ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Lübnan Hizbullah'ının ihanetleri

Ahmet Balki

16 Mayıs 2013 Perşembe 11:43
  • A
  • A

Suriye’de Baas Rejimi ile müslümanları öldüren adeta müslüman soykırımı yapan Hizbullah Terör Örgütü’nü tanımak zaruri. Türkiye ve diğer İslam Coğrafyalarında terör eylemleri düzenleme kapasitesine sahiptir. Bu sebeple bu dünyanın en vahşi ve üçkâğıtçı terör örgütünü tanımak zaruridir.

Hizbullah Terör Örgütü, Emel Örgütü’nden doğan bir şebekedir. Humeyni’nin talebesi olan Musa Sadr, Emel Örgütü’nün kurucusudur. Amacı bölgesel mezhep hâkimiyeti kurmaktır. Musa Sadr, Lübnan’ın İsrail ile barış içinde olduğunu söyleyip Filistinlilerin sulhu bozmasının caiz olmadığını söylemiştir. Sadece söylemekle kalmamış, Beyrut’ta bulunan Filistin Kampları’na yabani hayvanlar gibi saldırmıştır.

1971 yılında Suriye’de iktidara geçen Hafız Esed ve taraftarlarının Hz. Ali (ra) Efendimizi “ilah” olarak görmesine rağmen Musa Sadr, Nusayrilerin müslüman olduğunu iddia etmiştir. Makyevelizm İdeolojisini baş tacı eden Sadr, başta ABD olmak üzere İslam Dışı her grup ve güçle anlaşarak Müslümanlara karşı komplolar düzenlemeye çalışmıştır. İfrit bir ahlaka sahip olan Sadr’ın tavır ve davranışları örgütünün de bölünmesine neden olmuştur. İşte tam da bu vasatta İran Devleti, Lübnan’da Emel Örgütü’nün bölünen unsurlarından oluşan ve liderliğini Abbas Musavi’nin yapacağı Hizbullah Terör Örgütü kurulmuştur.

Hizbullah Terör Örgütü’nün esas etkinliği İslam Âlimi Şeyh Hasan Halid’in şehit edilmesi ile zirveye taşınmıştır. Başlıca gelir kaynağı kara para aklama, uyuşturucu ticareti ve silah tüccarlığıdır. Kuveyt’te yayınlanan Kuveyt Es- Siyase Gazetesi, Hizbullah’ın uyuşturucu kaçakçılığının Lübnan Hükümeti’ni bile rahatsız ettiğini haberleştirmiştir.

1996 yılında İsrail’in Lübnan’a tecavüzü sonucu, o zamanlar en örgütlü güç olan Hizbullah, “vatan savunması” adına tüm müslümanları “vahdet” ve cihada çağırarak Hizbullah Örgütü saflarında İsrail ile savaşmanın dini ve milli bir görev olduğunu yaymıştır. Davete Sünni Müslümanlar hemen icabet etmiştir. Hatta örgüt saflarında \%38 Sünni, \%25 Şii, \%20 Dürzî ve \%17 Hıristiyan güçler savaşmışladır. Harpte başarı kazanılınca Hizbullah, “vahdet” söylemlerini unutmuş ve kazanımlarını müslümanlar üzerine baskıya dönüştürmüştür. Artık müslümanlar ya akide de Hizbullah’ın safına katılacak ya da öleceklerdi. Ama Hizbullah Örgütü’nün hesaplamadığı bir unsur vardı: Lübnan Başbakanı Refik Hariri, müslümanları Hizbullah’a yem etmeye hiç de niyetli değildi.

2005 yılına kadar Refik Hariri, Hizbullah güçlerinin müslümanları öldürmesine izin vermedi. İran, Hizbullah ve Suriye suç şebekesi, bu yıl Refik Hariri’ye suikast düzenleyerek ortadan kaldırdı. Artık ortalık güllük gülistanlıktı. Ama Lübnan Halkı, büyük bir gösteri yaparak ülkeye çöreklenen Suriye Devleti’nin ordularını Lübnan’dan çekmesini istiyordu. Gerginlik had safhadaydı. Nihayet Hizbullah Örgütü, nasılsa ileride bir şeytanlık daha yaparım diye Suriye Güçlerinin Lübnan’dan çekilmesine razı oldu.

2006 yılı Hizbullah Terör Örgütü, İsrail askerlerini kaçırıp bazılarını öldürdü. İsrail ise buna karşılık tüm Lübnan’ı bombaladı ama bir tek Hizbullah merkezlerini vuramadı. Hizbullah, kimsenin burnunu bile kanatmayan füzelerini İsrail’e gönderdi ama İsrail bu füzeleri de engelleyemedi. (!) İşte fırsat yine gelmişti. Savaştan diri olarak çıkan Hizbullah yapması gereken tek şey; militanlarının İsrail’e karşı müthiş direnişlerinin lakırdılarını seslendirmek. Etkili de oldu hikâyeler, terör örgütü Lübnan’da artık bir kahramandı. Artistler rolünü iyi oynamıştı.

Hizbullah derhal Lübnan’da darbe hazırlığına girişse de Lübnan Hükümeti’nin başı Velid Canpolat, Nasrallah’a boyun eğmedi. Bunun üzerine örgüt, Beyrut’u kuşatarak buradaki Sünnileri öldüreceği tehdidinde bulundu. Ama yine de halk Hizbullah teröristlerine boyun eğmedi. Halkla savaşmaya cesaret edemeyen Hizbullah Örgütü, yeniden demokratik seçimlere girmeye karar verdi. 2009 yılındaki seçimlerde Hizbullah Örgütü büyük bir gafa imza attı. Nasrallah seçim konuşmasında şunları söyledi:

“Bildiğim kadarıyla İran, özellikle de muhaterem İmam Hamaney, Lübnan’dan hiçbir şeyi eksik etmeyecektir.” Bu sözler Yani Hizbullah, bana boyun eğmezseniz İran ile üzerinize saldırırım tehdidinde bulundu. Bu tehdit ters tepki uyandırdı ve Lübnan Halkı Hizbullah teröristlerini hükümet yapmadı.

Bundan birkaç yıl önce kahraman sanılan Hizbullah Terör Örgütü’nün Suriye’de maskesi düştü. Suriye Halkı ile yaptığı mücadelede dişe dokunur bir zafer de kazanamıyorlar. Sadece çocuk ve kadınlara karşı çok cesurlar. Dahası maskeleri düştü.

YORUM YAZ
TOPLAM 2 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - ÖZGÜR DENİZ:08 Ağustos 2013, Perşembe 05:21

  • - MUHAMMEDİ:21 Mayıs 2013, Salı 08:40