ÖNE ÇIKANLAR :
EKONOMİTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 12 Aralık 2014 Cuma 16:23

Petrol ve doğalgazdaki düşüşün etkisi

Petrol ve doğalgazdaki düşüşün etkisi

Maliye Bakanı Şimşek, "Petrol, doğalgaz fiyatlarının düşmesi, bizim cari açığımızı, orta-uzun vadeli ekonomi görünümümüzü olumlu etkileyecek" dedi.


Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, petrol fiyatlarında yaşanan düşüşe işaret ederek, "Petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık düşüş Türkiye’nin cari açığını neredeyse 5 milyar dolara kadar daraltabiliyor. Dolayısıyla petrol, doğalgaz fiyatlarının düşmesi, bizim cari açığımızı, orta-uzun vadeli ekonomi görünümümüzü olumlu etkileyecek" dedi.

5. Boğaziçi Zirvesi'ndeki konuşması sonrasında katılımcıların sorularını yanıtlayan Şimşek, İslam finansmanı ve islam bankacılığının Türkiye’deki geleceği ve mevcut durumuna ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

"Geleneksel bankacılık açısından yeterli sayıda banka var Türkiye’de. Beklenen büyüme her zamanki gibi olacak, çok büyük bir ileri gitme beklemiyoruz ama islam bankacılığında Türkiye’de muazzam bir yer var hala. Yasal çerçeve açısından gereken her şey yapıldı, bu konuda gelecek parlak. İslam finansmanında bir yukarı gidiş var. Küresel krizin nedenlerinden bir tanesi açgözlülük ve bazı mali ürünlerin asimetrik yapısı olmuştur. İslam finansmanında temel nokta, kar ve zarar paylaşımı anlaşması. Bu, sistemi bu tür büyük şoklara karşı daha dirençli kılacak. Dolayısıyla islam finansı sermaye piyasalarımızın, finans sistemimizin bir parçası olduğu zaman geleneksel mali şoklara karşı daha dirençli yapacaktır.”

Katılımcıların enerji piyasası ve petrol fiyatlarında yaşanan düşüşle ilgili sorularını yanıtlayan Şimşek, "Petrol fiyatlarında, uluslararası enerji fiyatlarında, emtia fiyatlarında düşüş, genel olarak gelişmekte olan ülkeler için oldukça olumsuz bir trend. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir kısmının ihracatının önemli bir kısmı emtiadan oluşuyor. Dolayısıyla emtia fiyatlarının düşmesi, gelişmekte olan ülkeler için kötü bir haber. Türkiye için tam tersi söz konusu. Doğrudan etki itibariyle tam tersi. Türkiye’nin cari açık sorunu var. Petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık düşüş Türkiye’nin cari açığını neredeyse 5 milyar dolara kadar daraltabiliyor. Dolayısıyla petrol, doğalgaz fiyatlarının düşmesi, bizim cari açığımızı, orta-uzun vadeli ekonomi görünümümüzü olumlu etkileyecek" diye konuştu.

Genel anlamda da emtia fiyatlarının düşmesinin enflasyon, cari açık ve büyüme açısından Türkiye için iyi bir haber olduğuna işaret eden Şimşek, şöyle dedi:

“Ama şunu da görmemiz lazım; bizim çevre ülkelerinin geliri de önemli ölçüde emtiadan oluşuyor. Bu ülkelerden de bir miktar talebin düşmesi ihitmali var ama bunun başlangıç itibariyle sınırlı olacağı kanısındayız. Bölgeyle ticaretimiz son yıllarda arttı ama sınırlı, dolaylı etkisi kısmen olumsuz fakat doğrudan etkisi olumlu, net-net etkisi ise Türkiye'ye bence olumlu olur ama gelişmeke olan ülkeler için resim çok farklı.”

Levant Bölgesi'nin bugünkü durumu iç açıcı değil

Şimşek, 5. Boğaziçi Zirvesi'nde, Levant Bölgesi'nin bugünkü durumunun iç açıcı olmadığını, bazı bölgelerde yıkım, iç savaş, etnik ve mezhepsel çatışmalar yaşandığını ve milyonlarca insanın göç etmek zorunda kaldığını anlattı.

Ortadoğu'daki bazı coğrafyalardan 20. yüzyılın ortalarındaki Avrupa'dan farksız resimler geldiğini dile getiren Şimşek, "Avrupa, 100. Yıl Savaşları'nı yaşadı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'nda büyük yıkımlar oldu. Buna rağmen sonradan Avrupa Birliği'ni (AB) hem ekonomik hem de siyasi bir proje olarak inşa ettiler. Bir araya gelip, bütün farklılıklarını bir kenara bırakıp daha çok demokrasi, daha çok temel hak ve özgürlük ve daha çok bölgesel ticaret çerçevesinde dünyaya örnek olacak büyük bir refah bölgesi oluşturdular" diye konuştu.

Son yıllardaki sorunlarına rağmen AB'nin büyük bir başarı projesi olduğunu belirten Şimşek, Levant Bölgesi'nin de yaşadığı olumsuzlukları aşabileceğini ve dünyaya örnek olacak bir bölgesel entegrasyon süreci yaşayabileceğini söyledi.

Bu bölgenin büyük bir potansiyeli bulunduğuna işaret eden Şimşek, "Her şeyden önce çok önemli bir pazar. Türkiye ve MENA bölgesini dikkate alırsanız yaklaşık 4 trilyon dolarlık bir gayri safi yurt içi hasıladan ve 465 milyon nüfustan bahsediyorsunuz ve bu nüfus genç. Bu çok önemli. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde doğru reformları yaparsak bu bölge büyük bir başarı hikayesine dönüşebilir" dedi.

Şimşek, bölge ülkeleri arasındaki ticaretin son derece sınırlı olduğunu ifade ederek, doğal kaynaklar çıkarıldığında Ortadoğu ülkelerinin kendi aralarındaki ticaretin toplam ticaretlerinin yüzde 8'ine denk geldiği bilgisini verdi.

"İstikrar reformla pekişirse anlamlıdır"

Türkiye'nin şu andaki çabaları başarıya ulaşırsa geniş bir coğrafya için muazzam bir ilham kaynağı olacağını vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

"Bizde de etnik sorunlar var. Kürt meselesi var. Biz Kürt meselesini, Alevi meselesini daha çok demokrasi, temel hak ve özgürlük ekseninde çözersek aslında bu coğrafyadaki önemli sorunların çözümü için ilham kaynağı olabilir. Çünkü bu bölgedeki temel sorunların bir boyutu etnik bir boyutu mezhep eksenli çatışmalardır. Aynı zamanda Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bazı temel makro ekonomik sorunlar ile bölgenin karşı karşıya olduğu temel makro ekonomik sorunlar özü itibariyle benzerdir.

Bölgede şu anda siyasi istikrarsızlık var. İstikrar tek başına yetmiyor. Ortadoğu'da 30 yıldır hatta daha uzun süredir ülkeyi yöneten belli kesimler var. Fakat istikrar reformla pekişirse anlamlıdır. Reform olmadan, ülkeyi daha ileri taşıyacak temel hak ve özgürlükleri ve demokrasinin standartlarını iyileştirecek, kaynakları rasyonel ve şeffaf bir şekilde kullanacak bir yönetim tarzı yoksa istikrar olsa da arzulanan sonuçları üretemiyorsunuz. Türkiye bunun tersinin mümkün olduğunu ve doğal kaynak zengini olmadan reform yaparak zenginleşilebileceğinin güzel bir örneğidir."

Şimşek, Türkiye'de siyasi istikrarda sorun olmadığını ve son 1,5 yıldır var olan "kuru gürültü"ye rağmen reformu sürekli canlı tuttuklarını söyledi.

Şu anda G20 ülkeleri arasında en büyük reform programını başlattıklarını anlatan Şimşek, "Bizim zaten bir reform programımız var. O reform programını derinleştiriyoruz, genişletiyoruz ve ikinci nesil reform unsurlarını uygulamaya koyuyoruz. Değişim ve dönüşüm gerektiren 25 alan belirledik. Bunlarla ilgili bin 200'den fazla reform tedbirini uygulamaya koyacağız" diye konuştu.

Bakan Şimşek, birçok ülkenin karşı karşıya olduğu sorun alanlarını kapsayan bu reformların özünde Türkiye'yi daha rekabetçi, verimli ve inovatif hale getirmek olduğunu dile getirdi.

"Yolsuzluk tartışmaları siyasi motivasyonla yapıldı"

Ortadoğu ülkelerinin rekabetten korktuğunu ifade eden Şimşek, "Bu korkuların aşılması lazım. Gümrük Birliği'ne girdiği için Türkiye büyük faydalar elde etti. Bölgesel entegrasyon ve serbest ticaretten birçok ülke korkuyor. Halbuki ülkeler birbirlerini tamamlayıcıdır. Rekabet beraberinde yenilikçilik, verimlilik getirdiği için korkmaya gerek yok. Türkiye'deki reformun en önemli unsurları içeride rekabet ortamını iyileştirmek, ülkenin rekabet gücünü artırmak ve katma değer zincirinde yükselmesini sağlamaktır" diye konuştu.

Uzun vadede refahı belirleyen üç temel faktörün demografik yapı, kurumların kalitesi ve verimlilik olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye'de kurumların kalitesinin yükseldiğini, AB ile müzakere faslını kurumsal altyapının iyileştirilmesinde en önemli değişken olarak gördüklerini dile getirdi.

AB'nin ekim ayında yayınladığı rapora göre Türkiye'nin 27 fasılda aslında AB müktesebatına uyum noktasında ileri düzeyde olduğunu belirten Şimşek, "Yani siyasi blokaj olmasa Türkiye şu an 33 faslın 27'sini açmış, önemli bir kısmını da kapatmış olacak. 33 faslın 30'unda değişik boyutlarda ilerleme söz konusu. Dolayısıyla bütün tartışmalara rağmen Türkiye'de kurumların kalitesi iyileşiyor" dedi.

Türkiye'nin Küresel Rekabet Gücü Endeksi'nde ve İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde de ilerleme kaydettiğini ama bu yetmediği için daha çok reform yapacaklarını aktaran Şimşek, şöyle devam etti:

"Yolsuzluk Algı Endeksi'nde Türkiye 2002'de 102 ülke arasında 65. sıradaydı. Yani yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülke grubundaydık. Şimdi ise yolsuzluk algısının en düşük olduğu ülke grubundayız. Yolsuzlukla mücadelede de Türkiye mesafe kaydetmiştir. Bu seneki tartışmaların önemli bir boyutu siyasi motivasyonlarla yapılmıştır. Ama tabii ki yolsuzluğu sıfırlamış değiliz. Daha çok ve daha güçlü mücadele edeceğiz.

Kürt meselesinde ise 17 aydır çatışma ortamı yok, göreceli bir huzur ortamı var. Bu çok önemli. İlk defa müzakereler bu kadar mesafe katetti. Bazı iniş çıkışlar olabilir ama orta ve uzun vadede bu sorunu daha çok demokrasi, daha çok hak ve özgürlük ekseninde çözülmesi ihtimali ilk defa bu kadar yüksek. Türkiye bu sorunu çözerse hem kendi temel sorununu çözmüş olur hem de bölgeye ilham kaynağı olur. Türkiye, Kürt meselesini çözdüğü takdirde önümüzdeki 20-30 yılda yıllık en az yüzde 1 ilave büyüme potansiyeline sahip. Biz son 30 yıl içerisinde terörle mücadeleye 350 milyar dolar harcadık. Sadece bunu beşeri sermayeye, altyapıya ve verimliliği artıracak üretken yatırımlara aktarırsak Türkiye, büyüme potansiyelini artırır ve bölgesel entegrasyon da cari açığın ciddi şekilde düşmesini sağlar."

"Enerji alanında dışa bağımlılığı azaltacak önemli bir çaba içerisindeyiz"

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, okullaşma oranlarında Türkiye'nin ciddi bir ilerleme içerisinde olduğunu ve eğitimin kalitesinin hızlı bir şekilde arttığını belirterek, bununla yetinmediklerini altyapı yatırımlarına da hız kesmeden devam ettiklerini vurguladı.

Demir yolu çalışmalarında muazzam bir çaba içerisinde olduklarını aktaran Şimşek, "10 bin kilometrelik yüksek hızlı tren inşasında ilerlemeye devam ediyoruz. Yatırımlarımız devam edecek. Havaalanı sayısı ikiye katlandı" dedi.

Bu çağın projeleri olarak geçecek birçok projeyi hayata geçirdiklerine değinen Mehmet Şimşek, şunları kaydetti:

"Sağlıkta da benzer bir şekilde muazzam ilerleme var. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinin 30 yılda başardığını biz sağlıkta devrimle 9 yılda başardık. Bu çok önemli. Ortalama yaş Türkiye'de 77’ye çıktı. Bu sağlıkta devrim sayesinde oldu. İş gücü piyasasında önemli bir reform çabamız var. Kadınların iş gücüne katılım oranı bütün Orta Doğu için önemli bir konudur. Türkiye’de şu an çok hızlı artıyor. Bunun bir tek sebebi var; eğitim. 2002 yılında 100 erkek öğrenciye 91 kız öğrenci düşüyordu, şu anda 100 erkek öğrenciye 102’nin üzerinde kız düşüyor. Bu Cumhurbaşkanımızın ve eşinin uyguladıkları özel programlarla başarıldı. Bunu görmemiz lazım. Türkiye, bu anlamda çok mesafe kat edecek. Şu anda OECD ülkelerinde çalışma çağındaki nüfus yüzde 0,7 artıyor. Türkiye’de yüzde 2’nin üzeri."

Sermaye piyasalarını derinleştirdiklerini ve hızlı bir şekilde mesafe katettiklerini belirten Şimşek, birkaç yıl içerisinde İstanbul'un küresel finans merkezleri arasında çok büyük mesafe aldığının altını çizdi.

Şimşek, özellikle enerji alanında dışa bağımlılığı azaltacak çok önemli bir çaba içerisinde olduklarını vurgulayarak, "Türkiye yerel ve yenilenebilir enerji noktasında büyük çaba içerisinde ve bunu başaracak" dedi.

Katmadeğer zincirinde yukarı çıkmak için Ar-Ge'ye büyük önem verdiklerini anımsatan Şimşek, sözlerini "Ar-Ge'nin milli gelire oranını 2'ye katladık, biz bununla yetinmeyeceğiz 2023'e kadar 3'e katlayacağız. Türkiye, makine teçhizatta Almanya’yla, tasarımda İtalya’yla, turizmde mutlaka Fransa'yla başa baş rekabet edebilecek bir noktaya gelecek. Her konuda Türkiye'de hızlı bir ilerleme var. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede önemli bir başarı sağladık ve devam edeceğiz" diye tamamladı. 

KAYNAK:
AA
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER