Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Çiftlik Şubesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Şimşek, çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hakkında bilgi verdi. Şimşek, “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocukluk döneminde yaygın olarak görülen bir sorundur. Tüm okul çağı çocuklarında görülebilen bir bozukluk olduğundan bu dönemde bulunan üstün yetenekli çocuklarda görülmesi de doğaldır” dedi.
Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Şimşek, “Üstün yetenekli (ÜY) kişiler, bu üç temel bileşeni geliştirme yeteneğine sahip ve bunları insan performansının değerli alanlarından birinde kullanabilenlerdir. Lovecky ise üstün yetenekliliği, IQ puan› 120’nin üzerinde olan veya birden fazla akademik alanda önemli bir başarı kazanmış olmak olarak tanımlamaktadır. Üstün yetenekli çocuklar, sınıflandırma, belleği kullanma, hatırlama, organize etme gibi meta bilişsel stratejileri daha iyi kullanabilmektedirler. Erken tanımlama bu çocukların yeteneklerinin gelişmesi için çok önemlidir. Üstün yetenekli çocuklarda genel entelektüel yetenek, özel akademik yetenek, üretici düşünme, liderlik yeteneği, görsel veya temsili sanatlar, psikomotor yetenek alanlarında yüksek düzeyde performans ve başarı görülmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ilk kez 1902’de Still tarafından tanımlanmıştır. Still DEHB olan çocukların dikkatsiz, aşırı hareketli, saldırgan, disipline direnç gösteren, kural tanımayan ve aşırı heyecanlı olduklarını belirtmiştir” diye konuştu.
ÖĞRENME HIZLARI YÜKSEK
DEHB’nin hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite belirtileri gösteren çocukları ifade ettiğini belirten Uzm. Dr. Ali Şimşek, “Başarı ve zekayla ilgili testlerde DEHB’na sahip üstün yetenekli çocuklar birçok basit unsurları kaçırmalarına rağmen daha zor sorulara cevap verebilmektedirler. Başta matematik alanında olmak üzere sayıları bilme, kullanma ve hatırlamada yüksek performans göstermektedirler. DEHB’ye sahip üstün yetenekli çocuklarda okulda başarılı olmak için gerekli olan destekleyici çalışma yeteneklerinin (not alma, taslak çıkarma, fikirleri organize etme, yazma yeteneği) çoğu eksik olsa bile genelde yaşıtlarına göre öğrenme hızları fazladır. Bu çocuklar güçlü yönleriyle ilgili alanlarda ilerlemelerini ve zayıf oldukları yönlerini güçlendirmelerini sağlayacak akademik programlara ihtiyaç duymaktadırlar. İyi oldukları alanlarda çalışmaları için bir rehbere ihtiyaç duyabilirler. Uyarıcı ve karmaşıklık açısından bilişsel ihtiyaçlarını karşılayan olmadan, DEHB’ye sahip üstün yetenekli çocuklar odaklanma ve ilgiyi sürdürme konusunda daha az yeteneğe sahiptirler, çalışma alışkanlıkları azdır. Ayrıca davranışsal ve duygusal problemler oluşturabilirler. Bu nedenle DEHB’ye sahip üstün yetenekli çocuklarla çalışmak için bu çocukların ihtiyaçlarını karşılamak üzere uzman kişilerin olduğu bir grup yaklaşımı gerekmektedir. Küçük sınıfların olduğu uyarıcı bir okul ortamında hafif DEHB’ye sahip birçok üstün yetenekli çocuğun, DEHB semptomlarında büyük değişiklikler olabilmektedir” şeklinde konuştu.
DESTEK ALINMALI
Değerlendirmeler sırasında çocukla kurulan olumlu ilişki de testlerde maksimum performansın gösterilmesini sağladığını ifade eden Uzm.Dr. Ali Şimşek, şunları kaydetti: "Değerlendirme koşulları sabit olduğundan DEHB ve üstün yetenekli çocukların karşılaştırılması mümkündür. Bilişsel ve başarı değerlendirmeleri çocuğun dikkat veya öğrenme ile ilgili zorluğu olup olmadığını ortaya koyacaktır. Öte yandan kişilik testleri de duygusal sorunların (depresyon, kaygı) davranış sorunlarına neden olup olmadığı hakkında bilgi verecektir. Değerlendirme sonrasında bilgi, farklı öğrenme stilleri ve zeka tipleri ile ilgili bilgi aileye verilmelidir. ÜY ve DEHB olan çocuklar birbirleriyle karıştırılabilmektedir. Bu nedenle parlak ve yaratıcı çocuklara DEHB tanısı konulmadan önce uygun uzman değerlendirmesi yapılması gerekmektedir. ÜY çocukların özellikleri akılda tutulmalı ve bir çocuk DEHB açısından değerlendirilirken bu bilgiler akılda bulundurulmalıdır. Ancak her uzmanın da ÜY hakkında yeterli bilgi sahibi olmayabileceği de akılda bulundurulmalıdır. Uygun tanı konulması çok önemlidir ve ebeveyn ile öğretmenlerin bununla ilgili bilgilendirilmesi gerekmektedir ve mutlaka bir uzman doktordan destek alınmalıdır."