ÖNE ÇIKANLAR :
EKONOMİTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 07 Ekim 2014 Salı 16:15

Soğan hem cebi hem gözü yakacak

Soğan hem cebi hem gözü yakacak

1,9 milyon ton olan 2013 yılı kuru soğan üretiminin bu yıl 1,8 milyon tonun altında kalacağını tahmini yapılıyor.


Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Amasya gibi bazı illerde dolunun, Ankara gibi bazı illerde ise kuraklığın soğan hasadını olumsuz etkilediğini bildirerek, “1,9 milyon ton olan 2013 yılı kuru soğan üretiminin bu yıl 1,8 milyon tonun altında kalacağını tahmini yapılıyor.” dedi.

Bayraktar, hasadın sona yaklaştığı kışlık soğanla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’de yetiştirilen en önemli yumru ve kök sebzelerden birinin de kuru soğan olduğunu belirtti. Bugün hemen hemen bütün yemeklerde kullanıldığı dikkate alındığında kuru soğanın mutfakların temel ürünlerinden biri olduğuna dikkati çeken Bayraktar, sofraların temel ürünlerinden olan soğanda Türkiye’deki üretimin dalgalı bir seyir izlediği bilgisini verdi. Kuru soğanda üretimin bazı yıllar, 2011 yılında olduğu gibi 2,1 milyon tonun üzerinde gerçekleştiğini, bazı yıllar ise, 2012 yılında olduğu gibi 1,7 milyon tonlara kadar indiğini bildiren Bayraktar, “2000 yılında 2,2 milyon ton olan kuru soğan üretimi, 2013 yılında 1,9 milyon ton düzeyinde gerçekleşti. Yine 2000 yılında 1 milyon dekar olan kuru soğan ekim alanı, 2013 yılında 616 bin 324 dekara indi. Birinci tahmin verilerine göre, üretim, bu yıl 1 milyon 785 bin tonda kalacak. Tabii bu ilk tahmin. Hasat tamamlanınca durum daha net ortaya çıkacak.” dedi.

ÜRETİMDE ANKARA BİRİNCİ, AMASYA İKİNCİ

Ankara, Karaman, Hatay illerin taze soğan, Ankara ve Amasya illerinin ise kuru soğan üretiminde ilk sıraları paylaştığı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kuru soğan üretiminde yüzde 22,5’lik payla Ankara birinci. Bu ili yüzde 16,5 ile Amasya, yüzde 9,2 ile Eskişehir, yüzde 8,6 ile Hatay, yüzde 7,9 ile Adana, yüzde 5,8 ile Çorum, yüzde 4,8 ile Tokat, yüzde 4,2 ile Bursa İlimiz izlemektedir. Hatay ve Adana illerimizde daha çok yazlık soğan üretimi yapılırken, Amasya ve Ankara illerimizde kışlık soğan üretilmektedir. 2014 yılında yaşanan doğal afetler pek çok üründe üretimi olumsuz etkilemiş, rekoltede düşüşler yaşanmıştır. Etkilenen ürünlerden biri de soğandır. Hasadın sonuna gelindiği Amasya ilimizde yaşanan dolu ürünlere zarar verirken, hasadın devam ettiği Ankara’da yaşanan kuraklık rekolteyi olumsuz etkiledi.”

“ÜRETİM PLANLAMASI OLMAMASI ÖNEMLİ BİR SORUN”

Soğan üretiminde üretim planlamasının olmamasının önemli bir sorun olarak ortada durduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Üretim planlamasının olmayışı üretimde dalgalanmalara neden olmaktadır. Bu durum fiyatlara yansımakta, bir önceki sezonda oluşan fiyat durumuna göre üretime karar verilmesi, piyasalardaki dengesizliği de beraberinde getirmektedir. Bu yıl olduğu gibi zaman zaman yaşanan doğal afetler de üretimde dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu durum doğal olarak fiyatlara yansımaktadır. Geçen yıl kilogramı 34 kuruştan alıcı bulan kuru soğan, rekoltedeki düşüş nedeniyle Eylül ayı itibarıyla 50 kuruştan alıcı bulmuştur. Binbir emekle üretim gerçekleştiren üreticinin elinden 50 kuruşa alınan soğan, tüketiciye ulaşıncaya kadar 3 kata varan oranlarda artış göstermektedir. Hasat döneminde pazara arz edilen ürün fazlalığı, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta; üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde de var olan talebin karşılanamaması durumunda fiyatlar yükselmektedir.
Soğan hasadının devam ettiği şu günlerde, planlı ve sürdürülebilir bir üretimin gerçekleşmesi üreticilerimizin en büyük beklentisidir. Üretimde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde, düşük fiyat nedeniyle üretici mağdur olurken, arzın daraldığı dönemde, yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olmaktadır.”

“YETERLİ ÖRGÜTLENME OLMAMASI SORUNLARI DAHA DA DERİNLEŞTİRİYOR”

Üreticilerin ekonomik açıdan yeterince örgütlenememesi nedeniyle pazarlık güçleri olmadığını, bunun yapıda yaşanan sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayan Bayraktar, “Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenmeyle mümkündür. Bu nedenledir ki Tarımsal Üretici Birlikleri’ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmeli, birlikler fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. Üretimde istikrarın sağlanması bakımından üretim planlaması yapılmalı, çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve ihracat miktarına göre belirlenmelidir.” dedi.
 

KAYNAK:
CİHAN
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER