ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Selçuklu’nun sanat zenginliği: Kubad Abad

Ahmet Yuran

09 Nisan 2013 Salı 19:08
  • A
  • A

Anadolu’da tarihin derinliklerinde onlarca medeniyet hüküm sürmüş ve bu medeniyetler geleceğe imzalarını yaptıkları eserlerle atmışlardır. Hititleri Çorum’la, Frigleri Afyonkarahisar’la, Selçukluları Konya ile ve Osmanlıları İstanbul’la özdeşleştiririz. Bunlar sadece pazılın küçük parçalarıdır. Anadolu’nun her alanında Doğu Roma İmparatorluğu’nun izlerini görebiliriz. İzmir denince akla gelen Efes Antik Şehri’dir. Çanakkale’de Truva, daha uzaklara gittiğimizde Çatalhöyük, Alacahöyük gibi tarih öncesi devirlerdeki yerleşimlerle bezenen bir tuvale benzer Anadolu. Anadolu’da hüküm süren medeniyetlerin en önemlilerinde birisi şüphesiz Anadolu Selçuklu Devleti’dir. Türkleri Anadolu’daki imar ve iskân politikasının temelini onlar atmıştır. Var olan (Bizans) medeniyetin hem topraklarını ele geçirip üstelik halkın birçoğunu da İslamlaştıran bir medeniyetin ‘ Sanat ve Siyasetinin’ ne derece üstün ve etkin olduğunu günümüze bıraktıkları eserlerden anlayabiliriz.

Kubad Abad, Anadolu Selçuklu devrinde Alaeddin Keykubad tarafından (1220-1236) yaptırılmış bir saray külliyesidir. Kelime anlamı olarak ‘Kubad’ Alaeddin’in ismini temsil eder, ‘Abad’ ise yer, mekan anlamı taşır. Bu saray külliyesini önemli kılan unsur Selçulular’ın planı bilinen tek saray külliyesi olmasıdır. Bu önem bir medeniyetin Anadolu’daki ilk temsilcisi olmasıdır. Gaznelileri Leşker-i Bazar Sarayı’ndan bu yana devam eden geleneksel Türk mimarisi Kubad Abad Sarayıyla Selçuklulardan Osmanlı’ya taşınıp Edirne Sarayı ve Topkapı Sarayına öncülük etmiştir. Daha sonra Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı gibi ülkenin yönetildiği yapılardır. Bu geleneğin en son örneği ise Çankaya Köşkü’dür.

Selçuklular’da Sanat Anlayışına Kısa Bir Bakış

Selçukluların Orta Asya’dan beridir süregelen bir sanat anlayışı vardı. Bu anlayışın, geleneğin devamı çinilerde, fresklerde, metal ve cam eserlerde örneklerini görebiliriz. Rumiler, palmetler, insan ve hayvan figürleri toplumun sanat ve bakış açısını yansıtmaktadır. Kubad Abad Sarayı’ndaki çiniler, dönemin zevkini ve ne denli özgür yaklaşımlarla yapıldığının göstergesidir. Dönemin sanatçıları, doğada gördükleri bitkileri, hayvanları, kendi gelenekleri ve göreneklerine dair birçok öğeyi çinilerine resmetmişlerdir. Resimlerdeki çiniler Suriye ve Türkmenistan bölgelerindeki çini geleneğinin Anadolu’daki uzantısıdır. Bu resimdeki yıldız haç bütünlüğü Saray Külliyesinin duvarlarını süslemekteydi. Her figürün bir anlamı vardır. Üstelik figürlerin içine ayrı anlamlar katarak geleneklerini resmetmişlerdir. Örneğin figürün elinde balık varsa bu bereketi ve bolluğu sembolize eder. Eğer figür at üstündeyse bir şehzadeyi ya da savaşçıyı temsil eder. Atın kuyruğu örülü ise savaşçının hiç yenilmediğini gösterir. Tavus kuşu cenneti, çift başlı kartal ise hükümdarın kudretini, gücünü sembolize eder. Ayrıca haç biçimli çiniler hep tartışma konusu olmuştur. Sadece çini için değil Anadolu’da birçok yapıda buna benzer geometrik motifler dikkati çeker. Haç bugün Hıristiyanlıkla özdeşleşmiştir. Fakat bu biçim sadece onlara özgü değildir. Türkler bu süslemeyi Orta Asya’dan beri kullanmaktadır. Eski Gök Tanrı inancında kutsal sayılan yönleri sembolize ederdi. Ayrıca Haç’ı Mısırlılarda kullanmıştır. Kısacası haç sembolü sadece dinle bağdaştırılmamalıdır. Türklerin kendi sanat anlayışında Orta Asya’dan getirdikleri bir süsleme geleneğidir. Ziyaretçiler Beyşehir’e gelip ziyaret ettiğinde hep hüsranla karşılaşırlar. Resimlerde, müzelerde ve kitaplarda gördükleri çinileri Saray odalarında da görmek istemişlerdir. Bu şu anki şartlara göre imkânsız gibi görünmektedir. Uzun yıllardır süren bir kazı çalışması halen devam etmektedir.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.