ÖNE ÇIKANLAR :
EĞİTİMTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 01 Aralık 2014 Pazartesi 19:35

Onlar KYK’nın özel öğrencileri

Onlar KYKnın özel öğrencileri

KYK yurtlarında kalan doğuştan engelli Bilge Özel ve Büşra Kanat etkileyici hayat hikayelerini Gençlik Spor dergisinin yayınlanacak sayısına anlattı.


Gençlik ve Spor Bakanlığı Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) Genel Müdürlüğü’ne bağlı yurtlarda kalan üniversite öğrencilerinin hikâyeleri oldukça etkileyici, öğrenimlerinin yanında başarılı spor ve sanat hayatlarını devam ettiren Sabancı Kız Yurdu’nun gözdesi iki öğrenci Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın resmi yayın organı Gençlik Spor dergisinin yayınlanacak sayısına hayat hikayelerini anlattı.

Bilge Özel, Gazi üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği üçüncü sınıf öğrencisi. Soyadı gibi özel bir insan Bilge, doğuştan görme engelli, ancak engelleri hiç dert etmeyenlerden. Bilge, çok başarılı bir müzisyen, keman ve piyano çalıyor. Hayata müzikle tutunmuş hedefi akademisyen olmak. Görme Engelli Bilge, babasının da teşvikiyle ilkokulda eğitimini tamamlayabilmek için ailesinden ayrılıp Ankara’ya taşınıyor. O, zor günleri ise şu sözlerle anlatıyor:



’’Babam okuyacaksın başka yolu yok dedi’’

’’İlkokulda ailemden ayrılmak çok zor bir karardı. Çocuk yaştaydım babam okumamı çok istiyordu annem karşı çıktı. Tekrar memleketim Çorum’a döndüm. Okul müdürümüz beni çok destekledi, babam ‘okuyacaksın başka yolu yok’ diyordu. Çoğu aile çocuğunu göndermiyor, şimdi iyi ki de öyle bir ailem varmış diyorum. Eğer okumak için evden ayrılmasaydım çok farklı bir insan olurdum.’’

’’Müzik beni hayata bağlıyor’’

Bilge, küçük yaşlardan beri şarkı söylüyormuş, profesyonel olarak müzikle ilgilenmeye ise ilkokulda başlamış. ’’Önce org çalmaya başladım. Müzik öğretmenim beni piyanoya başlattı. İlkokul 4. Sınıftayken soprano olarak polifonik koraya girdim. Güzel sanatlar lisesinde okuyup, keman çalmaya başladım. Müzik olunca her şeyi unutuyorum. Müzik beni hayata bağlıyor



Keman çok zor bir enstrüman, özellikle görme engelliler için. Yayı nasıl çektiğini görmen gerekiyor. Çok çalışmam gerekti, saatlerce, günlerce, aylarca uğraştım. Evde annem yardımcı oluyordu, 3 buçuk yılda yayı çekmeyi öğrendim. Akademisyen olmak istiyorum. Hedeflerim var, hedeflerim için önüme çıkan tüm engellerle savaşıyorum. Biraz özgüvenle alakalı hiç görmeyen bir kişi de her yere gidebilir. Mücadele etmek gerekiyor. Yılmamak gerekli insanların tutumları farklı olabiliyor. Önemli olan bunlarla her yerde, her zaman mücadele edebilmek.’’



Hayatının büyük bir bölümünü yurtlarda geçirmiş olan Bilge, Üniversitede de kaldığı yurda o kadar çok alışmış ki,hiç zorluk çekmediği şu sözlerle dile getiriyor:

’’Arkadaşlıklar olunca yurt hayatı güzel geçiyor. Devlet yurdu olduğu için güvenli. Burada güvenle kalabiliyoruz, ailelerimiz bizi rahatlıkla bırakabiliyor. Yemekler güzel, özel yurtlarla kıyaslandığında burada yemek çeşidi daha fazla. Bir de yurtlar sıcak oluyor kaloriferlerimiz hep yanıyor. Özel yurtların öyle değil.’’

Bilge, bir dönem sporla da uğraşmış atletizmde Türkiye dereceleri var.



Büşra mühendisliği buz hokeyiyle birleştirmiş

Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği ikinci sınıf öğrencisi Büşra Kanat ise 3 yıl önce üniversiteyi kazanınca, Beypazarı’nda yaşarken ailesinden ayrılıp Ankara’da devlet yurduna yerleşmiş. Hazırlığa başladığı sırada hayatını değiştiren buz hokeyi ile tanışmış. Milli Sporcu olma yolunda ilerleyen Büşra, eğitim ve spor hayatını birleştirip sporcu beslenmesi konusunda uzmanlaşmak istiyor. “Ben buz hokeyini hep merak etmiştim ama başlamak için imkanım olmadı. Üniversite de karşıma çıkınca hiç düşünmeden başladım. Hazırlıktaydık, 100 kişi piste çıktı 20 kişi kaldık. 1 kaleciye ihtiyaç vardı. O an tercihimi kalecilikten yana kullandım” diyor.



“Çok Heyecanlıyım”

Ocak ayında milli takımın Yeni Zelanda ile oynayacağı maçın aday oyuncu kadrosunda olan Büşra, şöyle devam ediyor:

“Daha önce milli takım için yarışmadım çok heyecanlıyım, eğer seçilirsem çok mutlu olacağım. Buz hokeyi için spor geçmişim çok kısa, bu sürede milli takım aday kadrosuna çağrılıyor olmam mutluluk verici. Hem sporu hem okulumu yürütebileceğimi düşünüyorum. Şu anda ilk amacım milli olmak. Daha sonra antrenörlük yapabilirim. Sporcu beslenmesi üzerine yüksek lisans yapmak istiyorum.”



Buz hokeyinin etkileri…

Buz hokeyi bilindiği üzere sert bir spor ama Büşra’yı hiç etkilememiş tersine her maçtan sonra daha da heveslenmiş. Buz hokeyi’nin kendisine ne hissettirdiğini şu sözlerle anlatıyor:

“Takım ruhunun birebir hissedildiği branşlardan bir tanesi. Kaleci arkada duruyor ve 5 oyuncu kaleciye güvenerek öne çıkıyor. Buz hokeyi bana insanları anlayabilmeyi öğretti. Çünkü buzda birbirimizi zor duyarız. Konsantrasyonum arttı, reflekslerimi geliştirdi. Bu derslerime de çok yansıdı. Derslerimi daha kolay anlıyorum ve öğretmenlerimi daha dikkatli dinleyebiliyorum.”



“Olimpiyatlarda ülkemizi temsil edebiliriz”

“Alt yapı yetiştirmemiz gerektiğinin bilincinde bir ülkeyiz” diyen Büşra’nın bir de mesajı var; “Aileler ‘çocuklarımız sakatlanırım mı?’ diye korkmasınlar. Onlar da buzun başına giderek ne kadar eğlenceli bir spor olduğunu görebilirler. Bir kere buza çıkan çocuk bir daha kolay kolay inmek istemiyor. Biz artık olimpiyatlarda da iyi bir yerlere gelebilecek bir ülkeyiz.”

Büşra, okul hayatını, sporunu ve yaşamını yurtta bütünleştirmiş. Haftanın 3 günü antrenmana gidiyor, boş zamanında yurdun tenis kortunda paten kayarak bacaklarını güçlendiriyor. Yurt, onun ikinci evi olmuş, hayatı boyunca görüşeceği sağlam arkadaşlıkların temelini atmış. Büşra’nın yurt hakkındaki düşünceleri ise şöyle oldu:

“Yemeklerden memnunum çünkü ben Protein ağırlıklı besleniyorum. Et yemekleri sürekli çıkıyor ve bu benim için bir avantaj. Her saat yemek var hiç aç kalmıyoruz. Burası çok merkezde, okuluma 10 dakika, antrenman yaptığım yere yakın. Evime giden otobüs de buradan geçiyor. Boş zamanımı tenis kortunda paten kayarak güçlendiriyorum, benim için iyi bir fırsat.



“Devlet yurtları herkesin eşit olduğunu gösteriyor”

Özel yurda vereceğim parayı kendim için kullanıyorum. Özel yurtta; ‘Ben paramla kalıyorum sen bana ne diyebilirsin’ gibi tavırlar ortaya çıkıyor. Burada hepimiz aynı şartlarda, aynı yerde devletin yurtlarında kalıyoruz. Orda 200 lira fazla veren daha iyi bir odada kalıyor. O zaman onun statüsü daha farklı. Devlet yurtları, herkesin eşit olduğunu gösteren güzel bir yer.”

Yurtta arkadaşlığın da çok önemli olduğunu söyleyen Büşra, “Kime ne kadar saygı gösterirsen onlarda o kadar saygı gösterir. Ailem bana bunu öğretti. İlk geldiğim sene benim bölümümden bir ablam vardı. Mezun oldu gitti hala görüşüyoruz. Yurtta ki arkadaşlıklar daha sağlam bence” diyerek yurtta yaşamına devam edecek yeni öğrencilere de, “İlk geldiğinde yemek sırasını, katlardaki kalabalığı görüyor ve karamsarlığa bürünüyor. Öncelikle yeni gelen arkadaşların bu düşünceden ayrılması lazım. Buranın şartlarına ne kadar kısa sürede alışırsa onun için daha güzel olacak” diyor.

(İHA)

KAYNAK:
İHA
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER