ÖNE ÇIKANLAR :
EKONOMİTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 15 Aralık 2014 Pazartesi 13:37

En büyük problem bütçe açıkları değil

En büyük problem bütçe açıkları değil

Başbakan Yardımcısı Babacan, dünya ekonomisinin önündeki en büyük problemin bütçe açıkları değil kredibilite açığı olduğunu belirtti.


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, G20'nin iş dünyası ayağı olan B20'nin (The Business 20) Türkiye'deki ilk toplantısında yaptığı konuşmada, özel sektör eliyle büyümeden ve istihdam oluşturmaktan yana olduklarını ifade etti. 

Küresel ekonomide dengeli, güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme arzu ediliyorsa bunun ancak özel sektörün daha çok yatırım ve ticaret yapması ve daha çok insanı işe almasıyla mümkün olacağını belirten Babacan, kapalı odalarda maliye ve para politikaları ya da yapısal reformlarla ilgili ne karar alınırsa alınsın, eğer iş alemi bu politikaları sahiplenmiyorsa, en önemlisi de güvenmiyorsa büyümenin de istihdamın da mümkün olmadığını söyledi.

Babacan, şu anda dünya ekonomisinin önündeki en önemli konunun güven olduğunu vurgulayarak, "Bir ülkede güven oluştuktan sonra yatırım oluyor, finans kuruluşları ve bankalar daha rahat kredilendirme yapıyor, insanlar daha rahat alışveriş yapıyor. Eğer güven yoksa yatırımcı duruyor, bankalar duruyor, tüketici duruyor ve ekonomi duruyor. Maliye politikalarıyla ne kadar ekonomiyi canlandırmaya çalışırsanız çalışın, merkez bankaları para politikalarında ne kadar genişlemeci çizgi izlerse izlesin, eğer güven yoksa bir ülkede büyüme de istihdam da mümkün değil" diye konuştu.

Babacan, bu nedenle Türkiye olarak G20 dönem başkanlığında kapsayıcılık, uygulama ve ve yatırım kavramlarına önem verdiklerini anlattı.

G20 yapısının dünya nüfusunun 3'te 2'sini, dünya ticaretinin yüzde 75'ini, dünya ekonomik büyüklüğünün de yüzde 85'ini oluşturduğuna işaret eden Babacan, "Yani temsil gücü çok yüksek. Bu nedenledir ki siyasi meşruiyeti çok güçlü. O masa etrafında bir mutabakat oluştuğu anda bilin ki o mutabakat, arkasında güçlü bir siyasi meşruiyet barındırmaktadır. Ama o masa etrafında eğer ülkeler taahhütler ve sözler veriyorsa, bu uygulanmalı. Planlar, programlar, reformlar açıklıyorsunuz, hedefler koyuyorsunuz, bankacılıkla ilgili düzenleme yapıyorsunuz, dünya ticaretiyle ilgili ortak görüş oluşturuyorsunuz, ama eğer bunlar uygulanmazsa o zaman kredibilite açığı meydana geliyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Bugün itibariyle dünya ekonomisinin önündeki en büyük problemin bütçe açıkları değil kredibilite açığıdır" diyen Babacan, kredibilite açığı ne kadar çabuk kapatılırsa güvenin o kadar hızlı oluşacağını ve bu güvenin güçlü ve sürdürülebilir bir büyümeyi arkasından getireceğini ifade etti.

"G20'deki taahhütlerle ilgili bir izleme mekanizması kuracağız" 

G20 ülkelerinin yapısal reformlarla alakalı geçen dönemde yaklaşık bin taahhütte bulunduğunu aktaran Babacan, şunları kaydetti:

"Güçlü büyüme çerçevesini gerçekleştirebilmek için her ülke önümüzdeki yıllarda neler yapacağını ortaya koydu. OECD ve Uluslararası Para Fonu da yaptığı analizlerde, 'Eğer, bu ülkeler verdikleri sözü tutarlarsa, 2018 sonunda dünya ekonomisi, hiçbir şey yapmadığımız senaryolarla mukayese ettiğimizde yüzde 2 daha fazla büyüyecek. Bu rakam 2 trilyon dolarlık ilave bir ekonomik büyüklük. Biz şu anda bununla alakalı bir izleme mekanizması oluşturuyoruz. Uluslararası kuruluşlarla da beraber çalışarak ülkelerin reformlarını şeffaf bir şekilde izleyebilmek ve 'Ya uygula ya izah et' yaklaşımıyla bu reformlarla ilgili ilave bir sorumluluk, bir hesap verebilirlik bakışını getirmek istiyoruz."

Başbakan Yardımcısı Babacan, G20 bakışlarındaki önemli bir konunun da kapsayıcılık olduğunu belirtti. Babacan, şöyle devam etti:

"Kapsayıcılık ülke içinde ya da dünya genelinde olabilir. Ülke içindeki kapsayıcılığa baktığımızda, büyüme gerçekten istihdam üreten bir büyüme mi? Büyüme o ülkenin gelir dağılımını daha düzgün hale mi getiriyor yoksa bozuyor mu? Büyümeyle beraber ülkedeki yoksulluk gerçekten azalıyor mu? Büyüme daha iyi eğitim ve sağlık hizmetleri olarak o ülkede yaşayanlara yansıyor mu? Politikalar orta ve küçük boyutlu işletmeleri yeterince dikkate alıyor mu? Ya da dünya genelindeki büyümeden gerçekten dünya nüfusunun geniş bir kesimi mi yoksa daha küçük bir kesim mi yararlanıyor? Özellikle G20 dışında kalan ülkelerle, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerle ilgili problemleri, konuları başlıkları yeterince G20 masasına taşıyor muyuz? Bütün bunlar üzerinde yoğun çalışacağımız konular olacak."

Bir yandan KOBİ, bir yandan da düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler temalarıyla daha kapsayıcı bir büyümeyi elde etmeye çalışacaklarına değinen Babacan, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerde KOBİ'leri dikkate alan politikalar uygulandığında bunun topyekun büyümeye tekrar yardımcı olacağını ifade etti. 

KOBİ'lerin pek çok ülkede istihdamın önemli bir bölümünü oluşturduğuna dikkati çeken Babacan, "Yenilikçilik ve girişimcilikte de KOBİ'ler çok ön planda. Biz istiyoruz ki küçük ve orta boyutlu işletmeler, G20'nin her gündem maddesinin altında dikkate alınsın ve her bir gündem maddesinde 'KOBİ'ler için ne yapıyoruz' sorusunu kendimize soralım" dedi. 

Uluslararası Ticaret Odası'yla (ICC) Küresel KOBİ Forumu oluşturulması konusunda görüştüklerini ve bu fikrin kabul edildiğini belirten Babacan, bunun sadece Türkiye'nin dönem başkanlığı açısından değil kalıcı bir platform olmasını istediklerini söyledi. 

Babacan, bütün ülkelerden gelecek KOBİ temsilcilerinden oluşacak Küresel KOBİ Forumu'nun uluslararası pek çok platformda KOBİ'lerin problemlerini, ihtiyaçlarını ve görüşlerini seslendirerek KOBİ'lerin sesi olacağını ifade etti.

Babacan, Türkiye dönem başkanlığının vurgu yapacağı önemli konulardan birinin yatırım olduğunu dile getirdi.

Yatırımların hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için son derece önemli olduğunu ve yapılan süre içinde ekonomiye fayda sağladığını belirtenBabacan, şöyle devam etti:

"Yani orada istihdam oluşuyor, büyümeye katkı sağlıyor. Ama eğer bu yatırımlar akıllıca yapılan yatırımlarsa, yıllarca yine ekonomik aktiviteye katkı veriyor, verimliliği artırıyor. Bütçesinden imkanı olan bütçe hedeflerini bozmayacak şekilde altyapı yatırımlarına daha fazla kaynak ayıracak ülkeler olduğunu biliyoruz.

Öte yandan kendi bütçe kaynakları sınırlı olan ülkelerde ise özel sektörün daha çok altyapı yatırımlarına katılması, kamu-özel ortaklığı, yap-işlet ve yap-işlet-devret gibi modellerle özel sektörün daha çok altyapı yatırımlarının içinde olmasını önemsiyoruz. Bunun içindir ki Dünya Bankası'na bir görev verdik. Dedik ki; 'siz altyapı yatırımlarını özel sektörün nasıl daha çok işin içinde olabileceğiyle ilgili standartlar oluşturun, yani proje formatları tutun ve bu formatlara uygun yapılan projeler için kendiniz de küçük de olsa bir kaynak ayırın'..."

 Babacan, burada, uluslararası standartlarda kamu-özel ortaklığı firmaları oluşturmayı ve bir akreditasyon mekanizmasıyla uluslararası kaynaklardan bu projelere daha kolay imkan sağlayabilmeyi amaçladıklarını söyledi.

"Projelerin menkul kıymetleştirilmesine önem vereceğiz"

Ali Babacan, emeklilik fonlarının ya da bazı ülkelerin sahip olduğu ülke fonlarının sağlam ve uzun vadeli yatırım yapabileceği yerler aradığını dile getirdi.

Bu konuda imkanların geniş olduğunu belirtenBabacan, "Yeter ki güven oluşsun. Bu güvenin oluşması için standartlaşma ve bu projelerin menkul kıymetleştirilmesi, 2015 yılında önem vereceğimiz bir konu olacaktır" diye konuştu.

Babacan, bütün bunlar gerçekleştiğinde dünya ekonomisinin daha sıhhatli büyüyeceğine ve istihdamın güçlü oluşacağına inandıklarını ifade etti.

G20 çalışmalarında, B20'nin ve L20'nin yanı sıra düşünce kuruluşlarının bir araya geldiği T20 ve gençlerin bir araya geldiği Y20'nin bulunduğunu aktaran Babacan, bütün bu süreçleri önemsediklerini ve her birinden G20 çalışmalarına büyük katkılar geleceğini söyledi.

Türkiye dönem başkanlığında kadınlara yönelik olarak W20 başlıklı yeni bir hat açmak istediklerinin bilgisini veren Babacan, şöyle devam etti:

"Kadınların iş dünyasındaki etkinliğinin artması için daha fazla ne yapabiliriz? G20 üyesi ülkeler, G20 üyesi olmayan ülkelerle yakın çalışıp, bu konuda neler yapmalıyız? G20 masasında bakanlar, merkez bankası başkanları ve nihayetinde liderler, bu konuda hangi kararları almalı? Bunun da son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Henüz '20 ülkenin 20'si ile de mutabakat sağladık' noktasında değiliz. Ama bunu son bir aydır güçlü şekilde dillendiriyoruz. 

B20'nin altında ya da ayrı bir W20 hattının faydalı olacağına inanıyoruz. Nihayetinde istihdam açısından ve küresel ekonominin daha güçlü büyümesi açısından da bu önemli. Çünkü kadınların işgücüne katılım oranı arttıkça o ülkede verimlilik artıyor ve nihayetinde büyüme artıyor. Bunu da dönem başkanlığımızın aynı Küresel KOBİ Forumu gibi bir yeniliği olarak başlatmayı ve G20'nin kalıcı hatlarından biri olmasını istiyoruz."

"Daha güçlü büyüme için yapısal reformlara odaklanılmalı"

Ali Babacan, dünya ekonomisinin zor dönemlerden geçtiğini, 2008-2009 krizinin etkilerinin hala atlatılamadığını belirterek, dünyada hala güçlü ve sürdürülebilir bir büyümeden bahsedilemediğini söyledi.

Şu anda ABD ekonomisinin, gelişmiş ekonomilere bakıldığında daha hızlı toparlandığını aktaran Babacan, "Belki işsizlik düşüyor gibi görünüyor ama orada dahi işsizliğin düşmesinin ağırlıklı olarak işgücüne katılımın düşmesinden kaynaklandığını görüyoruz. Uzun süreli işsizlik ve işgücünden geri çekilme, orada dahi bir problem alanı. Önümüzdeki dönemde Fed'in bu toparlanmayla beraber atacağı adımlar sadece ABD ekonomisi değil dünya ekonomisi için de önemli olacaktır. Bu adımların son derece dikkatle ve yayılma etkileri de dikkate alınarak atılması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Avrupa'da ise toparlanmanın zayıf, kırılgan ve ülkeden ülkeye farklılık içerdiğine işaret eden Babacan, daha güçlü bir büyüme için pek çok Avrupa ülkesinin yapısal reformlara odaklanması gerektiğini vurguladı.

Babacan, pek çok ülkede artık maliye politikasının alanının tükendiğine, para politikalarında artık ne kadar genişlemeye gidilirse gidilsin sonucun alınamadığı bir noktaya gelindiğine, yani etkinliğin azaldığına işaret etti.

Para aktarım mekanizmalarının özellikle Avrupa'da çok iyi çalışmadığına dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:

"Avrupa Merkez Bankası'nın sağladığı likiditenin finansman kanallarından doğrudan tüketiciye, üreticiye yansıması ve bunun gerçekten büyüme, istihdam olarak geri dönmesi hala sağlanabilmiş değil. Japonya'da ise yapısal reform ayağı bundan sonraki dönemde son derece önemli olacak. Japon ekonomisi tekrar resesyona girdi. Buradan çıkması ancak yapısal reformlarla mümkün olacak. Dolayısıyla bu dönem gelişmiş ekonomiler açısından kolay bir dönem olmayacak.

Gelişmekte olan ekonomilerin ise büyüme hızı, geçtiğimiz 10 yıla göre daha düşük gidiyor. Gelecek 10 yılın büyüme oranları, geçmiş 10 yıla göre biraz daha düşük olacak. Ancak bu düşük büyüme oranları, yine de gelişmiş ekonomilerden çok daha yüksek rakamlar gösterecek. Dolayısıyla dinamizm, büyüme diyorsak yine gelişmekte olan ekonomiler önemli tercih alanı olmaya devam edecek."

"Kararların sahiplenilmesi için görüşlerinizi alacağız"

Ali Babacan, bundan sonraki dönemde B20'nin G20'ye ne söyleyeceğinin önemli olduğunu vurgulayarak, "G20'de yaptığımız çalışmaları sizinle paylaşacağız. Daha sonra bu çalışmalarla ilgili sizin görüşlerinizi alacağız. Ayrıca sizlerden gelecek ilave görüşleri alacağız ki G20 masasında konuştuklarımız uygulanabilir şeyler olsun. Ya da orada aldığımız kararlar sahiplenilmiş kararlar olsun" diye konuştu.

Babacan, sahiplenilmemiş politikaların gerçeklerden kopuk şekilde bir kenarda kaldığı ve pek çok ülkedeki başarısızlığın temelinde bunun yattığı değerlendirmesinde bulundu.

Bunun için hem B20 yapısına hem de B20 Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na ve kurduğu ekibe güvendiklerinin altını çizen Babacan, güçlü bir yönlendirme komitesinin olduğunu ve burada Türkiye'deki iş dünyasının güçlü bütün örgüt ve belli başlı şirketlerinin temsil edildiğini aktardı.

B20 ekibinin Türk iş dünyasını çok güçlü şekilde temsil ettiğini vurgulayan Babacan, "Diğer ülkelerin B20 yapılarıyla çok yakın çalışacaklar. Ama dediğim gibi G20 üyesi olmayan ülkelerin iş dünyasıyla da bir çalışma, kaynaşma olsun istiyoruz ki alınan kararlar ve yapılan işler tüm dünyaya faydalı olsun" diye konuştu.

KAYNAK:
AA
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER