ÖNE ÇIKANLAR :
DÜNYATÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 15 Eylül 2013 Pazar 11:33

"Bölge halkı büyük devletlerin çıkarı için savaşıyor"

"Bölge halkı büyük devletlerin çıkarı için savaşıyor"


Ürdün'de yayın yapan Al-Liwa gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bilal Hasan Al-Tal, Orta Doğu'daki halkların büyük devletlerin çıkarı için savaştığını söyledi. Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan Al-Tal, "Bölgedeki birçok sorunun dış müdahalelerden ve çıkar kavgalarından kaynaklandığını düşünüyorum. Orta Doğu'daki halk büyük devletlerin çıkarı için savaşıyor." dedi.

Büyük güçlerin Orta Doğu'yu terk etmesini istediklerini söyleyen Al-Tal, bölge ile ilgili kararları bölge halkının vermesi gerektiğinin altını çizdi. Al-Tal, "Çünkü bölge halkı sorunlarının çözümünü iyi biliyor. Açıkça görülüyor ki bölge insanı arasındaki tefrika ve iç ihtilaflar, yabancıların müdahale gerekçesi olarak kalmaya devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

SURİYE'YE ASKERİ MÜDAHALE ÜRDÜN'Ü ETKİLER

Suriye'ye yönelik askeri operasyonun Ürdün'e yönelik doğrudan etkisi olacağını belirten Al-Tal, "Bunun çeşitli sebepleri var. İlk olarak Ürdün ve Suriye arasındaki doğal ilişkiler. İki kardeş halk arasındaki sınırdan günde binlerce kişi karşılıklı giriş - çıkış yapıyor. Bunun elbet sosyal ve ekonomik boyutu var. Ayrıca sınır bölgesinde aşiretler var. Bunların bir kısmı sınırın bu tarafında diğeri de karşı tarafta yaşıyor. Tabi ki bu durumun insani ve ekonomik yönü var." şeklinde konuştu.

Olası saldırının mülteci akınına neden olacağını kaydeden Bilal Hasan Al-Tal, "Bizim başka bir endişemiz ise Suriye'den Ürdün'e yönelik bir mülteci akını olması. Şu anda Ürdün'de bulunanların sayısı yüz binleri buldu. Bu sayı Ürdün halkı için gerçekten korku verici. Çünkü; Ürdün son 20 yıl içinde bölgede meydana gelen krizler sebebiyle çok büyük insani dalgalara maruz kaldı. Irak'ta, daha önce de Lübnan'da ve Kuveyt'te olan krizlerde Ürdün'e çok sayıda mülteci akını oldu. Tabii ki bu Ürdün'deki hayat şartlarını etkiliyor. Fiyatların yükselmesi, hizmetlerin düşmesine neden oluyor. Kaldı ki biz ekonomik kaynaklar itibarıyla fakir bir ülkeyiz. Örnek verecek olursak Ürdün temel ihtiyaç maddesi su konusunda dünyanın en fakir 10 ülkesinden biri. Kaldı ki su Ürdünlülere yetmiyor. Yüz binlerce kişinin bir anda gelmesi birlikte temel hizmetlerde sıkıntılar oluşturacaktır. Alt yapıda sorunlar yaşanacak. Toplumsal sorunlar baş gösterecek. Genel anlamda bir gerginlik oluşturacaktır. Biz Suriye'de yaşananlardan çok endişe duyuyoruz. Suriye senaryosunun burada tekrarlanmasını istemiyoruz. Suriye'de siyasi olarak sorunun halkın çıkarına olacak şekilde çözülmesini istiyoruz. " diye konuştu.

Bölgede akil insanların önderliğinde bir sürecin başlatılmasını arzu ettiklerini ifade eden Al-Tal, ister siyasi ister düşünürlerden olsun bölge ile ilgili sorunların çözümünün bu ülkenin halkları tarafından ortaya konmasını istediklerini kaydetti.

ÜRDÜN IRAK KRİZİNDE BÜYÜK BİR BEDEL ÖDEDİ

Ürdün'deki mülteci Suriyelilerin Irak ve Filistinliler gibi ülkede kalmaya devam etmeleri durumunu değerlendiren Al- Tal, "Ürdün'deki Filistinlilerin büyük bir kısmı vatandaşlık aldı. Onların durumu Irak ve Suriyelilerden farklı. Daha önce dediğim gibi Ürdün Irak krizinde büyük bir bedel ödedi. Şu ana kadar çok sayıda Iraklı Ürdün'de yaşıyor. İktisadi ve sosyal hayat üzerinde bir baskı oluşturuyorlar. Bu senaryonun Suriyeli kardeşlerimiz ile tekrarlanmasını arzu etmiyoruz. Ürdün'e son iki yılda yüz binlerce Suriyeli geldi. Bazı şehirlerde Suriyelilerin sayısı Ürdünlüleri geçti. Bu başlı başına ekonomik, sosyal ve güvenlik alanında sorun oluşturuyor. Biz bölgenin sorunları çözülerek herkesin kendi ülkesine dönmesini temenni ediyoruz." diye konuştu.

Hiç kimsenin kendi ülkesini terk ederek mülteci durumuna düşmek istemediğini kaydeden Al-Tal, büyük güçlerin insanları buna zorladığını anlattı.

Bölgede askeri bir operasyondan endişe edildiğini aktaran Al-Tal, olası askeri bir operasyonun binlerce masum insanı öldüreceğini ve alt yapıyı da yerle bir edeceğini söyledi.

Al-Tal, "Biz bu senaryoları daha önce kardeş Irak'ta gördük. Çok sayıda bilim insanını, tarihi belgelerini kaybetti. Bu görüntüleri şimdi Suriye'de izliyoruz. Suriye'nin tarihi ve bilim merkezleri yıkıldı. Bu aynı zamanda insanlığın kültür tarihidir. Bu bizim korktuğumuz senaryodur. İstediğimiz senaryo ise bu bölge halkına geleceğini belirleme hakkı verilmesi. Kendi çıkarlarını ve yaşantılarını kendileri belirlesinler. Bu da ancak büyük güçlerin bölgeden elini çekmesi ve bölge halklarının birlik olması ile mümkün olur." şeklinde konuştu.

Al-Tal, "Avrupalılar arasında birlik ve ortak pazar oluşurken, bizim neden olmasın? En azından Orta Doğu'da Arap ve Müslümanların neden birlikteliği olmasın? Suriye krizi öncesi Türkiye, Ürdün, Suriye, Lübnan'ın nasıl bir araya gelerek bir pazar oluşturduklarını gördük. Ticaret kolaylaştı. Çok büyük bir hareketlilik oldu. Bunun genelleşerek büyümesini çok isterdik. Ancak maalesef bu süreç sekteye uğradı." şeklinde sözlerini tamamladı.

KAYNAK:
CİHAN
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER