ÖNE ÇIKANLAR :
YAZARLARTÜMÜ
  • GÜNCELLEME: 25 Nisan 2024 Perşembe 19:33

Kavramlar Neyi Değiştirir ki! - 3

Kavramlar Neyi Değiştirir ki! - 3


Ülkemde, birinci nesil İslamcılığın karakteri “Mehmet Akif Ersoy” ve çağdaşları isimlerin eserlerinden okunarak görülmektedir. İkinci bu çerçevede, Mehmet Akif Ersoy’un eserlerinden okunmaktadır. Burada iddia; siyasal meşruiyet, teknolojik ilerlemenin, dinin siyasi alana çekilmesi, siyasal İslamcılığın söyleminde ana temalardır. Cumhuriyet Devrimini müteakip,  çok partili döneme geçiş, antisiyonizm nidaları, İslam kurumlarını (cami, medrese vs) konuşarak geçmiştir.  

İkinci nesil İslamcılığın siyasal karşılığı kuşkusuz “Milli Görüş” olmuştur. Bu dönemde, modernleşmenin kısmı kabulü ve fakat asli dini gereklerin uygulanması yönünde direngen bir yapı ile toplumdan destek görebilmeyi başarmıştır. Ancak, daha fazla modernleşme, çağın gerkelerine daha fazla uyma iddası ile kendi içerisinden çıkan “yenilikçi” akıma bırakmak zorunda kalmıştır yerini…

Üçüncü nesil ise Ak Partinin “muhafazakar demokrasi” yöntemiyle kamuya arz olunan, “imam hatipli olmak”, “bir cemaate mensup olmak”, “dini ilmilere vakıf olmak” ve “siyasal olarak destek olmak” kavramlarının/argümanlarının çokça kullanıldığı ve kendinden önceki devlet aklını tasfiye sürecine girişmeyle işle başlayan bir süreçtir. Bu süreçte, kendisini meydana getiren ve fakat onlara destek vermeyi kendisine destek veren, cemaat ve liberal grupları ve yine, “ siyasal sol” ile “merkez sağın” desteğini alabilmiş, özünde “dindarlık” ancak siyasetinde “genişlik” ilkesiyle hareket eden bir anlayışla var olmuştur, süreç halen devam etmektedir. Bu sürecin, ilk kez iktidar konumundaki iken 4. Kuşağa tahvil olma çabasını da görmekteyiz. Bunun nasıl sonuçlanacağını da merak etmekteyiz.

Din ne ile terakki eder?
Müslümanca yaşamanın, yaygınlaşması gayesi, her ideoloji mensubunun fikrini benimsediği kadar kutsaldır. Bu bir sorumluluk işidir. Bireylerin tercihlerine tanımlarla zincir vurmak, etiketlemekte süper market tipini dünyaya sokanların işidir. Bizim işimiz nedir peki? Yada şöyle diyelim, bir düşünceye inandığını, söyleyenin yolu ne olmalı onu sorgulamak gerekir bizce! Tanımlar değil, eylemler başarılı kılar insanları, kavramlar değil, insanlar konuşur,savaşır ve yazarlar. Yazarlar ise, anladıklarını subjetifleştirerek “bence” ile başlarlar ahkama!...

Aslolan şudur ki, gittiğiniz yol nedir?, elinizdeki malzeme nedir? tutarlı mısınız?

İslamcılık, kavram itibariyle çok şey ifade edebilir, hatta anlayamayacağım bir iktidar imkanı, para, güç verebilir ama bir tek şeye bakmak gerekir!
Din insanların namaz kılması ile değil, namaz kılan kılmayan ayırt etmeksizin; sosyal adalet ile hükmetmesi ile terakki eder. Bu bir sistem sorunudur, siz ne kadar dini yaşarsanız yaşayın, kimin menfaatinedir, bir tek kendinizin değil mi? şimdi dindar zengin olunca, yaşam biçimi değişmiyor mu? bu tek bizim değil, batının da geçirdiği bir evredir. Yaşam biçimini terk edip, tüketim kültürünü seçince, özenince başkalarına, namaz kılsanız, oruç tutsanız bile, müslüman mı olmuş oluyoruz ki din terakki etsin. Para, iktidar vs kavramlar bir başkasının kural koyma biçimidir, bununla egemen olmak hayaldir. Aslolan, tutarlı olmaktır.

…“herkesten, her şeyden uzak tüm gelişmelerin izleyicisi olmanın bıkkınlığı kadar, tiksindirici artık kavramsal konuşmalar”…tanımlar neyi değiştirir ki kafalar aynı kaldıkça...! Sözümüzü Yusuf Kaplan’ın bir tespiti ile bitirelim; “…İslâmcılık, son çeyrek asırda, tam anlamıyla aslî mecrasından sapmış, İslâm'ın bütüncül ilim, irfan ve hikmet tecrübesiyle, bu tecrübeyi vareden, anlamlı kılan ve yaşatan vahyî (aslî) kaynaklarıyla ve nebevî (usûlî) mirasıyla irtibatları neredeyse sıfırlanmış, bütünüyle iktidar kaygısı güden, dünyevî kaygıları önceleyen, bu nedenle ruhu çalınmış, modern / seküler bir ideolojiye dönüştürülmüştür.”
KAYNAK:
ETİKETLER:
ÖNCEKİ HABER

SONRAKİ HABER