir vakfa 28 Şubat süreci sonrasında toplam 12 milyon dolar verdiği yolunda bazı söylentiler duyduğumuzda da şaşırdık. İnsanın aklı “kıt” olunca her şeye şaşırıyor!" (http://www.islamvehayat.com/3872_stv-ulusalcilarin-mehtap-tv-kureselcilerin.html)

Altan Tan’ın birkaç yıl önce dediği tespit, Ergenekon Operasyonları başlamadan öncedir. Ergenekon Davası’nın başlaması sürecinde Samanyolu TV’de çalışan Haham Tuncay Güney’in ismini de bir tarafa not edelim. Hrant Dink Davası’nda “Ergenekon’u aşan bir yapıdan” söz edilmektedir. Alper Görmüş’ün ifadesiyle Ergenekon’u aşan yapı, Ergenekon’un dışında bir yapı değildir. Ergenekon’u yöneten yapıdır. Şimdi bombayı patlatma zamanı geldi: Ergenekon’u yöneten dış yapı, devleti yeniden yapılandırmak için bir kolunu feda etmiş olabilir mi? Zira 2001 yılında devlet çökmüştü. Peki, dış yapı ne: Örgüt olarak İlluminati, devlet olarak ABD ve İsrail.

Aslında Erdoğan’a tahammül edebilirlerdi. Liberalizm rüzgârı estirerek Türkiye’yi istedikleri yönde tutabiliyorlardı. Ama Erdoğan’ın “one minute” çıkışı, sadece Türkiye’yi etkilemedi Arap Dünyası’nı da etkiledi. İsrail’in ütüsü bozulmuştu. Bir ileri adım daha atıldı: Mavi Marmara!.. İlk kez Türkiyelinin kanı Filistin için dökülmüştü, İsrail’in de fiyakası!.. Öfke büyükken ABD’den bir ses, “İsrail bir otoritedir ve ondan izinsiz gitmek doğru olmamıştır.” Hâlbuki Mavi Marmara Gemisi uluslararası sularda vurulmuştu ve bu sular için herhangi bir otoriteden izin almak gerekmiyordu.

İsrail’e otorite diyenler vaktiyle, “Erdoğan bizim kontrolümüzde” rahat ol diye mesaj yollamışlardı. Ama Mavi Marmara olunca, İsrailli yöneticiler; “Hani Erdoğan, sizin kontrolünüzdeydi. Bu ne terbiyesizlik!..” tehdidini savurunca mecburen “İsrail otorite” gibi saçma sapan sözler söylemek zorunda kalmışlardır. Açıklama mantıksızdı ama İsrail’in öfkesi büyüktü. Bu yüzden azarlardan bıkmış olanlar son dershane olayında patladı: “Erdoğan, Fir’avun’dur ve Fir’avunlar sizden memnun değilse doğru yoldasınız.”

İlk başta 7 Şubat Darbesiyle hükümeti, hukuk (!) üzerinden devirmeye çalıştılar. Olmayınca Taksim planlandı. Taksim’de tutmayınca silahlı saldırı dönemi başlayacak. Ama önce hükümetin yıpranması lazım.

Hükümet Ergenekon’un bu koluna ne yapmalı? Terörle Mücadele Kanunu’nu kaldırmalı. Unutulmamalıdır ki, bunlar TMK vesilesiyle hükümetle Kürtler arasına bariyer kurdular. Devlet ile Kürtler (PKK demedim zaten eğer Kürtlere zulmedilmese PKK, Türk Solu gibi zavallı bir harekete dönüşürdü) beraber hareket ederse Ergenekon ağır bir darbe yiyecektir. TMK vesilesiyle, bu Ergenekon’un kolu Emniyet ve Yargı’ya sızmıştır.

Yakında AK Parti’nin kasetleri ve AK Parti’den ayrılacaklar çıkacaktır. Bunlar çıktığı zamanda anlayacağız ki, Ergenekon’un yeşil kolu çok önceden bu işleri planlamışlardır. Öyleyse ön almakta fayda vardır. Devlet, fil gibi bodoslama uluslararası çetelerin üzerine gitmemelidir. Casusluk gibi işlemler yapmak yeterli olacaktır.

Sonuç: Hükümet, yalnız bırakılmamalıdır. Çünkü hükümetin savaşı İsrail iledir. Karşı tarafın oyunlarına kanılmamalıdır.